Cenevre’den bir sonuç çıkar mı?

A -
A +
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir derler… Suriye’de çözüm için, Cenevre görüşmelerinin üçüncü etabı yarın başlayacak, ama öncesinde yaşananlar pek ümit verici değil!
 
Küresel güçlerin, özellikle ABD ve Rusya’nın Suriye konusunda, hiç de Suriye halkının hayrına olan bir çözüm için istekli olmadığını doğrudan kayda geçirelim. Görüşme öncesinde yaşananlar bunun en açık delili… Cenevre görüşmelerine, Suriye muhalefeti adına kimin veya kimlerin katılacağına dair, Riyad toplantılarında karara varılmışken ve Suriye Muhalefet Heyeti ile Başkanı (Riyad Hicab) tespit edilmişken, Rusya’nın son dakika hamlesiyle PYD adına atraksiyonlara girişmesi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ifadesiyle, “konuyu sulandırmaya çalışması”, işin rengini yeterince belli ediyor. Bu yüzden toplantının yapılıp yapılmayacağı bile sorgulanırken, ABD’nin de bu hokkabazlığa karşı gerektiği gibi açık tavır koymaması, soru işaretlerini peş peşe birbirine ekliyor. Birileri her zamanki gibi, “komplo teorileri” filan diyebilir, lakin gerçekler ve örnekler ortada. Bu gerçeklere göz yummak kendimizi kandırmaktan başka bir şey değil… Mısır’da, halkın özgür iradesiyle işbaşına getirdiği demokratik bir yönetim (Mısır tarihinde ilk defa), âdeta Washington’dan canlı yayınla izlenen ve yönlendirilen bir askeri darbe ile birinci yılında alaşağı edildi. Suriye’de bu kadarına dahi izin verilmedi. Esad’ın devrilmesi an meselesi iken, önce İran’ın daha sonra da Rusya’nın bu ülkeye binlerce milis ve asker yığarak ve kimyasal silahlarla sivil katliama devam edilerek, Baas rejimi ayakta tutuldu. Şimdi de Esad’ı daha ne kadar başta tutabiliriz hesabı yapılıyor.
ABD cenahından sızan bilgilere göre, 2017’ye kadar zaten Esad’a bir mühlet biçilmiş bile… Bütün bunları yan yana getirdiğimizde, Cenevre görüşmeleri için iyimser bir beklenti hâli kalmıyor! Çünkü daha baştan Suriye muhalefetinin güvenini aşındıran tavırlar söz konusu. Suriye rejimi ile kirli iş birliği içinde olan PYD gibi örgütleri, muhalefet diye görüşme masasına oturtmaya kalkışmak, ciddi ve güven verici bir tutum değildir. Bu yüzden de Suriye muhalefeti, bu durumu haklı olarak sorguluyor ve toplantıya katılıp katılmama konusunda zeminin sağlamlığını yokluyor… Evet, Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur derler. Cenevre görüşmelerinin ilk ikisinde kayda değer bir ilerleme sağlanamamıştı. Bu defa sağlanabilir mi, doğrusu hiç de kolay görünmüyor. Suriye muhalefetini ekonomik yardımları kesmekle tehdit edip masaya bir şekilde oturtmak mümkündür. Fakat görüşmelerden Suriye’deki kaosu ortadan kaldıracak bir karar çıkmasını beklemek, bugünkü şartlarda fazla iyimserlik olur. Zira çözüm bekleyen o kadar çok çetrefil ve yakıcı konu var ki… Suriye için yeni anayasa ve yönetim sisteminin belirlenmesi, seçimlerin gerçekleştirilmesi… Bu sürecin yürütülmesinde görev alacak geçici yönetimin nasıl teşkil edileceği ve Beşar Esad’ın pozisyonu vs. vs. Bunun yanında acil çözüm bekleyen ateşkesin sağlanması, sürecin işleyebilmesi için çatışmaların gerçekten durması, insani yardımların ulaştırılabilmesi için ortam sağlanması, bütün bunların yapılabilmesi için de tarafların sürdürdüğü kuşatma eylemlerinin ortadan kaldırılması… O kadar karışık ve içinden çıkılması zor durumlar var ki, hakikaten güçlü bir irade (Bunu Birleşmiş Milletlerden mi beklemek gerekir?) ve bu iradeyi hayata geçirecek müşahhas bir gücün tahakkuk etmesi gerekiyor. Hâlihazırda bu ihtimal çok düşük görülüyor.
Suriye konusunda iyimser olmayı engelleyen temel sebep, tabii ki Orta Doğu’nun genel yapısı ve enerji kaynakları üzerindeki küresel paylaşım kavgalarıdır. Her aktör kendi gücü nispetinde bu bölgeye müdahale ediyor. Sadece ABD ve Rusya değil, Çin, İngiltere, Fransa, Almanya ve diğerleri… Küresel ve bölgesel aktörler kimi örtülü ittifaklarla Orta Doğu’daki istikrarsızlık ve belirsizliği kolayca pekiştirebiliyor. Bunun en açık örneği, Suriye’deki Rusya – İran iş birliğidir. Suriye’deki çıkmazın esas sebeplerinden biri de, İsrail’in stratejik menfaatleri ve buna hizmet etmeyi görev kabul eden (bazı ülkelerin resmi söyleminde aynen bu şekilde ifade edildiği üzere…) küresel güçlerin değişmez politikalarıdır. Irak devlet olmaktan çıkarıldı. Mısır yönetimi yeniden uysal çocuk haline dönüştürüldü. Suriye’de de benzer bir formül bulunursa, İsrail’in artık hiç endişesi kalmaz. Filistinlileri istediği gibi eğip bükebilir!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.