Üç maymunu oynamak; laubalilik mi, küstahlık mı?

A -
A +
Darbe kalkışmasında hayli faal olan kimi generaller, muhtemelen daha üst konumdaki isimlerin ele geçmesini önlemek veya en azından tam çözülmeyi geciktirebilmek için üç maymunu oynuyor…
 
Tuğgeneral Mehmet Partigöç… 15 Temmuz gecesine kadarki resmî görevi, Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı… Şu ana kadar kimlerin teşkil ettiği hâlâ tam olarak bilinmeyen, mahut YURTTA SULH KONSEYİ tarafından ilan edilip, uygulamaya konulmak istenen gizli kayıtlı üç sayfalık sıkıyönetim bildirisinin altında imzası var… Ama aynı şahıs savcılığa verdiği ifadesinde, tabir yerinde ise üç maymunu oynuyor! Görmedim, duymadım, bilmiyorum… Şu satırlar Partigöç’ün ifadesinden: “Zaman zaman orduda Fethullahçılar hakkında iddia olur, benim bizzat bildiğim bir husus yoktur. Herhangi bir şeye tanık olmadım. İşim gereği bu iddialar gelir, biz de inceleriz… Şu adam Fethullahçıdır dediğimiz hiçbir kimse olmadı… (El hak, bu kısım doğru. Başka türlü nasıl bu kadar yuvalanabilirlerdi!) Darbe girişiminde herhangi bir şekilde bulunmadım. Darbeciler tarafından hazırlanan evraklarda ismimin yer almasından haberim yok… Darbe konusunda kimseden talimat almadım. Kimseye talimat vermedim. Darbe hazırlığı hakkında herhangi bir bilgim yok…” Bütün bunları “Harekât Yıldırım” başlıklı sıkıyönetim belgesinde onay imzası bulunan bir general söylüyor. Burada üç maymunu oynamak sadece laubalilik değil, aynı zamanda küstahlık!
Çünkü darbeci yapılanmanın esas kadrosunu ele vermemek, onların gizlenmesine, kaçmasına olabildiğince yardımcı olmak, delilleri karartmak ve böylece isnat edilecek suçlardan mümkün mertebe paçayı sıyırmaya çalışma gayret ve maksadı var. Darbe kalkışmasının tam göbeğinde yer alıp, yargı önünde de ‘haberim yok’ demek, öyle kolayca başvurulabilecek bir laubalilik olamaz. Aslında bunlar devletin zekâsıyla alay etmeye yeltenmeyecek kadar, devleti tanıyor olma konumunda… Lakin giriştikleri ihanet tertibinin akamet uğraması, bunların muvazenesini ciddi şekilde etkilemiş olmalı. İçlerinde bu şekilde direnmeye çalışacak olanlar olduğu gibi, çabucak çözülenler de var şüphesiz. Onların ifadesi, bu ustaca yalan söylemeye çalışanları hemen ele verecektir. Nitekim o gece, Partigöç’ün Org. Akın Öztürk ile nasıl bir alışveriş içinde olduğunu diğer sanık ifadeleri teferruatlı olarak ortaya koyuyor. Tıpkı, Cumhurbaşkanının Başyaveri sıfatıyla, Sayın Erdoğan’a karşı girişilecek suikast eyleminin, Muhafız Alayında planlamasına bizzat katılan Ali Yazıcı gibi… Özel Kuvvetlerden Piyade Yarbay Emin Güven’in ifadesi dudak uçuklatacak cinsten. Ali Yazıcı, konumundan dolayı kendisinden şüphelenilmeyeceğini ve bizzat Cumhurbaşkanının yanına gidip bulunduğu yeri tespit edeceğini vs. söylüyor… Hain plana göre Albay Fırat Alakuş’un ekibi veya Akademiden bir ekip Cumhurbaşkanını alacakmış. İşte en yakın mevkiden gelen ihanet! Çok şükür ki, bu ihanet planlarını fiiliyata geçirme imkânı bulamadılar. Yoksa memleket bugün çok farklı durumda olurdu. YURTTA SULH KONSEYİ aslında ‘yurtta iç savaş konseyi’ olarak tertip edilmiş anlaşılan. Bu ihanet şebekesinin üyeleri gün yüzüne çıktığında, işin rengi daha net görülecek.
Genelkurmay Başkanlığının dün yaptığı açıklamaya göre, darbe kalkışmasına karışan askeri personel sayısı 8 bin 651 kişi imiş. Yani TSK mevcudunun sadece yüzde bir buçuğu… Ancak bu erat ve askeri öğrenci ile düşük rütbeli personel açısından doğru. General seviyesinde katılanların oranı 1/3 ü geçiyor maalesef. Dolayısıyla tehlikenin büyüklüğü ortada… Keza bu kalkışmada kullanılan uçak, helikopter, tank ve zırhlı araçların miktarı da genele göre yüze iki buçuk mertebesinde. Ama bu araçlarla verilen hasarın boyutları korkunç… Yani, genel olarak FETÖ’nün ülkedeki siyasi gücünün de yüzde bir veya bir buçuk mertebesinde olduğu hep söylenir. Bunu silahlı kuvvetlerdeki sızmalarında da aynı seviyede tutturmuş gibi görünüyor… Yalnız kritik mevki ve görevlerdeki yoğunlukları ve yıllar içinde, çok planlı şekilde buraları ele geçirmeleri, bugünkü bu çok acı tecrübeyi bize yaşattı. Hiç olmazsa, bundan sonrası için gereken dikkat ve hassasiyet gösterilmeli. Zira fitnecilerin safında yer alan yüzde bir buçuğun, yüzde 88,5’uğu ne kadar zora soktuğunu hep beraber gördük değil mi? 35 uçak, 37 helikopter, 74 tane tank vs. evet, ordunun silah kapasitesine göre bir şey değil. Lakin hainlerin eline geçince, bu kadar feci tahribat yapabildiler. Üç maymunu oynamak onları kurtaramayacak… 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.