Birleşe-memiş Milletler!

A -
A +
En az altmış milyon insanın ölümüne sebep olan İkinci Dünya Savaşı sonrasında, sözde barış düzenini sağlamak ve korumak maksadıyla, Birleşmiş Milletler diye bir teşkilat kuruldu…   Her sene eylül ayının bu günlerinde, dünya ülkelerinin devlet ve hükûmet başkanları mutat olduğu üzere, ABD’nin New York şehrinde bir araya gelir. Zira dünyadaki bağımsız devletlerin hemen tamamı (198 üyesi var) Birleşmiş Milletler Teşkilatı üyesidir ve bu teşkilatın merkezi de New York’ta… BM Teşkilatının varlık sebebi dünya barışını korumak. Ancak geçen 72 sene zarfında, bu teşkilatın müdahale ettiği meselelerin büyük çoğunluğunda başarısızlığa uğradığını görüyoruz!.. Bunun temelinde yatan etken, bahse konu teşkilatın daha kuruluş safhasında yapılan büyük yanlışlıklar. Zira BM Teşkilatının asıl karar mercii Güvenlik Konseyinde daimi üye olan ve veto hakkına sahip, İkinci Dünya Savaşı’nın galip devletleri. Yani bu beş tane devletin işine gelmeyen herhangi bir etkili kararı, Güvenlik Konseyinden geçiremezsiniz! Mesela bugüne kadar ABD, İsrail aleyhine olan yüz küsur kararı veto etmiş ve dolayısıyla bu kararların hiçbiri hayata geçmemiştir… Son zamanlarda Rusya ve Çin’in kimyasal silah kullanan Esad rejimi aleyhindeki kararları veto etmesi de bunun taze örnekleri. Dolayısıyla ortada devasa bir teşkilat var fakat ne yazık ki bu teşkilat kâğıttan bir kaplan!.. Lakin hâlihazırda BM’nin yerini tutacak başka bir enternasyonal mekanizma da mevcut değil. Çaresiz yine oraya bakılacak. Evet, bugün New York’ta BM’nin yıllık olağan genel kurulu başlıyor. Seremoni bildiğiniz gibi… Son birkaç yıldır, BM’nin artık değişmesi ve yenilenmesi gerektiğini söyleyen ve bunun için yeri geldikçe, DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR diye haykıran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bugün genel kurulda dünya liderlerine hitap edecek. Ve büyük ihtimalle yine, DÜNYANIN BEŞTEN BÜYÜK OLDUĞUNU ve bu gerçeği kabul edip gereğini yapmadıkça da dünya sulhunun temin edilemeyeceğini tekraren seslendirecek. Sayın Erdoğan’ın bu çağrısının giderek dünyada daha fazla yankı bulduğunun altını çizelim. Fakat ne yazık ki, BM bünyesinde yapılması zaruri olan reform için, henüz uluslararası düzende gereken irade teşekkül etmiş değil… BM’nin barışı koruma fonksiyonu yanında, diğer alanlardaki görevleri de asla istenildiği gibi yürümüyor. Dünyadaki insani problemler, açlık, salgın hastalıklar, yetersiz beslenme, sürdürülebilir kalkınma ve refahın adil biçimde paylaşılması vs. konular, hep planlananın ve amaçlananın çok gerisinde kalıyor. BM’nin en yakından ilgilendiği konulardan biri de göç meselesidir. Lakin günümüzde on milyonlarca göçmen insanlık dışı şartlarda hayatta kalmaya çalışıyor. Son olarak Myanmar’daki dikta rejiminin Rohingyalı Müslümanlara karşı yürüttüğü katliam ve etnik temizlik felaketini çaresizce izliyoruz. BM şu ana kadar bir iki içi boş açıklamadan öteye hiçbir şey yapmadı ve yapamaz! Sebebini de yukarıda belirttik. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üzerinde duracağı en önemli hususlardan biri Rohingya Müslümanlarının durumu olacak. Bu konuda İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı sıfatı ile Rohingya Temas Grubu ile de bir araya gelecek. Bunun dışında yapacağı çok sayıdaki ikili görüşmelerde de bu insanlık dramını dile getirecek. Şu ana kadar 400 bin Rohingyalı Müslüman son derece çetin şartlar altında Bangladeş’e geçiş yaptı ve orada da anormal derecede zorluk ve yokluklarla boğuşuyor. İşte BM’nin seyirci kaldığı, çözüm bulmakta acze düştüğü en taze olay. Rohingya meselesi… BM’nin her yılki toplantılarında dünyadaki açlık ve yoksulluk konusu gündemin değişmeyen maddelerindendir. Bugün dünyadaki 7 milyar insandan en az bir milyarı açlık ve sefalet içinde. BM rakamlarıyla 857 milyon aç insanın varlığı hatırlatılırken, dünya genelinde 641 milyon kişi de aşırı beslenmekten ötürü obezite hastası… Dünyada bir milyar kişi yeterli su miktarına erişemiyor. En az bir milyar kişi de yeterince temiz su kaynaklarından mahrum. Sari hastalıklarla mücadele konusunda da bütün söylemlere rağmen, fiiliyatta durum hiç de iç açıcı değil. Bütün bunların temelinde yatan sebep, elbette dünyada bitmeyen çatışmalar ve gelişmiş ülkelerin savaşı körükleyen emperyalist politikaları!.. Orta Doğu’da yetmiş küsur senedir devam eden ve gitgide felaket hâlini alan savaş, işgal, etnik ve mezhep temelli çatışmaların altında yatan sebepler nedir? Bunları herkes biliyor ama güç sahibi ülkeler bu durumun devamı için de her türlü kirli tezgâhı kurmaktan kaçınmıyor. Onun için de barış bir türlü sağlanamıyor ve bu gidişle de asla sağlanacak gibi görünmüyor. Şu sıralarda Uzak Doğu’daki gerilim dünyayı diken üstünde tutuyor. Acaba Kuzey Kore’nin başındaki çılgın adam ne yapacak? Amerika buna nasıl tepki verecek? Çin ve Rusya bu olaylara karşı nasıl bir tavır sergileyecek? Velhasıl büyük güçler arasında gerilim, diğer ülkelerde sürdürülen vekâlet savaşları, dış politika için bir araç hâline getirilmiş olan terörizm ve durmadan akan kan… Menfaat kavgalarının ve kirli politikaların aç ve sefil bıraktığı yüz milyonlarca insan… Alın size Birleşe-miş Milletler!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.