Donald Trump, Şaka gibi!..

A -
A +
Evet, bazıları için “Hayal kırıklığının da ötesinde bir şok” durumu hâsıl oldu ve “aday bile olamaz…” denilen Donald Trump, rakibini eze eze, ABD’nin 45. Başkanı oluverdi. Peki, bu sonucun temelinde ne yatıyor?
 
Herhalde kamuoyu araştırma şirketleri ve onların sunduğu verilere göre yayın yapan medya organları, bundan böyle inandırıcılık noktasında çok sıkıntı çekecek… Son ana kadar Hillary Clinton’ı favori diye takdim eden anketler fos çıktı. Donald Trump, başkanlık yarışını kazanacağından pek emin görünen rakibinin yanında, dış dünyanın da büyük bir kısmını ters köşeye yatırdı. Hillary’nin başkanlığı üzerine hesap yapanlar, şimdilerde fena hâlde meyus! Hele de Almanya… Trump NATO için “Modası geçmiş, çöpe atılması gereken bir savunma paktı” dediği için olsa gerek, Federal Alman Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, ABD seçim sonuçlarını “ağır bir şok” olarak nitelendirmiş. Aynı şekilde Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Norbert Röttgen de Trump’un kazanmasını, “Hayal kırıklığının ötesinde bir şok” olarak değerlendirmiş. Bu konuda görüş beyan eden diğer Alman politikacılar da, hemen hemen aynı cümleleri kurmuş ve Trump’un Başkanlığı kazanmış olmasının, Batı’yı ayakta tutan değerleri tehdit altına soktuğunu belirtmiş…
Gerçekten başlangıçta aday olması bile mümkün görülmeyen ve seçim kampanyası boyunca sayısız skandala imza atan Donald Trump gibi birisinin dünyanın en güçlü devletinin başına geçebilmesi, üzerinde derin düşünülmesi gereken bir konu. Amerika’daki güç odaklarının ağırlıklı olarak, aksi yönde tavır koymuş olmasına rağmen, halkın böyle bir tercih yapmış olması önemli gelişmelerin habercisi olsa gerek. Demek ki “kurulu düzene” halk sonunda isyan etti. Küresel finans piyasalarının çevirdiği dolaplara karşı bir isyan… İyi de Trump gerçekten bir çare olabilecek midir? Çok zor. Daha şimdiden sorulan soru şudur: Acaba Amerikan derin devleti, Trump’ın ne ölçüde başkanlık yapmasına izin verecek? Seçim öncesinde adaylar için yapılan değerlendirmeler şöyle idi: Hillary kazanırsa en az sevilen başkan, Trump kazanırsa en az yönetecek başkan olacak… Trump’ın seçim öncesinde sarf ettiği en saçma sapan sözler dahi, kazanmasına mani olmadı. Belki de değişik şeyler söylediği için seçmenin ilgisini üzerinde toplayabildi! Bakar mısınız: “Beşinci Cadde’nin ortasında (Manhattan’daki meşhur cadde) bir kişiyi vursam bile, seçmenlerim beni bırakmaz…) Bu ne özgüven böyle!.. Amerikan halkı büsbütün çaresiz kaldığı için mi, böyle uçuk-kaçık birine sarılıyor? İzahı kolay olmayan bir durum…
Hem kamuoyu araştırma şirketlerinin anketlerine hem de Trump’ın anormal hâl ve hareketlerine bakarak, biz de kazanamayacağı kanaatine varmıştık. Nitekim salı günkü yazımızda, Hillary Clinton’ın seçimi kazanmasının kesin gibi olduğunu ifade etmiştik. Herkes gibi biz de yanıldık. Dünyanın sonu değil elbet. Lakin Trump’un ABD başkanlığı acaba dünya için nasıl sonuçlar getirecek? Her tarafın ateş - barut ve kan koktuğu, bu kavanoz dipli dünyanın çivisi iyice çıkacak mı? Yoksa Obama ve W. Bush yönetimlerine nazaran, Amerika yeni dönemde dünya barışına katkı verebilecek mi? Trump’ın söylemleri, ne yazık ki pek iç açıcı değil. Amerikan menfaatlerini öncelemek adına, yabancı düşmanlığı (Ksenofobia), İslam düşmanlığı (İslamofobia) ve izolasyon politikalarına ağırlık vereceğini her fırsatta tekrarladı. Şimdilik tek umut, “Taç giyen baş akıllanır” sözü gereğince, iktidarı devraldığında, önüne konulacak CIA ve Pentagon dosyalarına bakıp, daha sorumlu davranma gereği duyması…
Şunu da belirtelim; Amerika’da Başkan tek başına her şey değildir. Devlet politikası, ilgili kurumlarca ve uzun vadeli olarak kurgulanır… Yani Başkan’ın istese de yapamayacağı şeyler vardır. Hatırlayınız, Obama da seçim kampanyasında Ermeni soykırım iddiasını resmen tanıyacağına dair söz vermişti. Ne oldu?! Merak etmeyin, Donald Trump da söylediği birçok şeyi unutmak zorunda kalacaktır. Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve CIA’dan oluşan üçlü sacayağı, ister Demokrat ister Cumhuriyetçi olsun, Başkan ve ekibini, Amerikan menfaatlerine göre her daim yönlendirir. Bir küçük hatırlatma daha, Obama göreve geldikten sonra peş peşe tam üç tane Cumhuriyetçi savunma bakanı; (Gates, Panetta, Hagel) ile çalışmak durumunda kaldı. Şimdiki Savunma Bakanı Carter, son on bir tane savunma bakanının yardımcılığını yapmıştır… Amerikan devleti böyle bir yapıdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.