ODTÜ'de neler oluyor?!.

A -
A +

ODTÜ, yani Ortadoğu Teknik Üniversitesi ilginç bir kurum... Türkiye'ye bilgi donanımı yüksek teknik adamlar yetiştirsin diye kurulan bu üniversitemiz, faaliyete geçtiği günden beri, eğitim fonksiyonundan ziyade, ideolojik çekişmelere ve anarşik olaylara sahne olmakla sık sık gündeme gelmiştir. Bunu belirtirken haksızlık etmeyelim; elbette, ODTÜ'den yetişmiş çok sayıda değerli insan ülkemizin kalkınmasında önemli görevler üstlenmiştir. Ancak, bizi rahatsız eden bu kıymetli bilim yuvasının siyasi mülahaza ve ideolojik saplantılarla ve artık günümüz şartlarında geçerli olmayan metotlarla kendini ispat etmek isteyenlerin sübjektif düşünce ve eylemleriyle gölgelenmesi... 1980 öncesinde çok acı ve ibret verici hadiseler cereyan etti ODTÜ'de... Bazıları diyecektir ki, o dönemlerde hemen her üniversitede durum aynı idi. Anarşik hadiselerin o yıllarda sari hastalık gibi bütün üniversiteleri sardığı doğrudur ama, bazıları anarşi ve teröre daha fazla batmıştı maalesef. Hiç hatırlamak ve telaffuz etmek istemesek bile, ODTÜ'nün o yıllarda "Kurtarılmış Bölge" şeklinde algılandığını veya öyle kabul ettirilmek istendiğini bilmiyor muyuz? Neyse... Bunlar geride kaldı. Fakat sanki yansımaları hâlâ devam ediyor! ODTÜ'deki bir grup öğrenci galiba fena halde kafa karışıklığı yaşıyor... 1970'lerde elçisinin arabasını yakarak "Emperyalist ABD"ye karşı öfkesini açığa vuran ODTÜ'lü öğrencilerin halefleri yaklaşık yirmi yıl sonra, bu defa SSCB Komunist Partisinin Genel Sekreterliğine kadar yükselmiş olan Mikhail Gorbaçov'a saldıracak kadar işi ileri götürdüler! Onların da iddiasına göre Gorbaçov, komünizme ihanet etmişti... Taş ve yumurta yağmuruna tutulan Gorbaçov'un göstericilere söyledikleri ise, gerçekten ilginçti. Özetle demek istemişti ki; sizler hâlâ uykudasınız, ama bir gün sizin de kafanıza dank edecek! Evet Gorbaçov'u protesto eden ODTÜ'lülerin bir veya iki sonraki kuşağı aylar önce, "Ortadoğu Uzmanı" olarak tanıtılan CIA eski İstasyon Şefi Graham Fuller'i üniversitedeki bir panelde konuşturmamıştı. ABD'nin Irak işgaline karşı demokratik bir reaksiyon olarak bir yere kadar müsamaha da gören bu eylemden sonra bu defa yeni öğretim yılının açılış töreninde; kendisi de aynı zamanda bir ODTÜ'lü olan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'i konuşturmamaya teşebbüs ettiler. Her şeyden evvel, bir "ağabey" mesabesinde olan Tüzmen'e hiç de iyi bir evsahipliği göstermediler! Ama Tüzmen, ne de olsa ODTÜ'lü idi ve direnmesini bildi. Hem konuşmasını yaptı hem de onlara "ağabey" gibi öğütler verdi. Eğer ülkeye hizmet etmek istiyorlarsa okullarını iyi derecelerle bitirip onlar da pekala çeşitli şekilde üretim ve yönetimde görev üstlenebilirlerdi. Ama anlaşılan bu gençler nasihate filan öyle pek ihtiyaç hissetmiyorlar. Onlar da önceki yıllarda bu sıralarda olan eski kuşaklar gibi, daha öğrenci iken ülkenin nasıl yönetileceğini öğretmeye kalkışıyorlar. Bu çerçevede dün de Devlet Bakanı Ali Babacan'ı konuşturmadıkları gibi, bundan böyle de hiçbir AK Parti'liyi konuşturmayacaklarını açık açık söylediler. Yani bunların düzenlemediği veya istemediği her türlü panel veya bilimsel ve düşünsel toplantı, dünkü gibi iptal edilecek demektir!.. Sahi ODTÜ'de neler oluyor? Orada bilinmeyen, yahut bilinip de görmezlikten gelinen bir örgütlenme mi var? ODTÜ Rektörlüğü bu olaylara nasıl bakıyor ve nasıl yaklaşıyor? Doğrusu merak ediyoruz. Kendi düşüncesinden olmayan insanları konuşturmayacak kadar diyaloğa kapalı ve işi saldırıya vardıracak kadar bağnaz bir gençliğin bu ülkeye ne gibi yararı olur? Belli bir ideolojiye saplanmış bir grubun bütün üniversiteyi bu kadar derinden etkileyebilmesi normal midir? İlgililer, yetkililer bu konuda ne düşünüyor?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.