‘Ramazan Huzuru'nu yaşamak…

A -
A +
İslam Dünyası barış ve huzura hasret! Her tarafta kan-gözyaşı, acı-elem, yokluk-perişanlık. Bir ekmeğe muhtaç insanların tepesine, ha bire bombalar yağdırılıyor. Korkunç bir zulüm devam ediyor…   Ramazan ayı rahmet, bereket, barış ve huzur iklimidir. Bu mübarek ayın kıymetini bilen Müslümanlar, uhrevi saadetleri için hem bol bol ibadet eder, hem de yardıma muhtaç kardeşlerine yardım eli uzatır. Bereketli iftar sofralarında, fakir-fukara, garip-gurabayı ağırlar, ihtiyaç sahibi kimselere; zekât, sadaka-i fıtr ve her türlü hayır hasenatla destek olur, derdine derman olur… Şükürler olsun, günümüzde yurt içinde ve yurt dışında bu yardımların yapıldığını görmek, büyük sevinç kaynağı. Gerek hayırsever kişiler, gerek sivil toplum kuruluşları, gerek devletin bizatihi kendisi, ihtiyaç sahibi ve çeşitli sebeplerle zor duruma düşmüş insanlara büyük bir sorumlulukla yaklaşıyor, onların sıkıntılarını gidermek için çalışıyor. Ne yazık ki dünyada gelir dağılımı adaleti diye bir şey yok!.. Fakirler, çok fakirler, açlık sınırının dahi altında hayata tutunmaya çalışan yüz milyonlarca insan var. Bir de zenginler, aşırı zenginler; öyle ki parayı nereye harcayacağını bilmeyenler var. Bunların büyük çoğunluğu büyük bir israf ve savurganlık içinde debeleniyor. Ne yazık ki, İslam dünyasında da buna benzer sefahat ve debdebe içinde yüzenler var!.. Oysa bunlar doğru dürüst şekilde zekâtlarını verse, belki de İslam dünyasında hiç fakir kalmayacak. En azından bugünkü kadar perişan ve çaresiz insanların sayısı asgariye iner. Ama nerde… Lüks yatlarda aslan, kaplan besleyecek kadar zıvanadan çıkanlara bir bakın. Bir de Arakan, Bangladeş, Nijer, Somali, Sudan, Suriye ve Filistin’deki Müslümanların içler acısı hâline bakın. İslam Dünyasının üzerine çökmüş olan zilletin sebebini başka yerde aramaya ne hacet. Hasılı İslâmiyeti doğru dürüst yaşamadığımız için, bütün bu musibetlere düçar oluyoruz… Ne diyor kelam-ı kibar: “Hep kesb-i yedindir bu belalar ki çekersin/Sa’yindeki noksanını atf-ı kader etme.” Yani, “Kuluna zulmetmez hâşâ Hüdası/Herkesin çektiği kendi cezası…” Ramazan-ı şerife gerekli hürmet ve kıymeti göstersek, onun huzur ve barış iklimi de bizi rahatlatır. Lakin ramazanın geldiğinden habersiz tepinenlerin ne hâllere düştüğü de ortada. Terör örgütleri zaten din-imandan habersiz oldukları için, dine düşman oldukları için ramazan filan dinlemeyip kan dökmeye devam ediyorlar… Ancak fert planında da büyük problemler mevcut. Cemiyet içindeki bozuk insanlar, bu ayın kutsiyetinden habersiz her türlü şenaat ve denaeti işlemekten geri durmuyor. Rezaletler, cinayetler ve dahi felaketler birbirini kovalıyor. Her gün bir başka tüyler ürpertici vahşet yahut toplu cinayet haberi medyayı baştan aşağı dolduruyor. Bireylerin, başta terör olmak üzere diğer suç örgütlerinin tahribatı yetmezmiş gibi, bir de halkına karşı en korkunç zulmü yapan devletler var. Şu mübarek günlerde de hız kesmediği gibi, Suriye’deki katil Baas rejimi, altı yıldan beri en az altı yüz bin insanı hunharca öldürdü. Ve “Medeni Dünya” bu zulüm ve katliama karşı kör ve sağır… Beterin beteri şu ki, İslam ülkelerinin birçoğunda ideolojik veya sekter çatışmalar, her geçen gün artış kaydediyor. Karnı aç insanlar, omuzunda en modern silahlarla birbirini acımasızca katlediyor. Bu silahları onlara kim veriyor? Niçin veriyor? Bu kavganın içinde yer alan insanlar, bir kere oturup da bunu düşünmüyor… Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Yemen’de, Afganistan ve Pakistan’da Müslümanlar birbirini tavuk gibi boğazlarken, İslam düşmanlarının keyfi yerine gelmez mi? Ve o düşmanlar, kendi rahatını sürdürmek için bu kardeş kavgalarını körüklemez mi?! “Üst akıl” diye tanımlanan o fesat kumkumasının arayıp da bulamadığı fırsat bu değilse ne? Ramazan gelmiş veya gelmemiş; gayrimüslimlerin umurunda olur mu hiç? Lakin Müslümanın şuuru, bütün bunları kavramaya muktedir olmalı değil mi? Bunun da temeli İslam Dini hakkında, asgari seviyede doğru bilgiye sahip olmaktır. Bozuk itikatlar ve cehaletin getirdiği taassup, İslam dünyasını serapa felaketlere boğmuş vaziyette. Bu hâlde ramazan huzurunu yaşamak mümkün mü? Yazık!..       
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.