Talabaniler, Barzaniler ve yabaniler...

A -
A +

Gelecekte "Bağımsız bir Kürt devleti"ne dönüştürmek için, şimdilik federe Kürt devleti için anlaşmış görünen Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin siyaset sahnesindeki "oryantal" dansları, ilgili çevrelerce çok iyi bilinen bir durum... Irak'taki işgal sürecinin başından beri, ABD'nin gözüne girmek için sürekli bir gizli çekişme içinde olmakla birlikte, zahirde Kürt devletinin geleceği için geçmişteki kavgaları (şimdilik) bir tarafa bırakarak iş ve güçbirliği yapan meşhur ikili, bazen kendileri konuşuyor, bazen de sözcülerini konuşturarak, hem ortamı yokluyor, hem de davalarını canlı tutmaya çalışıyor. Bu hal adeta nöbetleşe devam ediyor. Kısa süre öncesine kadar Kuzey Irak'ın statüsü ve Kürt Devleti ile ilgili olarak KDP ve KYB liderlerinin söyledikleri tartışılıyordu. Bu defa, sırası gelen sözcüler; "Sahibinin sesi" olmanın gereğini ifa ediyor. Bir müddet önce Ankara'ya da gelen Talabani'nin sözcüsü Berham Salih, Irak'ta iken "Kürt haklarının geliştirilmesi ve Kürt bölgesinin genişletilmesi" konusunda atıp tutmuş ama, Ankara'ya gelince keskin bir dönüş yapmak zorunda kalmıştı! Talabani tarafından bir hamle yapılınca, Barzani cenahı karşılıksız bırakır mı?! Bu defa Neçirvan Barzani sahnede... Hem de boyunu çok aşan beyanlarla. Patronunun bir süre önce ABD'ye karşı seslendirdiği tehdit ve şantajın benzerini, Neçirvan da Türkiye'ye karşı savuruyor. Bundan sekiz sene önce, iki taraf, yani Barzani'nin KDP'si ile Talabani'nin KYB'sine bağlı peşmergeler birbirini boğazlarken, (Hatırlanacağı gibi bu çatışmalarda, Celal Talabani Türk askeri sayesinde ölümden kıl payı kurtulmuştu...) bunların arasında tampon görevi yapmak üzere oraya gönderilen Türk askerinin bölgeden çıkarılmasını istiyor. Ve daha da ileri giderek, Türk askeri çekilmediği takdirde, bu işi bizzat kendilerinin yapacağını iddia ediyor. Uygulanacak yöntem hakkında bile ip uçları veriyor; gösteriler, protestolar ve de büroların kapatılması... Bunu yapabilirler mi, sorusunun cevabı ayrı bir fasıl. Ancak ondan önce niçin böyle davrandıklarına bakmak gerekiyor. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, başından beri ABD'ye kucak açıp var güçleriyle ona destek oldukları için, karşılık olarak şimdiye kadar kendilerine yapılan yardım ve gösterilen toleranstan daha fazlasını istiyorlar. Ve bunu, Amerika'nın Irak'ta düzeni bir türlü kuramadığı ve güvenlik açısından en kritik kabul edilecek bir dönemde, yani Bush'un elinin zayıf olduğu bir zamanda yapıyorlar. Bu durumda ABD'nin kendilerine "HAYIR" demesinin zor olacağını hesaplıyorlar. Çünkü Amerika, şu ana kadar Irak'ta kendisi ile işbirliği yapan tek yerli unsur olan Kürtleri küstürerek, onların desteğini kaybetmek istemez! Yapılan hesap bu. Ancak bu hesap ne kadar tutar? Yani, Mesut Barzani'nin iki hafta önce; "Amerika isteklerimizi kabul etmezse, halk isyan eder..." türündeki şantaj ve tehditleri ABD nezdinde ne kadar etkili olur? Bunun iyi hesaplanması gerekiyor. Diğer taraftan, Türkiye'nin Kuzey Irak ve muhtemel Kürt devleti ile ilgili çekinceleri belli. Amerika, Orta Doğu bölgesine dair geniş ve uzun zamana yayılması kesin olan, "YENİDEN DİZAYN" hedefini realize edebilmek için sadece Kürtlerin gönlünü almak veya onları küstürmemek gibi basit bir tercih mi yapacak? Yoksa bölgesel bir güç olan Türkiye ile ilişkilerini iyi düzeyde tutmak mı isteyecektir? Daha açık soralım; hâlâ daha Kuzey Irak bölgesindeki dağlarda barınan "YABANİLER" orada dururken, Amerika Türkiye'den askerini bu bölgeden çekmesini ister mi? ABD, Kuzey Irak dağlarındaki binlerce silahlı militanın etkisiz hale getirilmesi hususundaki sözünü yerine getirmeden bunu istemenin mümkün olmadığını bilmez mi? O zaman Erdoğan-Bush görüşmesinin hemen öncesinde, Neçirvan Barzani'nin sarfettiği sözlerin kıymeti harbiyesi nedir? Barzaniler-Talabaniler dünü çabuk unutmuş, yarını ise hiç hesaba katmıyorlar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.