Obama’nın S. Arabistan Ziyareti

A -
A +
Birçok yazar ve yorumcuya göre, dış politika açısından ‘ABD’nin son dönemlerdeki en silik başkanı’ olarak nitelenen Barack Obama, altı gün sürecek bir resmî ziyarete çıktı. Ziyaretin ilk ayağı Suudi Arabistan…
 
Amerikan Başkanları için, belli durumlarda kullanılan bir deyim vardır: TOPAL ÖRDEK… Siyasi iktidarının son demlerine yaklaşma veya çeşitli sebeplerle etkili icraat yapma gücünü yitirmiş olma durumuna işaret eder. Ocak 2017’de, Kasım ayında seçilecek halefine görevi devredecek olan Obama için, bu deyim çok erken kullanılmaya başladı. Sebebi de Barack Obama’nın özellikle dış politika açısından önemli meselelerde büyük hayal kırıklığı uyandırması… Bilhassa Suriye krizi konusundaki ürkek, kararsız ve belirsizliklerle dolu tavrından dolayı, Rusya’nın normal şartlar altında pek de kolay elde edemeyeceği, avantajları yakalamasına âdeta zemin hazırladı… ABD’nin İran’ın nükleer programına dair yaklaşımı ve Suriye konusundaki tavrı, Suudi Arabistan’ın belki de seksen küsur yıllık tarihinde çok dikkatli yürüttüğü ilişkilerde ciddi bir gerginliğe yol açtı. Bir de son zamanlarda, 11 Eylül 2001 saldırısıyla ilgili olarak, S. Arabistan’a yapılan suçlama ve Kongre’den bu ülkeyi ilzam edecek bir tasarının geçirilmesine dair çalışmalar, büsbütün ipleri gerdi. Öyle ki, Suudi Arabistan şimdiye kadar belki de hiç başvurmadığı kadar, açık ve net bir dille tehditler savurdu…
Suudi Arabistan, bahse konu tasarının Kongre’den geçmesi halinde,  elinde bulunan 750 milyar Dolarlık Fed tahvil ve bonolarını satacağını resmen karşı tarafa iletti. Bunun ABD ekonomisi için ne anlama geldiğini bilen ve durumun ciddiyetini gören Obama, Kongre’den geçse bile bu tasarıyı onaylamayacağını ilan etmek zorunda kaldı. Fakat bu türden bir açıklamanın yeterli olmayacağının da herhalde farkında… İki günlük S. Arabistan ziyaretinde, Kral Salman ve ekibini bizzat ikna ve teskin etme gayreti gösterecek… Suudi Arabistan, bilhassa ABD silah sanayisi için önemli pazar. Son bir yılda ABD Orta Doğu’ya 30 milyar Dolarlık silah sattı. Bunun 21 milyar Dolarlık kısmı S. Arabistan’a… Aslında büyük bir ordusu mevcut olmayan bu ülkenin savunma bütçesi oldukça yüksek. Hatta rakamla ifade edecek olursak, 56 milyar Dolar. Yani İngiltere’nin savunma bütçesine denk!.. Bu arada dünya silah ithalatının yüzde 75’ini Orta Doğu ülkelerinin yaptığını da belirtelim. Böylece petrolden elde edilen gelirlerin, aslan payının nerelere gittiği daha iyi anlaşılır…
Obama bu ziyareti sırasında Körfez İşbirliği Konseyi’nin toplantısına da katılacak. Yegâne gelir kaynağı petrol ve doğalgaz olan Körfez Ülkeleri (S. Arabistan, Kuveyt, Katar, Bahreyn, BAE, Umman) son zamanlarda, petrol fiyatlarındaki düşüş sebebiyle önemli sıkıntılarla yüz yüze. Öyle ki, Suudi Arabistan uluslararası bankalardan kredi almaya hazırlanıyor… Artık veda turlarına başlamış olan ABD Başkanının, S. Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri için, pek de sadra şifa olacak bir etki beklememeli. Ama ne olursa olsun bu ziyaretin yansımaları olacaktır. Orta Doğu ve özellikle Körfez ülkeleri, ABD’nin bir başka küresel gücün etkisine bırakmayı asla istemediği coğrafi alandır. Buraya sığmaz, o yüzden müstakil bir yazıda ele alabiliriz. ABD’nin küresel süper güç konumunun dünü ve bugünü arasında (özellikle Soğuk Savaş’ın hemen sonrasındaki hâli ile bugünkü durumu) büyük değişim var. ABD bir taraftan yükselen güç Çin ile Asya Pasifik bölgesinde stratejik mücadeleyi güçlendirmeye çalışırken, diğer yandan bu bölgeye bir başka gücün yerleşerek hâkimiyet kurmasını önlemeye çalışıyor. Bu konuda çok farklı tahmin ve değerlendirmeler var.
Suudi Arabistan’ın yönetiminde, 1953 yılından beri devam eden kardeşler saltanatı artık ikinci kuşağa geçmek üzere. Bu müstakbel değişim ve diğer gelişmelerin iki ülke ilişkileri üzerinde ne gibi yeni etkiler yapacağını zaman gösterecek. Ancak hâlihazırda baş gösteren gerilim, iki taraf için de dikkatli bir politika sürdürülmesini zaruri kılıyor… Obama’nın S. Arabistan’dan sonraki ziyaret trafiği de dikkat çekici. Önce İngiltere, daha sonra da Almanya’ya gidecek… Dışa çok yansıtılmasa da, ABD – İngiltere ilişkilerinde de belirli bir soğukluk hüküm sürüyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.