Suriye için yeni dönem…

A -
A +
Her şeyin bir vakti, zamanı vardır. Bazı meselelerde köklü adımların atılması için şartların yeterince olgunlaşması gerekir. Aksi hâlde hiç beklenmeyen riskler oluşabilir. Suriye için de, bu böyledir…   Bu köşenin müdavimi olan okuyucularımız hatırlayacaktır; daha önce birçok defa, Türkiye’nin genel olarak Suriye meselesinde, özellikle de Suriye’nin kuzeyinde bazı mihraklar tarafından kotarılmak istenen emrivakilere karşı, henüz son sözünü söylemediğini dile getirmiştik… Önceki gece sabaha karşı başlayan operasyon, bu söylediklerimizi çok net biçimde teyit ediyor. Esasen daha önce devlet ve hükümet yetkilileri, gerek Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, gerek Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelecek tehditlerin bertaraf edilmesi noktasında, her zaman kararlı olduğunu mükerreren ifade etmişlerdi. Dün de, Sayın Cumhurbaşkanı aynı minvalde açıklamalar yaptı ve Suriye’de herhangi bir oldubittiye meydan verilmeyeceğini teyit etti. Mahdut hedefli olarak planlandığı ilan edilen bu harekât, aynı zamanda Suriye için yeni bir dönemin kilometre taşıdır. Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, bahse konu harekâtı, “Sonuç alıcı, etkin ve kısa süreli bir operasyon” olarak tanımladı. Harekât mahdut hedefli olabilir, ama bundan sonrası için kalıcı ve önemli etkiler doğuracaktır… En sonunda söyleyeceğimizi en başından seslendirelim: Bu harekât, aslında Türkiye’nin daha önce çok fazla dile getirdiği ve fakat bir türlü başta Amerika olmak üzere, diğer önemli aktörlere kabul ettiremediği, mülteciler için “Güvenli Bölge” oluşturmanın hazırlık safhasıdır… Evet, aynen böyle! Amerika prensipte bir güvenli bölge oluşturmanın doğru çözüm olduğunu teslim etmekle beraber, uçuşa yasak bölge tesisinde karşılaşılacak zorlukları bahane ederek, bu makul ve aslında zaruri çözüme hep uzak durdu. Diğer taraftan ABD ve AB’nin önde gelen devletleri, Türkiye’yi terörle mücadele adı altında, Suriye’de bir bataklığa çekmek için az gayret sarf etmedi!.. Fakat Türkiye basiretli hareket ederek bu tuzağa düşmedi. Bundan dolayı Suriye politikası eleştirildi, hatta terör örgütlerine destek vermekle suçlandı ki, bu suçlama çok haksız ve ahlaksızca idi. Neticede malum mihrakların arkasında olduğu terörist saldırılardan ötürü, önemli bedeller de ödedi. Fakat doğru tavrını değiştirmedi ve şimdi zamanı geldiğinde, atması gereken adımı da attı. Dikkat ediniz, bu harekât için ABD’den gelen bir tepki yok. Hatta ABD’nin desteklediği PYD/YPG’nin de gerektiğinde hedef olma ihtimaline karşılık, Washington, tansiyonun yükselmemesi için gayret sarf ettiğini söylüyor. Nitekim dün Türkiye’ye gelen Başkan Yardımcısı Joe Biden, PYD’nin Fırat’ın Batısına geçmemesi gerektiğini net olarak söyledi… Aynı şekilde Rusya’dan bir tepki yükselmedi. İran’dan keza bir protesto gelmedi. Hatta Suriye’den gelen cılız tepki de, yasak savma türündendi… Tankların sınırlarından içeriye girmesinin, egemenlik ihlali olduğunu ifade ediyordu. Bir de daha önce Irak’ta, Başika kampında bulunan askerî unsurlarımıza yapılan takviyeden sonra (bir kısım asker ve tank takviyesi); başta Irak hükümeti olmak üzere, birçok adresten yükselen ölçüsüz reaksiyonları hatırlayınız. ‘Her şeyin bir zamanı vardır’ derken, işte bunu kast ediyoruz. Şu ana kadarki gelişmeler, Suriye’nin kuzeyinde devam eden harekâtın zamanlamasının doğru olduğunu ve bunun siyasi ve diplomatik altyapısının da iyi örüldüğünü ortaya koyuyor. Böyle olduğu içindir ki, biraz da şaşırtıcı bir gelişme AB cenahından husule geldi. AB çevrelerine atfen medyada yer alan, “Hedef sadece DAEŞ olmalı…” gibi haberler, derhal yalanlandı ve AB’nin askerî konularda yorum yapmadığı belirtildi! Lakin hiç şaşırtıcı olmayan tepki, PYD elebaşından, Salih Müslim’den geldi. Salih Müslim, cirmine bakmadan boyundan büyük laflar etti ve Türkiye’nin Suriye’de batağa saplanacağını iddia etti… Kuzey Suriye’de büyük güçlerin piyonu olma rolünü, canla başla oynayan PYD şefi hezeyanlarına devam etsin. Sayın Erdoğan ve Çavuşoğlu’nun anında kendisine hatırlattıkları üzere, Salih Müslim ve şürekâsı, asıl başlarına ne geleceğini hesaplasın!.. Suriye’nin yalnızca kuzeyi değil, tamamı için durum ve dengeler değişmeye başlamıştır. Özgür Suriye Ordusu için de, rüştünü ispat etme fırsatı doğmuştur. Zira “Güvenli Bölge”, ÖSO için de belirleyici bir sonuç doğuracaktır…  
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.