Dikkat!.. Konu saptırılıyor

A -
A +

Üç günden beri bu köşede bir önemli noktaya dikkatleri çekmeye çalışıyoruz... Ne yazık ki, endişe ettiğimiz konu, yani olayın saptırılması devreye girdi ve hızla zihinleri çelmeye başladı. Saldırganların kimliği, geçmişleri, terör örgütleriyle bağlantıları ve de T.C. uyruklu olmaları işin esasının gözden kaçırılması yönünde önemli rol oynuyor! Oysa başından beri, pek çok kalemle birlikte bizim de ısrarla altını çizdiğimiz husus, tetikçilerin, yardım ve yataklık yapanların ortaya çıkarılmasından ziyade, saldırının arkasındaki esas güç odaklarının isabetli şekilde teşhisinin hayati önem arzettiğidir. Ama içerden ve dışardan sağlanan katkılarla şu ana kadar, hem kendi insanlarımızın, hem de dış dünyanın kafası karışmış durumda... Çizilen tablo kısaca şöyle; İki tane sinagog aynı anda, hem de dini ayin sırasında terör saldırısına hedef olmuş. Saldırıyı gerçekleştirenler Türk vatandaşı ve de El Kaide örgütü ile bağlantılı. Çizilmek istenen şablon tamam! Oysa bunlar doğru olmakla birlikte, olayın sadece kuş bakışı bir görüntüsü. Bu görüntüyü vermek zor değil. Ama asıl işin derininde neler var?! Bu arada saldırıda hayatını kaybedenlerin sadece beşte biri Musevi (ve Türk vatandaşı) olduğu halde, İsrail'in önce Dışişleri Bakanı ile, ardından Parlamento Başkanı ile mağduriyeti resmen üstlenmesi sebebiyle, dünya medyasında hep aynı tema işleniyor. Türkiye adeta bu konuda geri plana düştü! Burada süren tuhaflığı başından beri vurguluyoruz ve asıl hedefin Türkiye olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bize kabul ettirilmek istenen şeyle yetinmeyelim. Gerçekleri arayalım, tam anlamıyla bulana kadar. Çünkü Türkiye bir yerlere sürüklenmek isteniyor! Bir süreden beri sahnelenen başka olaylar da var. Mesela İzmir ve İstanbul'da karakollara yönelik planlanmış saldırılar, gerçekleşmeden failleri elegeçirildi. Acaba bunlar da Sinagog saldırıları ile irtibatlı mı? Diğer taraftan dün İstanbul Adliyesinde meydana gelen hadise, başlıbaşına bir PKK -KADEK tezgahı mı, yoksa o da zincirin bir halkası mı? Benzer olayların zuhur etmesi de muhtemel... Devletin ilgili birimleri elbette bu yumağı çözmeye çalışacaktır. Çözmelidir. Ama bu arada iktidar ve muhalefetiyle Türkiye'nin yönetiminde rol üstlenenler görevlerini iyi yapmalıdır. Sayın Baykal, ilk güne nazaran, dün Parti Grubunda daha kapsamlı ve doğru analizler yaptı. Ancak yine de ucuz muhalefete tevessül etmekten kaçınmadı. Halbuki bu milli bir mesele. Burada politik mülahazalar ikinci planda kalmalıdır. İktidar eleştirilirken, Türkiye'nin nasıl bir durumla yüzyüze olduğu da hesaplanmalı ve ülkenin zaafa düşmemesi için gerekli hassasiyet gösterilebilmelidir. Bu, yalnız politikacıların değil herkesin görevidir. Tekrar edelim; Hedef Türkiye'dir! Türkiye'nin içerde ve dışarda zayıflatılması ve böylece belli bir davranış biçimine mecbur edilmesi, yani kontrol altına alınmak istenmesidir. Eğer birlik ve beraberlik noktasında zaafa düşülürse, düşmanlarımızın işi de kolaylaşmış olur. Eğer medya, sadece faillerin kimlikleri ve bağlantılı oldukları örgütlerle ilgili spekülasyonlarla sayfa ve ekranlarını doldurmaya devam ederse, kamuoyu büyük bir yanılgıya sürüklenmiş olacak. Böylece de maruz kaldığımız büyük tehlike karşısında, yeterince bilinçli davranma becerisi oluşmayacak. Düşmanlarımızın, yani bu olayların arkasındaki şer güçlerin maksadı da bu değil mi? İşte bütün bu sebeplerle, belki sizi sıkma pahasına da olsa, yine ifade edelim; Eksik çalışmalarla konuyu saptırmayalım, saptırmak isteyenlere de meydan vermeyelim. Terör yüzünden çok büyük faturalar ödedik. Benzer kayıplara yol açacak yanlışlara bir kere daha düşmeyelim. Unutmayalım ki, bugünlerde Türkiye'nin hata yapmasını bekleyen pek çok sevmeyeni var!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.