Orta Doğu'da yeni çıbanbaşı!

A -
A +

20. asrın başında, Orta Doğu'da siyasi manevralar icra edildi... İngiltere, Amerika'daki Yuhudilerin desteğini arkasına almak için, Balfour deklarasyonunu yayınladı. Buna göre, Filistin bölgesinde yerleşik bulunan Arap nüfusun haklarına herhangi bir zarar gelmemek şartıyla, bu bölgede Yahudilere bir vatan tesisi destekleniyordu... Bundan bir yıl sonra; yani 1918'de de, Sykes-Pico anlaşması ile, dört yüz yıldan beri Osmanlı idaresinde bulunan Arap toprakları İngiltere ve Fransa arasında paylaşıldı!.. Gerisi artık teferruat... 1948'de İsrail devleti kuruldu. Halen milyonlarca Filistinli dünyanın dört bir yanında mülteci durumunda. Balfour deklarasyonunun Arap haklarını koruyan sözde hükümleri de sadece tarih sayfalarında kaldı. Deklarasyonu bir tarafa bırakın, 1948'den bu yana Birleşmiş Milletlerin aldığı 78 adet karara rağmen, Filistinlilerin işgal altındaki diğer toprakları da parça parça ilhak ediliyor. Güya güvenlik endişesi ile inşa edilen, ama esasen Filistin topraklarının bir kısmını daha fiilen ilhak etmenin kılıfı olan "utanç duvarı" da BM'nin bütün kınamalarına (!) rağmen hızla yükseliyor! Yirminci asır, Orta Doğu bölgesi için kan ve ateşten başka bir şey getirmedi. 21. asrın da bu minval üzere gideceği anlaşılıyor!.. Zira İsrail, kendi güvenliğini sağlama alacak olan stratejik adımları, hiçbir engelle karşılaşmadan bir bir gerçekleştiriyor... Bugün dünya siyasetini yönlendiren büyük aktörler bölge üzerinde bir büyük kapışmaya girişmiş bulunuyor. Askeri güç açısından rakipsiz olan ABD, bu gücüne rağmen Irak'ta her istediğini kolayca hayata geçiremeyeceğini anlamış durumda. Amerika'ya kucak açan yegane unsur, kendilerine büyük destek verdikleri Kürtler... İsrail, kendi işini kolaylaştıracak bir Kürt devletine ABD ve İngiltere'den daha çok arka çıkıyor... Kendilerine "Koalisyon" ismini veren bu iki ülkenin işgalci gücü, başından beri, Kürtlere büyük bir serbesti içinde hareket imkanı verdiler. Bunların sık sık tekrarladıkları "Irak'ın toprak bütünlüğünden yanayız..." şelindeki beyanların da hiçbir inandırıcılığı yoktur. "Federe Yönetim"in bir adım sonrası da bağımsız Kürt devleti yani bölünmedir. İsrail'in kuruluşu, nasıl Mısır, Suriye, Ürdün ve Filistin'e ateşten gömlek giydirmişse, bağımsız Kürt devleti de aynı şekilde Türkiye, Irak, İran ve Suriye'ye ateşten gömleği giydirir. Bu açıdan özellikle Türkiye-İran-Suriye ortak politikaları hayati önem taşıyacak. Gül ve Harrazi'nin ortak açıklamasına da bu gözle bakmakta yarar var...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.