"Adalet istiyoruz... hakkımızı istiyoruz!.."

A -
A +

Son zamanlarda emniyet teşkilatı içerisinde meydana gelen bazı olaylar sebebiyle, can ve mal güvenliğimizi sağlamakla görevli bu kurum üzerinde çeşitli spekülasyonlar ve değişik yorumlar yapılıyor... Kişisel problemler ve buna bağlı olarak ortaya çıkan psikolojik sarsıntı ve ruhsal dengesizliklerden kaynaklanan intihar, cinayet işleme, rehin alma vb. hadiselere atıfta bulunularak, kimileri neredeyse bütün emniyet teşkilatı genel bir bunalım içindeymiş gibi, yahut kurumun tamamını töhmet altına sokacak biçimde analizler yapıyor. Böyle bir toptancı yaklaşım ve üstün körü tahlil elbette çok yanlış ve zararlıdır. Emniyet yetkililerinin de sık sık belirttikleri gibi, iki yüz bin civarında kişinin görev yaptığı camiada, üstlenilen sorumluluk ve iş yükünün son derece ağır olması, çalışma şartlarının ülkenin genel durumundan da kaynaklanan zorluğu, bunun yanında kişisel yahut ailevi problemlerin de zaman zaman negatif etkiler yapması, yukarıda belirtilen münferit olayların meydana gelmesinde önemli faktörlerdir. Ancak bu münferit olaylara bakılarak emniyet camiasının bütününü yanlış tanımlayacak bir tarzda olayları yorumlamak kabul edilebilecek bir durum değildir. Güvenliğimizi sağlamakla görevli bu müesseseyi de, ülke ve millet için hizmet yapan diğer kurumları da; ele alırken çok daha itinalı hareket etmek gerekiyor. Bu kurumları eleştirip yargılamanın yanında, onların problemlerini ve ihtiyaçlarını da gerçekçi şekilde gündeme getirebilmeliyiz. Bunu yapmamız, objektif olmanın da asgari şartı olsa gerek... Bu çerçevede bazı polis amirlerinden gelen ve özlük haklarıyla ilgili haksızlığın giderilmesini isteyen bir yazıyı özetleyerek bilgi ve dikkatlerinize sunuyorum; "Bizler Emniyet Teşkilatında görevli, meslek içerisinde açılan sınavı kazanarak Polis Amirliğine terfi eden 4 yıllık Fakülte ve Yüksek Öğretim Kurumu Mezunu Polis Amirleriyiz. Emniyet Teşkilatındaki Amirler (A) ve (B) Grubu olmak üzere iki sınıfa ayrılmaktadır. 21.04.2001 tarihine kadar, Polis Akademisi Mezunları ile 4 yıllık Fakülte ve Yüksek Öğretim Kurumu Mezunu Polis Amirleri (A) Grubu, diğerleri (Ortaokul, lise ve dengi okullardan mezun olanlar ise, (B) Grubu Polis Amirleri olarak değerlendirilmekteydi. Ancak; meslek içerisinde açılan sınavı kazanarak daha önce (A) grubunda yer alan 4 yıllık Fakülte ve Yüksek Öğretim Kurumu Mezunu Polis Amirleri, 21.04. 2001 günü 4638 sayılı kanunla 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı kanununun 55. maddesinde yapılan değişiklikle, ortaokul, lise ve dengi okul mezunu Polis Amirlerinin oluşturduğu (B) grubu statüsüne indirilerek, terfi sürelerimiz uzatılmış ve Başkomiserlikten yukarı rütbelere çıkmamız engellenmiştir. Yeni düzenleme teşkilatımızda büyük bir sınıf ayırımcılığı meydana getirerek, hiyerarşik yapıya zarar vermiştir... Bilindiği üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin çağdaş Avrupa Ülkeleri kriterlerini gözönüne alarak, Astsubayların da Generalliğe kadar yükselebilmeleri için hazırladığı yeni yasal düzenlemeler 03.07.2003 tarihinde TBMM tarafından kanunlaştırılmıştır. Böylece astsubaylıktan subaylığa geçen 4 yıllık herhangi bir yüksek öğretim kurumundan mezun olanlara bir sınırlama konulmadığı gibi, rütbe kısıtlamsına tabi tutulmayıp, haklarında muvazzaf subayların terfi esas ve şartlarına ilişkin hükümler uygulanmaktadır. Görüldüğü gibi Türk Silahlı Kuvvetlerindeki yeni düzenlenen yasa adaletli, demokratik, bilimsel ve çağdaşlığı benimserken, benzer hiyerarşik yapıya sahip Emniyet Teşkilatı yasasındaki hükümler ise tamamen ters yapıdadır... Anayasamız ile çağdaş ve evrensel kabullerden kaynaklanan "genellik ve eşitlik ilkesi"nin göz önünde bulundurulması... hususunu saygılarımızla arz ederiz... Bizler, adaletin ilk kapısında görevli bir kısım Emniyet Teşkilatı Mensubu olarak; ADALET İSTİYORUZ... EŞİTLİK İSTİYORUZ... HAKKIMIZI İSTİYORUZ..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.