Gittiği yere kadar!..

A -
A +

Darbe kalkışması sonrasında başlatılan soruşturma ve kovuşturma süreci, nedense bazı dostlarımızı(!) telaşlandırmış görünüyor… Ha bire endişelerini dile getiriyorlar. Darbecileri alenen himaye yani!..

 

 
 
Darbe yapmaya kalkışan, FETÖ çetesi ve uzantıları için fena hâlde endişelenen dâhilî ve hârici malum çevreler; nedense 15 Temmuz gecesi hayatını kaybeden 246 ve yaralanan 2 bin 185 vatandaşımız için bir defa dahi üzüntü beyanında bulunmadılar. Burada açık bir ikiyüzlülük ve sinsilik var. Darbecilerin sivil vatandaşlara ve devletin resmî görevlilerine karşı hunharca kullandığı silahların bir kısmı, teşhir edilmeye başlandı. Şimdi “insancıl” takılan o Batılılara bir sormak lazım: Sizde bir mantar tabancası patladığı vakit, ortalığı ayağa kaldırıyorsunuz… Peki, bunca katliam ve tahribat karşısında, devletin hukuk kuralları içinde bu isyancı çeteye karşı gerekli adımları atmasından niçin rahatsız oluyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün darbeci çetenin bombaladığı ve elli polisimizin şehit düştüğü Gölbaşı’ndaki Özel Harekât Merkezini ziyaret etti ve önemli açıklamalarda bulundu: “Soruşturmaların genişlemesinden endişe duyuyorlarmış… Suçluysa evet. Kalkışmayla ilgili, sonuna kadar her şey soruşturulacak.” Aynen öyle! Darbe teşebbüsü izlerinin gittiği her yere kadar gitmeli ve her şey ama her şey, gün ışığına çıkarılmalı. Aksi hâlde, bu fitnenin önüne geçilemez.
Sayın Erdoğan, Gölbaşı’ndaki konuşmasında; tutuklanan FETÖ üyesi darbeci generaller için, endişelerini belirtmenin çok ötesinde sivri laflar eden, Orta Doğu’dan sorumlu CENT-COM Komutanı General Josef Votel’a da haddini bildirdi. Çizmeyi hayli aşan ve birilerini fena hâlde ele veren Votel’ın söyledikleri, esasen 15 Temmuz kalkışmasının arkasında yer alan “üst aklın” kimliğini net biçimde ifşa ediyor. ABD’li general, alenen şunları söylüyor: “İrtibat içinde olduğumuz birçok muhatabımız ya görevden alındı veya tutuklandı. Bu durum operasyonlarımızı sıkıntıya sokacak…” Cumhurbaşkanı bu lafların sahibine “önce haddini bileceksin” derken, şu çarpıcı noktayı da vurguladı: “Darbenin elebaşı olan terörist senin ülkende…” Evet, darbe teşebbüsüyle herhangi bir ilişkilerinin olmadığını her fırsatta tekrarlayan ABD makamları, General Votel’ın bu konuşmasını nereye koyacak, doğrusu merak ediyoruz. Görünen o ki, bu kalkışma sonrasında; ABD’nin müttefikliğe sığmayan ve dostlukla hiçbir şekilde bağdaşmayan tutumu, iki ülke arasındaki ilişkilerin bir kere daha ciddi biçimde hasar görmesine yol açacak! ABD’nin bunca hadiseye rağmen, darbecilerin elebaşı olan Fethullah Gülen’i barındırıp kol kanat germeye devam etmesi, kabul edilebilecek bir şey değil. Türkiye buna göre tavrını belirleyecektir.
ABD ve AB ne derse desin, hangi tutum içine girerse girsin, Türkiye Bağımsız bir ülke olarak, kendi ulusal güvenliğine yönelen tehdit ve tehlikelere karşı, gereken bütün adımları atacaktır… Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ordu içinde yuvalanmış ihanet odağının güdümündeki kişilerin hızla ayıklanması çok önemliydi. Aksi hâlde onlar inkâr ve yalan üzerine kurgulayacakları bir savunma refleksi içinde, devleti ve devletin adli mekanizmalarını olabildiğince oyalamayı ve becerebildikleri ölçüde kandırmayı sürdürecekti. Bu satırların kaleme alındığı sırada, İçişleri Bakanlığının açıklamasına göre, yurt çapında 18 bin 44 kişi gözaltına alınmış, tutuklanan kişilerin sayısı ise 9 bin 44. Darbe kalkışmasının bütün failleri ve en önemlisi de, bu işin merkezinde yer alan çekirdek kadro henüz bütünüyle tespit edilmiş değil. Millî Savunma Bakanı Fikri Işık’ın açıklamasına göre, kalkışmayı bir tümgeneral (Mehmet Dişli) ile bir tuğamiral (Ömer Faruk Harmancık) ve iki tuğgeneral (Hakan Evrim, Kubilay Selçuk) yönetmiş. Hakan Evrim, malum Hulusi Akar’ı Fethullah Gülen'le görüştürmek isteyen darbeci…
Millî Savunma Bakanının ifşası önemli. Fakat önce gözaltına alınan ve tutuklanan kor ve tümgeneral seviyesindeki kimi isimlerle, Org. Akın Öztürk’ün o gece oynadıkları rolün ne olduğunun tam olarak tespit edilmesi de o derece önemli. Unutmayalım, bu kalkışmanın nihai hedefi Türkiye’yi teslim almak ve uydu devlet hâline getirmekti… FETÖ/PDY burada koçbaşı olarak kullanıldı. Esas aktör, arkasındaki uluslararası güçlerdir. Bu kalkışma yalnızca bir darbe teşebbüsü değil, iç savaş çıkarmak dâhil çok daha vahim kurguların da devreye sokulmak istendiği korkunç bir tezgâh, neyse ki kısa zamanda boşa çıkarılabildi. Lakin tehlike hâlâ sürüyor!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.