Din fobisi...

A -
A +

İnsan bilmediği şeyin düşmanıdır, derler... Ülkemizde, adına entelektüel denilen veya kendilerini öyle tanımlayan kesimin büyük bir kısmı dine şaşı bakar! Acaba bu şaşı bakma, dine yabancı olmaktan, daha açık ifadeyle din konusunda cahil kalmış olmaktan mı kaynaklanıyor? Dinle ilgili her meselede "irtica" paranoyası yaşayan; dindar insanı öcü belleyen, her fırsatta dine saldırıp kötüleyen, inançlı insanları mahkum etmeye adeta yeminli bu kesimin, böylesine kin ve öfke ile dolu olmasının sebebi ne ola?!. Acaba bu düşmanlık, yalnızca cehaletten ötürü yaygınlaşan bir fobinin yansımaları mı? Zira; nüfus kağıtlarında formalite icabı, din hanesinde "İslam" yazan veya kendisini "sosyolojik olarak müslüman" kabul eden bu "entel" takımının büyük ekseriyeti, İslam dini konusunda, ilkokul seviyesinde din dersleri alan çocukların bilgi birikiminden bile yoksundur! Böyleleri, yazı ve yorumlarında daha çok "Tevratik hikayeler"i anlatmakla, yahut İncil'den pasajlar aktarmakla, dinsel alandaki geniş(!) kültürlerini ortaya koymak zehabıyla tatmin olmaya çalışır... Çoğunun dini yaşamla ilgileri olmadığından, toplumdaki din pratiğinden de haberi yoktur. Bireysel olarak dini bir eğitim almayan, aile ortamında da manevi bir atmosferi yaşamayan ve dinle ilgiyi ancak felsefi bazda yakalayabilenlerin bu yüce mefhumu ne derece algılamaları mümkün olabilir ki! İşte bütün bu sebeplerle, din konusunda nakıs olan entelektüeller, yerli yersiz her durumda dine ve dindarlara saldırmayı bir marifet zannediyor. Ancak her şeyi de bilgisizliğe hamledemeyiz... Çünkü din düşmanlığını tahrik eden esas unsurların, kökü dışarılarda ve çok daha derinlerde. Bu "derin" lafından şimdilerde moda olan "derin devlet" kavramını anlamak yanlış olur. Burada derinden kastımız, İslam düşmanlarının yüz yıllardır sinsice hazırlayıp piyasaya sürdüğü hile ve desiseler... Son zamanlarda sıkça telaffuz edilen sapık mezhep ve fırkalardan tutun da, dini, felsefî görüş derekesine düşürmeye yeltenen sözümona düşünürler, onların çömezleri... Hepsi bu kategoriye giriyor. İşte bütün bunların toplamından ortaya çıkan sonuç; Bir taraftan dinin esasları unutturulmaya, karıştırılmaya çalışılıyor; diğer taraftan insanların, özellikle de çocukların ve gençlerin dinini öğrenmesine set çekilmek isteniyor. Yıllardan beri, anayasadaki mecburi din dersi eğitimi hükmünü çıkarmak için savaş verenler, son günlerde Kur'an Kursu Yönetmeliği'nde yapılan değişikliği bir felaket gibi sunmaya gayret ediyor!.. Bunlara göre ilk ve orta öğretim çağındaki çocuk ve gençlerin Kur'an-ı kerimi öğrenmesi büyük tehlike!.. Ama mesela; uyuşturucu yaşının 13'e, (Daha önceki gün yaşları 15-17 arasında değişen lise öğrencisi altı kız uyuşturucu aleminde basıldı.) sigara içme yaşının 10-11'e düşmesi tehlike değil. Can güvenliğimizi tehdit eden tinerci çocuklar tehlike değil. Sabahlara kadar diskoteklerde tepinen ve gırtlağına kadar fuhuş ve uyuşturucu bataklığına batmış, her türlü sapıklığı işleyen, hiçbir manevî ve insanî değeri takmayan 'yaratıklar' tehlike değil. Hırsızlığın, ahlaksızlığın, yolsuzluğun, anarşinin önünü alacak manevi eğitimi böylesine tehlike olarak algılayan zihniyete ne diyebiliriz ki?! Bunların laikliği filan savunmaları da asla samimi değil. Bunların tek derdi, devleti kullanarak kendi rant düzenlerini sürdürmek. Bunların maskesini indirip ikiyüzlülüklerini halka göstermekten başka çare yok...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.