Medyadan ortak tavır...

A -
A +

Bu köşede sık sık medyamızın genel yayın anlayışını eleştirmem dikkatlerinizden kaçmış olamaz! Her eleştiri ile birlikte, bunun sebeplerini de mümkün mertebe anlatmaya çalıştık. Çünkü bize göre kamuoyunu aydınlatma ve de yönlendirme gibi mühim görevleri üstlenen medya, özellikle terör gibi toplumu derinden etkileyen hadiseler karşısında, vatandaş üzerindeki etkisiyle mütenasip bir sorumluluk duymak zorundadır. İşte bu noktada, her kuruluşun kendi düşüncelerini ve doğrularını empoze temeye kalkışmak yerine, ortak akıl ve medya etiği kılavuzluğunda, mesleki rekabet ve heyecanın ötesinde, ülke ve insanlarımızın yararına olacak bir yayın politikasını benimseme zarureti doğuyor... İntihar saldırılarının ardından, sadece emniyet makamlarını değil, toplumun büyük bir kesimini de rahatsız eden yayınlar, medyanın bizzat kendisini de huzursuz etti. İşte böyle bir ortamda, 10 gün önce bir araya gelip, teröre karşı ortak tavır belirleme ve yayın prensipleri üzerinde mutabakat sağlama çalışmaları başlatan medya kuruluşları, önceki gün yaptıkları ikinci toplantı sonunda, belli noktalar üzerinde görüş birliğine vardı. Eğer medya yöneticileri, altına imza attıkları genel prensiplere pratikte de sadakat gösterirse, diyebiliriz ki, bundan böyle önemli sosyal ve siyasi olaylar karşısında daha dikkatli ve bilinçli bir medya göreceğiz. Bu da ülkemiz adına sevindirici bir durum... Zira biz terör saldırılarına isim bulmak için birbirimizle cedelleşirken, başkaları bundan yararlanarak kalemize bol miktarda gol doldurdu!.. UEFA, hiç de objektif olmayan bir kararla iki takımımızın evinde oynayacağı müsabakaları tarafsız sahaya aktardı. İngiltere başta olmak üzere, bazı ülkeler Türkiye'ye gelecek turistlerin adeta yolunu kesti! Bundan da öteye, Avrupa Parlamentosu Türkiye'nin üyelik statüsünü değiştiren bir raporu kaşla göz arasında kabul etti bile... Ve bizim köşe yazarlarımızın büyük bir kısmı, bu fecaati yorumlaması gerekirken, bunun yerine ille de "islami terör" veya "islamcı terör" iddialarını ispatlama gayretine düştü. Üstelik insanları yanlış bilgilendirecek şekilde. Umarız Basın Konseyi'nin önayak olduğu bu uzlaşmadan sonra, yazıya da döküldüğü şekilde, medya kuruluşları "dolaylı da olsa terör örgütlerine destek anlamına gelecek" yayınlardan kaçınır. Haber ve yorumlarını, ciddi bir araştırmaya, bilgi ve belgelere dayandırıp soğukkanlı şekilde görevini ifa eder. Toplumu daha da tedirgin edecek veya insanlar üzerinde travma etkisi yapacak tarz ve üslupta yayın yapmaktan kaçınır... Hatırlayın, olayların hemen ardından canlı yayına geçen bazı kanalların genç ve tecrübesiz muhabirlerinin nefes nefese ve büyük heyecan içinde aktarmaya çalıştığı haberler insanları biraz daha dehşete düşürmüyor muydu? Sormak lazımdır; ilk saldırının üzerinden 15, ikincisinin üzerinden de 10 gün geçti. Peki yapılan yayınlar, bu işe karışan terör örgütleri hakkında ne kadar aydınlatıcı bilgi verdi? Yani toplum bu caniyane eylemleri gerçekleştirenler ve onların arkasındaki güç odakları hakkında gerçekten bilgi sahibi oldu mu? Medya da buna verilecek cevabın hayır olduğunu bildiğinden, ortak tavır ve hareket tarzı belirleme ihtiyacı duydu. Geçmişteki yanlışları ve bunlardan kaynaklanan kayıpları mecburen sineye çekip ileriye bakmak durumundayız. Ancak bu şekilde, Türkiye üzerinde oynanan oyunları belli bir ölçüde de olsa, doğru şekilde teşhis edebiliriz. Burada resmi makamlara da bir çift söz söylemek gerekiyor: Lütfen artık eyyamcılığ bırakıp, büyük devletlerin yönetimlerinin yaptığı gibi meselelere ciddi, kalıcı ve köklü çözüm bulmaya gayret gösterin. Ülkemize yönelik gizli-açık saldırıların mahiyetinin gerektiği gibi halka anlatılması da bu görevin başında geliyor. Bunun birkaç adet içi boş resmi demeçle olamayacağını da unutmadan! Eğer doğru ve yeterli bir bilgiye dayalı, "bilinçlendirme" başarılabilirse, Türkiye kırılganlıktan kurtulur... Yani kolay kolay karıştırılamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.