Yüreğimiz yanıyor!..

A -
A +
Gaziantep’teki alçakça katliamı anlatmaya kelimeler yetmiyor… Bir çocuğun vücuduna dinamitleri bağlayıp, yüzlerce çocuk ve kadının ortasında patlatan vahşi ve gaddar zihniyeti nasıl anlatabilirsiniz ki?
 
 
Sadece Gaziantep ve Siirt’in değil, bütün Türkiye’nin yüreği yanıyor… Gaziantep ve Siirt’ten yükselen iç parçalayıcı feryatlar, aslında bütün insanlığı üzüntüye gark edecek kadar yakıcı. Fakat ne yazık ki dünyanın büyük bir kısmı, böylesine alçakça gerçekleştirilen katliamlara karşı fena halde kayıtsız! Daha da ötesi, klasik sömürgeci politikalarıyla yüzyıllardır dünyanın çok büyük bir kısmını sömüren; bu sömürüyü devam ettirebilmek için de, hedef aldıkları coğrafyaları kan ve ateşe boğan emperyalistler, düpedüz terörü bir politika aracı olarak kullanıyor… Bu sebeple, âdeta laboratuvarda terör örgütleri üretiyor. El Kaide, Taliban, Eş-Şebab, PKK /PYD, Boko Haram, DAEŞ, DHKP-C, FETÖ ve benzerleri… Hepsinin arkasındaki yönetici ve yönlendirici “üst akıl” aynı. Bu menhus akıl, yerine ve zamanına göre, bu terör örgütleri vasıtasıyla korkunç boyutlarda insan kanı akıtıyor. Kan dökmek için, sebep bulmak ve buna göre ortam oluşturmakta hiç zorluk çekmiyor… Çünkü dünyayı kan çanağına döndürmek için yeteri kadar kirli oyun kurgusuna sahip... Yere ve zamana göre uygulama yapıyor!..
Irakta, Suriye’de, Libya’da, Yemen’de, Somali’de, Nijerya’da, Sudan’da, Afganistan’da, Pakistan’da ve Türkiye’de… Bazen mezhep savaşı, bazen etnik çatışma, bazen siyasi kamplaşma, bazen ideolojik cepheleşme ve bunların karışımı… Sonra örgüt üzerine örgüt, fitne üzerine fitne! Hedef alınan ülkeyi dize getirmek için, akla hayale gelmeyecek derecede korkunç ve vahşi terör yöntemleri. Hepsinde tek hedef var. İnsanları korku ve dehşete boğarak belli davranış biçimlerine zorlamak, hedef devletlerin siyasi kadrolarını çaresiz bırakarak teslim almak… Evet, yapılan bütün melanetlerin özeti budur. Bakınız 1991 yılından başlayarak son çeyrek yüzyılda kaç tane devletin çökertildiğini, kaçının fiilen parçalandığını, daha kaçının parçalanması ve bölünmesi için oluk oluk kan akıtıldığını görüyoruz. Bu çerçevede en fazla saldırıya maruz kalan ülkelerden biri de şüphesiz Türkiye!.. Bugüne kadar, terör sebebiyle elli bine yakın insanımızı kaybettik. Bölücü örgüt PKK, 1984 yılından beri en vahşi saldırılarını sürdürüyor. Burada en dikkat çekici husus bölüce örgüte destek veren, siyasi, askerî ve lojistik bakımdan yardım ve yataklık yapan devletlerin tutumudur…
Son zamanlarda bu bölücü örgütle iş birliğine giren DHKP-C, FETÖ ve DAEŞ’in, birbiri ardınca yaptıkları kanlı saldırıların tek hedefi var. Evet, Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek!.. Gaziantep’teki son alçakça saldırının altında başka yan maksatlar yatıyor olsa da, temel hedef aynı. Bu hain saldırıda hayatını kaybeden, en küçüğü üç aylık bebek olan 29 tane çocuğun böyle menfur bir saldırıya maruz kalmasının başka izahı yok. Kullanılan patlayıcının Suruç ve Ankara Tren Garı saldırılarındaki ile aynı olması, saldırı yönteminin aynı olması (intihar saldırısı, canlı bombanın kendisini patlatması veya uzaktan kumanda ile patlatılması…) vs. burada teferruattır. Uzun zamandır gündemde olan Menbic kasabasının DAEŞ’ten alınması, bu kanlı örgütü panikletmiş olabilir. Zira bundan sonra bu örgüt için Suriye topraklarında barınmak çok daha zorlaşacak. Buna ilave olarak Cerablus’u geri almak için, Türkiye sınırından öbür taraf geçiş yapan Suriyeli muhaliflerin bundan sonraki mücadelesi vb. etkenler, vahşi örgütün ülkemize karşı daha da saldırgan hâle getirebilir.
Emniyet güçlerini hedef alan Van, Diyarbakır, Elazığ, Bitlis vb. yerlerdeki PKK saldırılarının zamanlamasına dikkat isterim. Keza, hâlihazırda en büyük şüpheli örgüt durumundaki DAEŞ’in, Gaziantep’te sivil halkı, özellikle de büyük infial uyandırmak için, kına gecesinde toplanmış yüzlerce çocuk ve kadına karşı, yine bir çocuk eliyle yaptırdığı kanlı eylem karşısında, toplum olarak çok daha uyanık olmaya mecburuz. Saldırı sonrasında öfke ile ambulanslara saldıran kontrolünü kaybetmiş kişilerin durumu, bu kanlı örgütlerin tam da istediği bir hâldir. Hainlere bu şekilde fırsat verilmemesi için devlet ve vatandaşlar olarak azami gayret içinde olacağız. Acımız ne kadar büyük olursa olsun, bu memleketin yarınlarını, çocuklarımızın geleceğini garanti altına almak için daha yüksek şuur içinde olmaya mecburuz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.