Beyler işin şakası yok!..

A -
A +
Türkiye, dünyada misli görülmemiş ölçüde yoğun bir terör saldırısı altında… Son beş ayda, yalnızca Ankara’nın merkezi noktalarına yapılan üç bombalı intihar saldırısında, 165 vatandaşımız hayatını kaybetti. Yaralı sayısı bunun iki mislinden fazla. İstanbul’da, Diyarbakır’da, Urfa – Suruç’ta ve diğer yerlerde gerçekleşen benzer terörist saldırılarda da, onlarca vatandaşımız katledildi. Son yedi ay içinde, terörle mücadelede şehit düşen asker ve polislerimizin sayısı 350 civarında… Bu arada tonlarca el yapımı patlayıcının teröristlerce infilak ettirilmeden güvenlik güçlerince imha edildiğini, en az iki düzine bombalı intihar saldırısının da istihbarat çalışmaları sonucunda, eyleme dönüşmeden önlendiğini belirtelim. Ele geçirilen diğer silah ve cephaneliklerin bir orduyu donatacak çapta olduğunu da hatırlatarak, bu zaman zarfında yurt içinde ve dışında konuşlu, eyleme geçmeye hazırlanan beş bine yakın teröristin etkisiz hâle getirildiğine dikkat çekelim. Özetin özeti bu birkaç cümlelik malumat, ulusal güvenliğimize yönelen tehdit ve tehlikenin büyüklüğünü çarpıcı biçimde ortaya koyuyor… 1984 yılındaki Eruh ve Şemdinli baskınlarından bu yana yaşanan o korkunç olaylar, bu ülkenin vatandaşı olan elli bine yakın insanın öldürülmesi, yakılan – yıkılan yerleşim yerleri ile diğer maddi – manevi kayıpların önümüze koyduğu kaskatı gerçek şudur: Evet, birileri Türkiye’yi de Irak ve Suriye gibi, bölüp parçalamak istiyor! Bu bir evham veya illüzyon olabilir mi?
Şu hâlde işin ciddiyetini yeterince kavramamız gerekiyor… Aksi halde, telafisi mümkün olmayan sonuçlarla karşılaşabiliriz. Yapılacak şey, terör belasına karşı topyekûn biçimde doğru bir tavır ortaya koymaktır. Bunu yapmazsak, yapamazsak çok daha büyük kayıplar veririz. Fakat birileri, güya düşünce özgürlüğü ve demokrasi bahanesiyle düpedüz teröre ve terör örgütlerine arka çıkıyor!.. En kalleş biçimde toplu cinayet işleyen teröristlere tek laf dahi etmiyor. Terör örgütünün elebaşlarının her türlü tehdit ve küstahlıklarını, meşru ve haklı bir şeymiş gibi savunabiliyorlar. Bunlar açıkça kalemlerini silah gibi kullanıyorlar. Bu küstah kalemşor - silahşorların yaptıkları şey, tek kelimeyle beşinci kol faaliyetidir. Bunlar Türkiye üzerinde gizli – açık operasyon yapan dış güçlerin emrinde, her türlü alçakça tezgâhın içinde yer alabiliyorlar. Yani yaptıkları şey öyle fikri aktivite filan değil, basbayağı bozgunculuktur. Yazar – çizer, sanatçı, akademisyen vb. kisveyle medya mecralarında boy gösteren bu yaratıklar, toplumu ifsat etme ve ayrıştırma ameliyesinde, tahminlerin ötesinde etkili olabiliyorlar! Peki, bunların şer faaliyetlerine seyirci mi kalmalıyız?
Bakınız, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa ve diğer Avrupa ülkeleri, 2000’li yılların başındaki yaygın ve yıkıcı terör eylemlerine karşı derhal olağanüstü tedbirler aldı ve yıllardan beri bu tedbirler hiç de gevşetilmeden uygulanıyor. Son olarak, Paris’teki saldırılardan sonra, Fransa’nın aynı gün olağanüstü hâl ilan ettiğini ve üçer aylık sürelerle yenilediğini izliyoruz. ABD ve İngiltere’de özgürlükleri önemli ölçüde kısıtlayan düzenlemelere gidilirken, yapılan eleştirilere şu karşılık verilmişti. Hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir…
Beyler kimse kusura bakmasın, Güneydoğu Bölgemizde bir düzineden fazla ilçede teröristler hendek kazıp, barikat kurup; ‘Öz Yönetim’ diye saçmalıklarla vatandaşı kuşatma altında tutarken, her gün güvenlik güçlerimiz şehit verirken, birtakım ideolojik ve siyasi saplantılarla bu ihanete yardımcı olan gafillere benzer tavır içinde olamayız. Zira işin şakası yok. Ülkemize yönelen apaçık dış destekli bu bölücü ihanete karşı, hukuki açıdan gerekli bütün tedbirleri zaman geçirmeden ve en etkili şekilde alabilmeliyiz. Lamı cimi yok, bu bir millî meseledir. Devletin beka meselesidir. Nokta! Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, “Terör kavramı yeniden tanımlanmalıdır…” derken, sonuna kadar haklıdır. Bu konu kısır siyasi tartışmalara alet edilmemelidir. Tükenmeye yüz tutan bölücü örgüt, diğer anarşist – terörist örgütlerle ittifak kurarken, Türkiye’yi Suriye’de denklem dışı bırakmak için; hegemonik güçler göz göre göre terör örgütleriyle iş birliği yaparken, ihanet çemberinin etrafımızda daha da kalınlaşmasını mı bekleyeceğiz? Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.