Bakış açıları...

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD gezisi bitti ama, ilgili değerlendirme, yorum ve spekülasyonlar sürüyor. Ve anlaşılan uzun bir süre daha bu konu tartışılmaya devam edecek... Tartışmalar bilginin açığa çıkması, yayılması ve netleşmesi açısından çok yararlıdır elbet. Ancak tartışma ile mugalatayı da birbirinden ayırt etmek gerekiyor. Sırf siyasi görüşüne katılmadığınız için bazı insanların yaptığı doğru işleri ve onların başarılarını görmezden gelip, ille de bir tarafına kulp takmaya kalkarsanız, yaptığınız işe değerlendirme değil de mugalata veya karalama denilir. Bu açıdan bakıldığında, Erdoğan'ın gezisine dair yazılanlar, kolayca tasnif edilebilir... Mesela gezi ile ilgili Olarak Hürriyet'ten Tufan Türenç şunları yazdı; "Amerikalılar politikalarının gerisinde neler yattığını öğrenmek için Erdoğan'ı çok titiz testlerden geçirdiler. Erdoğan geziden çok önemli sonuçlar alındığını söylüyor ama, Amerikalıların gerçek kanısını ilerde öğreneceğiz. Yalnız bir şey çok ters oldu, tabii bana göre. Başbakan ile iki bakanın eşlerinin tesettürlü görüntüleri, verilen değişim mesajlarıyla büyük bir çelişki oluşturdu. Birbirinden hiç ayrılmayan bu üç hanımefendi Atatürk'ün modern ve çağdaş Türkiyesini anlatan Başbakanı, Arap geleneklerine uygun giyim tarzlarıyla tekzip ediyorlardı. Bilemiyorum ama, bu bir gaflet olamaz. Bence bu fotoğraf bilinçli olarak verildi..." Buna karşılık Milliyet'in Washington temsilcisi Yasemin Çongar şunları söylüyor; "Erdoğan'ın Washington ziyaretinin iç siyasetimize ilişkin ilk sonucu ise, AKP iktidarının ilk kez değil, önceki hükümetlere nazaran çok daha net ABD desteği almasıdır. Bush'un Ankara'yı ziyaret kararı alması, AKP'nin politikalarının Washington tarafından benimsenmesiyle bire bir bağlantılıdır. Dahası Washington, Emine Erdoğan ve beraberindeki bakan eşlerine gösterdiği konukseverliği, Başkan Bush'un First Lady'nin hanımlar için verdiği çay davetine kısa sürede katılmasıyla yeni bir boyuta taşınmıştır. Bush'un hanımlara yaptığı gelenek dışı sürpriz, 'Başınızın örtülü olması, Türkiye'nin seçilmiş liderlerinin eşleri olarak sizlerin başımızın üstünde yeri olmasını neden engellesin' demektir ve bu jestle Beyaz Saray, Cumhuriyet Bayramı davetini 'eşsiz' yapma gafletini gösterebilmiş Çankaya Köşkü'ne olabilecek en net mesajı göndermiştir..." Evet bakış açıları çok farklı olabiliyor gördüğünüz gibi! Dünkü yazısında Sayın Rahim Er, CHP Milletvekili Onur Öymen'in ABD seyahati ile ilgili olarak bula bula Başbakanın, Osmanlı Hanedanının hayattaki en yaşlı temsilcisi Osman Ertuğrul Efendi ile kahvaltı yapmasına takılmasını ve bununla ilgili olarak Meclis Başkanlığına soru önergesi vermesini çok güzel irdelemişti. Hakikaten, Türkiye'yi yirmi yıldan fazla bir süre dış ülkelerde temsil görevi yapmış, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı gibi, hariciyenin en önemli koltuğunu işgal etmiş bir kişinin böylesine dar ve kısır görüşlü bir davranış sergilemesi içler acısı ve bir o kadar da komik durum... Bu derece fukara bir zihniyetle Türkiye'nin dışarıda hem de üst düzeyde ne kadar temsil edilebildiğini varın hesaplayın! Öymen'in bu yaklaşımına karşı, Sabah gazetesinin Washington Temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş da şunları yazıyor; "... Bir diğer Washington kurdu ise telefonda 'Son on yıldır buraya bir Türk Başbakanı ilk kez eli bu kadar güçlü geliyor. İlk kez Türkiye ve ABD eşit statüde masaya oturuyor' diyordu. ABD başkentinde yapılan genel değerlendirmeye göre, geçmişte Türk-Amerikan ilişkileri Sovyetler ya da Saddam'ı kontrol etmeye dayalı askerî ittifaklardı. İki ülkenin bundan sonra daha demokratikleşme, Kıbrıs ve Avrupa konusunda örtüşen vizyonları bu açıdan önemli..." Evet vizyonların genişliği de önemli... Yazdığı kitapta,12 Eylül ihtilalini demokratik bir hareket olarak nitelendiren Onur Öymen'in vizyonu bu gelişmeleri değil de, Başbakan'ın resmi olmayan bir kahvaltısını kapsıyor demek ki...