Suriye Sınırı ve ulusal güvenliğimiz

A -
A +

Suriye sınırımızın öte tarafındaki vahim tabloyu tanımlamak o kadar zor ki... Ulusal güvenliğimizi tehdit eden, iç içe ve yan yana çok sayıda unsur var.

Bugünkü gazetemizde yer alan bir fotoğraf, Suriye sınırımızdaki vahim tabloyu özetliyor. Askerlerimizin nöbet kulübesinden bir taş atımı ötede, IŞİD militanları araçla getirdikleri mayınları döşüyor!.. Sadece bu görüntü bile, ulusal güvenliğimizin ne denli tehdit altında olduğunu anlatmaya kâfi. 914 kilometre uzunluğundaki Suriye sınırımızda, kaç tane örgüt ve bu örgütlerin arkasında kaç tane istihbarat servisi ve dahi kaç tane bölgesel ve küresel gücün yer aldığını, tam olarak biliyor muyuz? Suriye sınırı son dört yılda, adım adım; göstere göstere, bugünkü dehşet verici duruma getirildi... Böyle kirli bir savaş, böylesine kalleş ve ürkütücü bir yaklaşım, herhalde yalnızca Orta Doğu için tasarlanıp sahnelense gerek. Sovyetlerin Afganistan işgali ile birlikte, El Kaide terör örgütünün de temeli atılmıştı. Daha sonra küresel bir nitelik kazanan bu örgüt üzerinden, emperyalist güçler epeyce oyun sahneledi, esas stratejilerini bu yolla kolayca uyguladı. Öyle ki, 11 Eylül 2001'de, New York'daki Dünya Ticaret Merkezine yapılan saldırı ile başka bir sayfa açıldı. ABD'nin Afganistan'ı ve bilahare Irak'ı işgal etmesi ve bu işgallerin etrafında gelişen diğer olaylar, dünyanın en önemli coğrafi alanlarını istikrarsızlığa mahkûm etti. Artık yekpare bir Irak yok... Bölünmüş ve iç savaşın hüküm sürdüğü Irak'ta, yıllardır terörün baş aktörü olan El Kaide, bu defa IŞİD diye başka bir terör örgütünü doğurdu. Boynuz kulağı geçti derler ya, IŞİD-El Kaide mukayesesini böyle yapabiliriz. Irak'ta tuhaf ve şaşırtıcı bir biçimde, müthiş güç ve konum elde eden IŞİD, oradan Suriye topraklarına uzandı. Her gün medyadan takip ettiğimiz IŞİD serüveninin nasıl bu noktalara gelebildiğini, anlamak ve anlatmak sahiden imkânsız. Devletimizin ilgili birimleri, başta IŞİD olmak üzere Irak ve Suriye'de faal sayısız terör örgütünün yapısını, gücünü ve arkalarındaki üst aklı, acaba yeterince izliyor ve değerlendiriyor mu? Öyle olmasını umarız. Özellikle son dört yılda, Suriye sınırımız boyunca gelişen olaylar ve buradaki lokal ve beynelmilel tezgâhlar, doğru değerlendirilmiş olsa bile, karşı tedbir noktasında yeterince etkili olamadığımız aşikâr.
Suriye'de otoritesini büyük ölçüde yitirmiş bulunan Esad rejiminin, en başından beri terör örgütlerini, bilhassa PYD-YPG'yi tepe tepe kullandığını, IŞİD de dahil bütün örgütlerle gerektiğinde pragmatik bir iş birliğine girdiğini apaçık görebiliyoruz. Mesela Cebhet-un Nusra örgütünün, hâlihazırda ev hapsinde tutulan eski istihbarat başkanı Ali Memlük tarafından kurulduğunu veya kuruluşunda bu ismin büyük rol oynadığını söylersek, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır. Esad rejimine karşı savaşan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), diğer taraftan en büyük mücadeleyi IŞİD'e karşı veriyor. Bu arada Amerika, IŞİD'e karşı asıl savaşçı güç(!) olarak, PYD-YPG'ye her türlü desteği veriyor, yoğun hava bombardımanlarıyla, PYD-YPG yapılanmasının sınırımıza yakın bölgede güçlenmesini fazlasıyla kolaylaştırıyor.
Rusya'nın Esad rejimine verdiği büyük siyasi ve askerî desteği hep konuşuyoruz. Ama daha önce Irak'ta sağladığı müthiş siyasi nüfuza ilaveten, Suriye'de de tahminlerin ötesinde büyük stratejik üstünlük kazanan İran'ı, galiba yeteri kadar izlemiyoruz. Gelinen noktada İran, Suriye'de rejimin en büyük destekçisi olmanın yanında, aynı zamanda rejim üzerinde en fazla etkili devlet konumunda!.. Bu noktaya dikkat isterim. Ve bu ortamda ABD, nükleer mesele üzerinden, İran ile otuz beş yıldır yıkık bulunan ilişkilerini onarmaya çalışıyor. Aynı ABD, Türkiye'yi IŞİD'e karşı yeterince mücadele etmemekle itham ediyor. Bu arada İngiltere, Fransa ve Almanya hayli sessiz ve derinden gidiyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.