Kobani'de yeni kompaniler!..

A -
A +

Kobani ismi, yüz küsur sene evvel Almanların bölgede kurduğu bir KOMPANİ yani şirketten ileri geliyor. Oranın asıl ismi Ayn-el'arab'dır.

Geçen Eylül ayından beri, Türkiye'yi haksız yere ve çok tuhaf biçimde, küresel boyutta sıkıntıya sokan bir bela var. Adına Kobani diyorlar... Suriye sınırımızın hemen öte tarafında, Urfa'nın Suruç ilçesi karşısına denk düşen, aslında sıradan bir yerleşim yeri... Asıl ismi Kobani de değil, Ayn-el'arab. Kobani adı, yüz küsur sene evvel Almanların o bölgede kurmuş olduğu bir kompani, yani şirketten ileri geliyor. Bilindiği üzere burada, PKK'nın Suriye uzantısı olan PYD'nin; yekpare bir Kürt bölgesi kurmak için, kendi siyasi görüşünde olmayan Kürtler de dâhil, oradaki diğer etnik grupları sürgün etmesiyle olayların fitili ateşlendi. PYD'nin silahlı kolu olan YPG, baskı uygulayarak, Arap, Türkmen ve farklı siyasi tandanstaki Kürtleri silah zoruyla başka yerlere sürdü. Haseke, Afrin ve Kobani'de, 'Kanton' dedikleri üç tane özerk bölge ilan ettiler.

Ancak 2014 yılı Eylül ayında, IŞİD örgütünün şok baskını ile Kobani'deki PYD-YPG unsurları büyük zora düştü. Kobani çevresindeki üç yüzden fazla köyün büyük bir kısmını ele geçiren ve şehri üç koldan ablukaya alan IŞİD karşısında, YPG çaresiz kaldı. Bir hafta içinde, Kobani ve çevresinde yaşayan iki yüz bin Kürt, sınırı geçerek Türkiye'ye sığındı. Dünyada nadir görülen böyle bir göç dalgası karşısında, her türlü imkânını seferber eden Türkiye, bu fedakârlığa rağmen, Batı basınında bir karalama kampanyasına maruz kaldı. Öyle ki, Kobani'deki çatışmalarda yaralanan yaklaşık bin beş yüz YPG militanı, Türkiye tarafındaki hastanelerde tedavi edilirken, Batı medyasında bunlar IŞİD militanı olarak lanse edildi! Bu alçakça kampanyaya, PKK-PYD kontrolündeki medya organları da her türlü kirli desteği verdi... Oysa dört buçuk ay boyunca, her taraftan kuşatılmış durumda olan Kobani'ye, tek giriş-çıkış kapısı Türkiye sınırı idi. Orada savaşanların her türlü gıda, su ve lojistik desteği de Türkiye'den sağlandı...

Türkiye hatırlanacağı üzere, Kuzey Irak Peşmerge kuvvetlerine bağlı bazı birliklerin buraya ağır silahlarla gidip destek vermesi için, kendi topraklarından geçiş izni verdi. ABD'nin hava bombardımanı, Peşmerge güçlerinin desteği ile imha olmaktan kurtulan PYD, Türkiye'nin bütün bu insani yardımlarını yok sayarak, tam bir nankörlükle hâlâ daha ülkemizi karalıyor. Ne yazık ki bu karalama kampanyası, içerideki beşinci kol unsurlarının yoğun çalışmasıyla, derhal Batı medyasında geniş yer buluyor... Önceki gün, yine bir grup IŞİD militanı Kobani'ye sızarak burada şiddetli saldırılar gerçekleştirdi. Yüzden fazla insan hayatını kaybetti. Yaralanan yüz küsur kişi de tedavi için yine Türkiye'ye getirildi. Fakat bir anda, geçen yıl 6-8 Ekim'de olduğu gibi, sokaklarımızı karıştıran ve o tarihte 53 vatandaşımızın ölümüne sebep olan benzer provokasyonlar alevlendirildi. Sosyal medyada uydurma haber ve montajlanmış fotoğraflarla, Türkiye'yi suçlama ve karalama seferberliği başlatıldı. Neymiş, bu IŞİD militanları Türkiye tarafından Kobani'ye sızmış!..

Nankörlüğün, hainliğin, kansızlığın bu denlisi az görülür. Küresel güçlerin Kobani'de tesis etmek istedikleri yeni kumpanyalara, gönüllü yazılan yerli işbirlikçilerin bu satılmışlık durumu, gerçekten içler acısı. Bu kadar gaflet ve hıyaneti anlatmak asla kabil değil. Israrla Türkiye'yi, IŞİD destekçisi ülke olarak göstermeye çalışan bu bedhah ve bedbahtlar, Bölge'de yüz küsur senedir oynanan oyunları hiç mi hiç anlamamış. Yuh olsun!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.