Barzani’nin pusulası şaştı bir kere!..

A -
A +
Kuzey Irak Kürtleri arasında zaten var olan bölünmüşlük ve anlaşmazlık, referandum sonrası gelişmelerle birlikte daha da derinleşmiş durumda… Parlamento ve başkanlık seçimleri de yapılamıyor!..   Bağımsız bir Kürt devleti kurmaya yönelik etnik siyasetin, son yüz yıllık seyrine bakıldığında; 20. Asrın ilk çeyreği ile 21. Asrın ilk çeyreği arasındaki farkın büyüklüğü ve meselenin ne kadar mahiyet değişliğine uğradığı hemen fark edilir… En başından beri bu meseleyi kurgulayan ve körükleyen küresel güçler ile daha sonraları buna müdahil olan aktörlerin politik hesapları ve çıkar çatışmaları, kendisini ana aktör zanneden Kürt halkını figüran durumuna düşürdü ve bir uçtan diğerine savurup durdu!.. 25 Eylül’de yapılan referandumun üzerinden bir aylık bir zaman geçti. Başından beri tahmin ettiğimiz ve bir kısmını bu köşede ifade ettiğimiz (Bkz. 26 Eylül, Barzani tarihten ders almamış; 28 Eylül, Yanlış hesap Bağdat’tan döner; 30 Eylül, Kazın ayağı öyle değil başlıklı yazılar…) Mesut Barzani’nin dedelerinden tevarüs ettiği Kürt Meselesi, kendisinin de son 50-55 yılda fiilen içinde yer aldığı hâliyle, acaba kaç defa akamete uğradı; bu mücadelede destek alınan adresler kaç defa değişti ve her seferinde Kürt halkına ne gibi faturalar yüklendi? Celal Talabani’nin karısı Hero, sandık kurulmadan önce bu faturaya dikkat çekmeye çalışıyor ve Barzani’ye vazgeçmesi çağrısında bulunuyordu… Barzani tarihten ders almış olsaydı, herhâlde kendisine yapılan nasihat ve uyarıları da dikkate alarak, referandum inadından vazgeçerdi. Ama besbelli ki, hayal peşinde koşmaya devam ediyor. Bu yanlış hesabın yalnızca Bağdat’tan değil, Ankara’dan, Tahran’dan ve hatta Şam’dan geri döneceğini söyledik ve döndü de! Hem de çok hızlı bir biçimde. Ama artık bu mesele, yapılan yanlış hesaplarla sınırlı kalmaz, kalmayacak… 30 Eylül tarihinde bu köşede ifade ettiğimiz üzere, referandum ve bağımsızlık serüveni Mesud Barzani ismi ile Kuzey Irak sınırları arasında kalmayacak. Bölgesel ve küresel siyasi ve stratejik dengelerdeki değişim rüzgârının da etkisiyle bambaşka mecralara taşınacak… Evet, Barzani çiğneyemeyeceği büyüklükte bir lokma ısırdı ve şimdi nefes almakta zorlanıyor. Dünyaya yaptığı imdat çağrıları da karşılık bulmuyor. Bakmayın siz İsrail’in boyunu aşan büyük laflar etmesine!.. Bu konuda İsrail’in gözü ve kulağı Washington ve Moskova’da olur. ABD’nin bugüne kadarki tutumunu anlatmaya lüzum var mı? Kısacası baba Mustafa Barzani’nin Kızılordu macerası ile Washington mahfilleri arasındaki git-gel durumunu, oğul Barzani biraz farklı şekilde tekrar ediyor. Netice ne oldu? Kuzey Irak’ta son elli yıldır var olan ayrılık ve yerel rekabet-husumet durumu, daha da şiddetlendi ve derinleşti. Mesut Barzani, Peşmergenin Irak Ordusu karşısında çözülmesini, Talabani yandaşlarının yan çizmesine bağlamaya çalışıyor. Lakin bunun hiçbir faydası yok. Burada kayıplar sadece Kerkük’le sınırlı kalmayacak. Bölgesel Kürt Yönetiminin hayat damarlarını kesecek daha başka gelişmeler kaçınılmaz görünüyor. Oysa 1991’den sonra başlayan süreç (36. Paralel’in kuzeyine uçuş yasağı ve diğer tedbirler) ile ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etmesi akabinde ortaya çıkan durum, Kürtler hesabına altın yıllardı. Irak’ın Sünni ve Şiî Arap coğrafyası sürekli kanarken, Kürt Bölgesi sakin bir limandı… Ne var ki, bağımsızlık kılıfına sarılan siyasi mücadele çok kötü bir safhaya taşındı. Temenni ediyoruz ki yeniden kan dökülmesin. Fakat heyhat! Suriye’de ika ettikleri katliam ve cürümlerle dehşet saçan Haşdi Şabi’nin bu defa Irak coğrafyasında, üstelik daha da güçlenerek ve resmî statü kazanarak rol aldığını çaresiz izliyoruz… Barzani’nin evdeki hesabı bir kere daha çarşıya uymadı ve şimdi Bağdat Erbil’in üstüne üstüne gidiyor. Bu arada Bölgesel Parlamento ve Başkanlık seçimleri önce askıya alındı, ardından da ertelendiği duyuruldu. Kuzey Irak Kürtlerinin yaklaşık çeyrek asırlık rahatı fena hâlde kaçtı. Bunun yol açtığı öfke günden güne büyüyor ve bunun hedefi de Mesut Barzani… Yapabileceği çok fazla şey yok. Zira Mesud Barzani’nin pusulası şaştı bir kere. Durumun vahameti aslında, İsrail bayraklarının Erbil sokaklarında dolaştığı an belli olmuştu. Yukarıda işaret ettiğimiz üzere, kendi meselesinde aktör olma iddiasındayken, figüran durumuna düşürecek politikaların izlenmesi bugünleri hazırladı. Şimdi KDP ile KYB ve Goran hareketinin birbirini ihanetle suçlaması boş laflardan öteye bir şey ifade etmiyor. Neticeye bakmak lazım! Yarın öbür gün merkezî Irak hükûmeti, dışarıdan da alacağı desteklerle, IBKY’nin daha fazla boğazını sıkmaya başlasa ne olacak? Veya öteden beri Barzani’yi ekarte edip yerine geçmek isteyen PKK terör örgütü, bu durumdan istifade ederek (Hazır Suriye’de ABD’yi de arkasına almış olmanın avantajıyla) Irak Kürt coğrafyasında çok daha etkili olmaya başlarsa neler olur? Evet, bütün bunlara ve bugün itibariyle henüz uç vermemiş yeni yeni problemlere kapı aralayan politikaların sahibi Barzani’nin akıbeti ne olur acaba?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.