Adam gibi kutlamak varken...

A -
A +

Neyse ki, 1 Mayıs geride kaldı. "Bahar Bayramını" bir nevi Vandalizm ve anarşi panayırına çevirmek niyetindeki marjinal-illegal örgütlerin hevesi kursağında kaldı.

Dünyanın sayılı şehirlerinden biri olan İstanbul halkını tedirgin etmek, ağız tadıyla tatil yapması ve istediği gibi seyahat etmesine mani olmak kime ne kazandırır acaba? Giderek marjinalleşen ve küçüldükçe de, illegal örgütlerle iş tutup güç devşirmeye çalışan bir işçi örgütü, 70'li yıllardan beri sürdürdüğü sarı sendikacılık anlayışıyla, emekçilerin emeğinin sömürülmesine bizzat çanak tutması yetmezmiş gibi, bitip tükenmiş bir ideolojinin borazanlığı ile tutunmaya çalışıyor... Her sene 1 Mayıs gelince, İstanbul halkına kâbus yaşatan bu kuruluş, gerçekten hangi akla hizmet ettiğini sanıyor acaba? İstanbul halkına dün yine büyük sıkıntı veren bu "işçi örgütü" ve bilinen iş birlikçileri, emek ve dayanışma adına neyi kazandılar?!

İstanbul'un tam sekiz tane ayrı meydanında, 1 Mayıs kutlamaları için gerekli ortam hazırlanmışken, "İlle de Taksim'e çıkacağız..." diye tutturmanın hiçbir makul sebebi yoktur. Bakınız, ülkenin en büyük işçi sendikaları olan TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ, bu sene asıl kutlama programlarını Zonguldak ve Konya'da gerçekleştirdiler. Oysa geçmiş yıllarda, bütün işçi federasyonları birlikte İstanbul'da bu kutlamaları yapıyordu. DİSK'in her seferinde legal sınırların dışına çıkma teşebbüsleri, kendisini tamamen yalnızlaştırdı. Bu yıl yine Taksim'e çıkma ısrarıyla, gereksiz yere sadece İstanbul'da değil, bütün yurtta gerilime sebebiyet verdi. DİSK de artık aklını başına almalı ve angaje olduğu ideolojik çıkmazdan kurtulmalı, makul bir yol tutmalıdır. İşçi ve emekçilerle gerçek bir dayanışma, öncelikle onların ve ailelerinin huzurunu kaçırmamakla mümkündür. Vatandaşın can ve mal emniyetine, genel olarak millî servete karşı duyarlılık, gerçek vatanseverliktir. Esnafın cam çerçevesini indirerek, banka şubelerini yakarak, kaldırım taşlarını sökerek, ne işçiye ne emeğe ne de başka bir şeye hizmet edilir. İşçinin zekâsıyla kimse alay etmesin!..

Bugüne kadar her 1 Mayıs'ta, devletin gücünü test etmeye kalkışan zihniyetin saplandığı yanlıştan kurtulması şart ve elzemdir. Devletin güvenlik güçleriyle bilek güreşine tutuşma cür'etini gösteren birtakım illegal örgütler, yüklendikleri misyon uğruna bu türden çılgınlıklar yapabilir. Ancak işçinin hak ve hukukunu korumak ve geliştirmek üzere ortaya çıkan meşru kuruluşların yani sendikaların, hukuk ve kanun dışı davranışlara tevessül etmesi kabul edilemez. Dün İstanbul'da asayişi sağlamak, kamu düzenini korumak için, 20 bin küsur polis görev yaptı. Bunun için başka vilayetlerden de takviye kuvvetler getirme ihtiyacı doğdu. Peki, bütün bunlara gerek var mıydı? Bu kadar enerjiyi daha doğru yerlerde harcamamız gerekirken, neticede faturası işçiye ve halka yüklenecek saçma sapan maceralara girişmek kime ve neye hizmettir? Çağ dışı kalmış ideolojiye saplanıp kalanlar, artık gözünü açmalı ve İstanbul halkına daha fazla çile çektirmemeli.

Dün Türkiye'nin pek çok şehrinde, dünyadaki medeni kutlamalara benzer etkinlikler yapıldı ve oralara katılanlar da mutlu oldu. Bu memnuniyet verici bir durum... Diğer taraftan halkın huzurunu bozmaya kalkışan illegal unsurlara göz açtırmayan güvenlik kuvvetlerinin aldığı yerinde tedbirlerle, üzücü olaylara fırsat verilmedi. Bunun için İstanbul Valisi Sayın Vasip Şahin ve Emniyet Müdürü Sayın Selami Altınok başta olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür borçluyuz. Temennimiz gelecek yıllarda, artık böyle gerilimlerin hiç olmaması ve 1 Mayıs'ın anlamına uygun biçimde kutlanmasıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.