Afrika için Tabula Rasa mümkün olsaydı!..

A -
A +
                      *DarusselamTabula Rasa’nın ne anlama geldiğini aşağıda özetlemeye çalışacağım. Ne yazık ki Nyerere’nin hayali gerçekleşmedi. Afrika kıtası, hâlâ ve hâlâ sömürgecilerin yüzlerce yıllık hileleriyle boğuşuyor.   Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte Tanzanya’dayız… Yakın zamana kadar ülkenin başkenti ve halen de en önemli şehri Darusselam’dayız. Peki, Latince bir felsefi kavram olan TABULA RASA’nın konumuzla alakası ne? Şayet işin felsefi yönüne dalarsak, bu yazı asla ve kat’a yetmeyecek… Çünkü Aristo’dan İbni Sina’ya, bilhassa onun gibi Endülüslü olan İbni Tufeyl’in felsefi romanı olan (HAYY İBNİ YAKZAN)’da işlenen (Türkçeye ‘Uyanık Oğlu Diri’ diye çevrilebilir) ve daha sonra John Lock, David Hume, Aquinolu Thomas ve Thomas Hobbs’a, Freud’a kadar pek çok feylesof tarafından ele alınan bir kavram. Her felsefi kavram gibi, bunun da leh ve aleyhinde fazlasıyla görüş ve düşünce var. Çok kısa olarak şunu diyebiliriz: İnsan aklının doğuştan herhangi bilgi ile yüklü olmayıp âdeta beyaz bir sayfa gibi (Bazıları boş yazı tahtasına da benzetmiştir…) olduğunu ve daha sonra idrak-sezgi ve eğitim-hayat tecrübesi ile bu boşluğun doldurulduğunu savunan görüştür… Konunun Afrika ile alakası şuradan geliyor. Tanzanya’nın ilk başbakanı ve ilk devlet başkanı olan ve Svahili dilinde kendisine (Mwalimu-Öğretmen) lakabı verilen ünlü politikacı; Julius Kambarage Nyerere’nin, sömürgecilerin hilelerine karşı bu kavramı ortaya atmış olması... Tanzanya’nın bağımsızlık mücadelesinde çok önemli rolü olan ve Pan Afrika hareketinin en önemli liderlerinden biri olan Nyerere, bilhassa Zambiya, Zimbabve, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Namibya’da hem bağımsızlık mücadeleleri hem de siyahilerin ülke yönetimine gelmesi konusunda, büyük katkılarda bulunmuştur. Edinburgh Üniversitesinde beşeri ilimler dalında eğitim alan Nyerere, Afrika Birliği Teşkilatının en önemli kurucularından biri olarak, Kıta meselelerinin çözümünde hep ön saflarda yer almıştır… İşte bu Nyerere, Batılı sömürgecilerin geçmişte kotardıkları müstemleke anlaşmalarıyla, Afrika ülkelerinin yer altı ve yer üstü zenginliklerini çalmalarına artık bir set çekmek için, eski dönem anlaşmalara kural olarak bağlı olmadıklarını savunmuştur… Bağımsızlığını kazanan devletlerin bu anlaşmalar konusunda, TABULA RASA gibi yeni bir beyaz sayfa açmaları gerektiğini ve eski anlaşmaları kabul etme konusunda da kendi ulusal menfaatlerine göre, yani seçici karar vermeleri gerektiğini dile getirmiştir. Ne yazık ki güçlülerin hukuku hep ağır bastığı için, tabiatıyla Nyerere’nin bu görüşü haklı olmakla birlikte, emperyalist güçler tarafından asla benimsenmemiştir!.. Ve başta Afrika olmak üzere, dünyanın geri kalmış veya bağımsızlığını geç dönemde elde edebilmiş ülkeler, hâlâ sömürge ve manda dönemlerinin şartlarıyla yüz yüze… Evet, önce Zanaki kabilesinin lideri, daha sonra da Tanganika’nın ve 1964 yılında Zenzibar’ın katılmasıyla Tanzanya Birleşik Cumhuriyetinin lideri olan; yine Svahili dilinde kendisine “Baba va Taifa” (Milletin Babası) denilen Julius Nyerere, ne yazık ki Afrika Sosyalizmi dediği bir yönetim modelini deneme yanlışlığına da düşmüştür. Bu yüzden de Tanzanya gerçekten çok büyük sıkıntılar çekmiştir. Nyerere pek çok Afrikalı lider gibi, 1950’lerin ikinci yarısında İngiltere’ye karşı bağımsızlık taleplerini sıkılaştırdı. İngiltere ilk önce bu talepleri kabul etmek istemedi. Ancak Nyerere daha önce katılmış olduğu Tanganika Afrika Birliği Örgütünü genişleterek, Tanganika Afrika Ulusu Birliğine (TANU) dönüştürdü ve mücadeleyi sürdürdü. Nihayet İngilizler Manda Yönetimine son vermek durumunda kaldı. Kısa süreli BM vesayetinden sonra,1961’de Tanzanya kendi kendisini yöneten ülke hâline geldi ve bir yıl sonra da bağımsızlığına kavuştu. Nyerere vesayet döneminde başbakanlık, bağımsızlıkla birlikte de ilk devlet başkanlığı görevini üstlendi. 1967 Arusha Deklarasyonu ile ilan ettiği Afrika Sosyalizminin hedefi, kendi kendisine yeterli hâle gelmekti. Hatta kalkınmaya ayak bağı olmaması için, bu modelde başka siyasi partilerin seçimlere girmesine bile müsaade etmedi. Yine bu sosyalist model denemeleri sebebiyle, ülke içinde büyük nüfus hareketleri yaşandı. Bir kısım insanlar mecburi olarak tarım bölgelerine sevk edildi ve oralarda çalışmaya zorlandı. Fakat üretimde hiçbir başarı sağlanamadı ve tam aksine şiddetli kıtlıklar yaşandı. Nyerere başlangıçta ısrarla uyguladığı bu Afrika Sosyalizminden 1974’te vazgeçmek zorunda kaldı. 1962’den 1985’e kadar devlet başkanlığını yürüten Nyerere, bu tarihte başarısızlığını da kabul ederek, kendi isteğiyle çekildi. Ancak 1990 yılına kadar Tanzanya Devrimci Partisinin başkanlığını sürdürdü. 1999 yılında öldü. Batılı devletlerden çok farklı bir maksat ve yaklaşımla Afrika’ya açılan Türkiye’nin, özellikle Kıtaya götürdüğü insani hizmetlerin, büyük bir olumlu etki yaptığını belirtmeliyiz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.