3 Kasım'dan bu yana ne değişti?

A -
A +

Bugün 3 Kasım 2003... Türk siyasi hayatında önemli bir değişikliğin hayata geçirildiği 3 Kasım 2002 seçimlerinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bir yılda neler oldu, neler olmadı? Birkaç gün boyunca gazete ve televizyonlarda AK Parti iktidarının bir yıllık performansı değerlendirilecek. 58 ve 59. hükümetlere (80 yılda 59 hükümet!.. İstikrar ne kadar sağlanabilir?) karneler verilecek. Kimi geçer not verecek, kimileri de kırık notla hükümeti sınıfta bırakmaya çalışacak. Ben kendi hesabıma, evvela tek başına iktidara gelmeyi (hem de parlamentoda nitelikli çoğunluk sağlamayı) başardığı için, yani istikrarlı bir yönetim getirdiği için geçer not veriyorum!.. Üç Kasım 2002 öncesini hatırlayınız. Zaten unutmuş olamazsınız da... Bakanlar Kurulu toplantılarından ziyade "LİDERLER ZİRVESİ", daha doğrusu "Koalisyon Liderleri Zirveleri" gündemde idi. Hükümet içerisinde görüş birliğine varılması pek söz konusu olmadığından, koalisyon ortağı üç partinin genel başkanı saatlerce kafa kafaya verip orta yolu bulmaya çalışıyordu. Hükümet içerisindeki tıkanıklık ve pürüzler, hayatımıza kriz olarak yansıdığından her gün yeni bir krizle uyanıyorduk... Ama 3 Kasım'dan sonra durum tamamen değişti. Ara sıra birileri sudan sebeplerle derinlerden bir kriz bulup çıkarmaya çalışsa da, şu ana kadar, istediklerini elde edebildikleri pek söylenemez. Yani halka pahalılık ve sıkıntı olarak akseden, ama diğer yanda başkalarını zenginleştiren krizler en azından bir yıldan beri hayatımızdan çıkmış durumda. Seçimler sırasında Dolar 1650 Lira mertebelerinde idi. Bazılarının beklentisi de iki milyonu aşmaktı! Ama bereket versin ki, böyle olmadı, Dolar tepe taklak aşağılara düştü. Hâlâ daha 1500 liranın altında... Onunla birlikte enflasyon ve faizler de aynı şekilde dip yaptı. Son otuz yılda görülmeyen faiz ve enflasyon rakamları piyasayı yönlendirir oldu. Ve bunlara paralel olarak pek çok temel maddenin fiyatı sekiz on aydan beri artmıyor. Evet evet artmıyor! Hatta bazılarında fiyat indirimi bile var. Bunlar halkın kesesini ilgilendiren önemli gelişmeler. Elbette her şey hallolmuş değil. Daha yapılması gereken çook şey var. Ama insaf edelim, yıllar yılı birike birike dağ gibi karşımıza dikilen problemlerin, bir yılda topyekun çözümü mümkün mü? Ancak ümitliyiz... Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da dediği gibi, "Tünelin ucundaki ışık göründü. Türkiye kendi imkanlarıyla ayağa kalkıyor..." Halkımıza güven geldi. Yarına daha bir iyimser bakıyor. Bir yıl önce sağlık problemleriyle boğuşan Ecevit, adım atmakta zorlanırken; bugün Erdoğan'ın sür'atine yetişmek mümkün değil. Şimdilerde her akşam bir fakir ailenin yer sofrasında iftarını açarak onların dertleriyle hem hal olan Erdoğan'ı yine birileri popülistlikle, eyyamcılıkla suçlayacaktır. Hiç önemli değil. Önemli olan halkın ne düşündüğü. Halkın neler çektiği, tuzu kuru beylerin umurunda değil. Onlar için varsa yoksa viskili-şampanyalı saltanat sofraları... İftar sofraları onlara göre irtica! Çağdaş uygarlık, onlara göre sadece dans ve vals. Bu yüzden, yardımlaşma ve paylaşma geleneğimiz bile onlara göre gericilik. Topluma faydalı her şeye bir kulp takmaları bunun için. Bunlar başından beri takiyye yapmakla suçladıkları hükümete tabii ki, kırık not verecektir. Ama halk da onların notunu veriyor. Verecek... Bir şey daha; son bir yıl içerisinde uluslar arası derecelendirme kuruluşları, Türkiye'nin notunu birkaç kere düzeltip yükseltti. Acaba onlar da mı populizm yapıyor?! Aldırmayın. Kervan yürüyor. Türkiye bir yıl öncesine göre çok daha iyi bir yerde. Şimdi en önemli mesele AB hedefini yakalamak. AK Parti iktidarı 2003'ü iyi götürdü, 2004'ü de aynı şekilde sürdürürse müzakere takvimini almak zor olmaz... Kısacası durum eyidir eyi!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.