Türkiye'ye yeni bir sol parti lâzım!..

A -
A +

Partisinin resmi ideolojisinden farklı düşüncelere sahip olan CHP Milletvekili Zülfü Livaneli, Vatan gazetesindeki köşesinde şöyle yakınıyor; "Sol kavramının içini dolduralım, sol diye tekrarlamakla yetinmeyelim; değişen dünyada nasıl bir sol istediğimizi tartışalım, diyorsunuz; 'Bak, solculuğu bıraktı!' saçmalığı karşınıza çıkıyor..." Livaneli'nin bu sözlerinde, kendisine "solculukla ilgisi kalmadı..." diyen Ecevit'e de net bir mesaj var... Yakınmaya devam ediyor Livaneli; "Türban konusuna daha derin bir yaklaşım arıyorsunuz; türbancı milletvekili diyorlar..." Gerçekten türban ya da başörtüsü konusunda, statükonun bekçiliğini yapan CHP ve "Eğer üniversitelerde başörtüsü serbest bırakılırsa, on yıl sonra kimse sokakta başı açık dolaşamaz..." gibi garip, hatta paranoya derecesinde bir korkuyu seslendirerek karşı çıkan lideri Baykal'dan farklı düşünen Zülfü Livaneli ve Kemal Derviş'e partinin 'nomen klatura'sından büyük tepki gösteriliyor. "Eğer camdan bir evin içinde oturuyorsan, başkasının penceresine taş atmamalısın!" derler ya, son günlerdeki CHP'nin düştüğü durum bunu doğruluyor... Partinin hırçın üsluplu (Vakıa; Baykal, Sav, Koç, Anadol vs. hangi yönetici hırçın ve sert üsluba sahip değil ki!..) grup başkanvekili Ali Topuz, herkesi şaşırtan bir beyanla, Başbakan Erdoğan'ı İBDA-C isimli örgütün yöneticisi olarak itham edince olanlar oldu. Beklendiği gibi en sert tepki Erdoğan'dan geldi. Topuz'u "1970 model siyasetçi" olarak nitelendiren Başbakan, bununla da yetinmeyerek kendisine 100 milyar liralık tazminat davası açacağını da ilan etti. Tartışma bununla da bitmedi tabii; CHP'nin halihazırdaki milletvekillerinden geçmişte yasadışı sol örgütlerde çalışıp bundan dolayı mahkumiyet almış, yahut cuntacılık faaliyetlerinden ve yine kanundışı örgütlerde bulunup suç işlemekten ötürü Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilmiş ve de çeşitli suçlardan mahkum olmuş olanların isim listesi gazete sayfalarında ifşa edildi... Sahi bazılarının yasadışı örgütlere girip Türkiye'nin güvenliğini, yahut anayasal düzenini tehdit eden faaliyetleri ve bundan dolayı ceza almaları neden yeterince değerlendirilmiyor da, buna karşılık bazılarının suç teşkil etmeyen fikir ve düşünceleri niçin yargısız infaza tabi tutuluyor? Bu noktanın iyi irdelenmesi gerekiyor. Geçen iktidar döneminde de, bazı MHP milletvekillerinin geçmişteki dosyaları demoklesin kılıcı gibi enselerinden eksik edilmemiş ve böylece galiba MHP'lilerin "uslu çocuk" olmaları sağlanmıştı! Sağlanmıştı ama, MHP'nin oyları da yüzde 60'lar nisbetinde eriyip gitmişti. Acaba AK Parti bu örnekten yeterince ders çıkarmış mıdır? Yani CHP'nin rejim bekçiliği ya da devletçi ideolojinin biricik savunucusu rolüyle yaptığı sindirme taarruzlarına karşı havlu atacak mı? Eğer bunu yaparsa sonu MHP gibi olur? Diğer taraftan günden güne eriyen solu ayağa kaldıracak yeni bir oluşum gerekiyor Türkiye'ye... Bu boşluğu Soysal'ın, Karayalçın'ın , Yekta Güngör Özden'in temelde CHP'den farksız devletçi zihniyete sahip irili ufaklı partilerin işbirliği de dolduramaz. Yeni Şafak'tan Kürşat Bumin'in dediği gibi: "Belki bu ülkede bir gün özgürlüğün solun oksijeni olduğunu idrak eden yeni bir sol parti zuhur eder de, tek parti döneminden Türkiye'ye miras kalan bu kavram kargaşası da son bulur."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.