Sabahattin Önkibar niye çamur atıyor?

A -
A +
Bir insanın uzun yıllar ekmeğini yediği müesseseye ihanet etmesi, sürekli düşmanlık etmesi, öyle kolay izah edilebilecek bir durum değildir. Sabahattin Önkibar, tam on sekiz sene evvel (2001) İhlas Yayın Grubu’ndan ayrıldı. Ama o gün bugündür aralıksız kin kusuyor, yalan – dolan ve iftiralarla sürekli çamur atıyor. Acaba neden?
 
Saygıdeğer okuyucularımız;
Bazı konular çok sevimsiz ve can sıkıcıdır. Ama şartlar icap ettirince, ister istemez böyle konulara da girmek gerekiyor… Sabahattin Önkibar isimli kişi, merhum Enver Ören Bey’in hatırını çok saydığı bir akrabası vasıtasıyla, Türkiye gazetesinde işe alındı. O dönemde haber müdürü olarak görev yapıyordum ve Enver Bey bu kişiyi benim yanıma muhabir olarak verdi. Dolayısıyla ilk gününden son gününe kadar, şahsını ve neler yaptığını bilen birisiyim. Kendisini güya milliyetçi – ülkücü olarak lanse eden bu şahıs, İhlas Yayın Grubu’ndan ayrıldıktan sonra, kırk kapıdan kovuldu ve son olarak Doğu Perinçek’in Aydınlık gazetesine kapak attı! Anlayacağınız hiçbir yerde, Türkiye gazetesinde çalıştığı süre kadar kalamadı. Kendisi böbürlenerek hep tekrarlıyor ya, orada 15 sene yöneticilik yaptım diye… Yönetici olmasının öncesi de var. Şimdi gelelim işin püf noktasına. Bir insan, bunca sene ekmeğini yediği müesseseye neden bu kadar kin ve düşmanlık besler? Hangi dürtülerle kin ve düşmanlığın da ötesinde, düpedüz bir ihaneti sürdürür? Niçin?.. İhlas’ta çalıştığı sürece ücretini fazlasıyla almış, ayrıldığı vakit tazminatını da kuruşuna kadar tahsil etmiş. Yani hiçbir alacağı kalmamış ve kendisine ödenmesi gerekenden fazlası bile verilmiş…
Peki, bütün bu gerçeklere rağmen, aradan on sekiz sene geçmiş olduğu hâlde, Sabahattin Önkibar’ın İhlas’la hâlâ derdi ne olabilir acaba? Bir insanın durduk yerde, yıllarca ekmeğini yediği müesseseye haksız ve manasız düşmanlık beslemesi, öyle kolay izah edilebilecek bir şey değildir. Bazen maddi hırs ve çıkarlar, bazen siyasi ve ideolojik saplantılar, taassuplar; bazen de psikolojik takıntılar, insanları körü körüne birilerine düşmanlığa sürükleyebilir. Hemen belirtelim ki, en sağdan en sola savrulmuş görünen Önkibar’ın, bir fikir ve dava uğruna, böyle bir şeye kalkışmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Daha açıkçası, geçmiş yıllarda, defalarca şantaj yoluna başvurarak para koparma teşebbüslerinde bulunduğu için, asıl derdinin ne olduğunu aslında bizzat kendisi ortaya koymuş bulunuyor… Aksi hâlde, hiçbir ilgi ve alakasının kalmadığı İhlas müessesesine, müessesenin kurucusu merhum Enver Ören ve aile efradına, bu denli seviyesiz iftiralar atarak, karalamaya çalışmasının hiçbir geçerli sebebi yoktur. Öyle yalanlar üfürüyor, öyle hezeyanlar savuruyor ki, akıl ve ruh sağlığının yerinde olmadığı intibaını uyandırıyor. Çünkü ruh sağlığı yerinde olan bir kişi, böylesine akla ziyan şeyler söyleyemez. Kargaları bile güldüren bu yalanlar, ancak hastalıklı ruh hâli sonucu olabilir. Önkibar’ın şimdiye kadar yazıp çizdikleri baştan sona çarpıtma, saptırma ve uydurma. Bahsi geçen isimler etrafında kurguladığı hikâyeler baştan aşağı safsata, yalan ve iftira…
Son olarak, yalan – dolan bataklığında debelenen, Sözcü isimli gazeteye röportaj verip, akıl ve izan dışı çirkefliklerle yine İhlas müessesesine ve sahiplerine saldırmış. O kadar komik ve ahmakça şeyler söylüyor ki, tek kelime ile rezalet! Ama gelin görün ki, yalancı mevkute bu hezeyanlara sarılarak, Türkiye gazetesi ve İhlas'ı lekelemeye çalışıyor. Şu deli saçmasına bakar mısınız? “Fetullah Gülen ile Enver Ören birbirini destekleyen isimlerdir. Çiller döneminde yaşanan krizde, döviz dört katına çıktı… İhlas yurt dışından dolarla araba getiriyordu. Kriz oldu. Bir büyük torba dolusu doları bizzat Gülen, Ören’e götürdü. Türkiye Merkez binasına giderek…” Bir de utanmadan şunu ilave ediyor: “Bunu bana anlatan da Enver Ören’in kendisi. Fetullah Gülen bana bir büyük torba dolusu dolar getirdi…” Şimdi bu kadar gülünç, akıl ve mantık dışı şeyler uyduran birisinin söylediklerine ve yazdıklarına kim itibar eder? Yıllardır İhlas aleyhine bunca karalama yapan S. Önkibar, sayısız yalanlar üfürdü ve çok çamur attı. Ama ilk defa böyle bir iftirayı yumurtluyor. Bunu da neden yaptığını, bugünkü haberimizde okuyabilirsiniz. Evet para, para, para… Avantayı alınca her türlü zırva serbest!..
Gerçek şu ki, FETÖ elebaşının, en çok düşmanlık beslediği kimse Enver Ören’dir. Bunu ben değil, yıllarca F. Gülen’in en yakınında çalışan kişiler söylüyor. Latif Erdoğan, Nurettin Veren vs. “İhlas Finans batıyor, hemen paranızı çekin…” diyerek, kendi adamlarını Anadolu’da dükkân dükkân dolaştırıp esnafı galeyana getiren, işte torba ile dolar getirdiği iddia edilen bu menhus adam! Şimdi, kırk bir seneden beri İhlas Yayın Grubu’nda çalışan biri olarak, ben de şunu söylüyorum. Merhum Enver Ören’in de en nefret ettiği kişi FETÖ elebaşıdır. “Büyük torba dolusu dolar” safsatası bir tarafta dursun. Asıl cereyan eden hikâyeyi kısaca anlatayım. 1997 senesinde FETÖ elebaşı, kendi örgütü içinde İhlas aleyhine iğrenç bir kampanya düzenlemişti. Kampanya şöyle idi: Her kim ki, Türkiye gazetesinin dört tane abonesini kandırıp abonelikten vazgeçirirse, ona bir cumhuriyet altını mükâfat verilecek!.. Bu kampanya duyulup rezalet meydana çıkınca, ortalığı yatıştırmak için FETÖ elebaşı, Enver Bey’i ziyaret etmek istedi. O dönemde de Türkiye gazetesinin genel yayın yönetmeni idim. Enver Bey şöyle dedi: İsmail ben bu adamdan nefret ediyorum. Bir bahane söyleyip ayakta savuşturacağım. Sen kendisine bir çay ısmarlayıp gönderirsin. Hakikaten öyle oldu. Enver Bey “Kusura bakmayın benim bir toplantım var, gitmek zorundayım. İsmail size çay - kahve ikramında bulunsun” dedi. Ve bir dakika dahi beklemeden oradan ayrıldı. Tabiatıyla FETÖ elebaşı, refüze edildiğini anladı. Bunun üzerine “Bizim de fazla vaktimiz yok, müsaade isteyelim…” diyerek, çay filan içmeden çekip gitti… Yanında gelen beş altı kişi de, bu tabloyu yakından izledi. İşte Enver Ören Bey’in, FETÖ elebaşına bakış açısı budur. Onu usulü dairesinde, resmen makamından kovdu! Bu dünyada ve öbür dünyada, bu hakikate ben de şahitlik ederim. Sadede gelirsek, S. Önkibar’ın yalan ve iftiraları elbette çok gülünç ve pek akılsızca. Bu zırvalara, aklı başında hiç kimse itibar etmez. Ama beri tarafta, Önkibar’ın yediği haltların da bini bir para… Sırası geldikçe bunlar da yazılır ve foyası meydana çıkarılır. Üstelik o olaylara şahitlik eden insanların çoğu hâlâ hayatta… Özetleyecek olursak, S. Önkibar, vefat etmiş kişilerin arkasından, sırf menfaat uğruna böyle aşağılık yalan ve iftiralarla hiçbir yere varamaz. Geçen on sekiz yıl bunun apaçık göstergesidir. İpliği çoktan pazara çıkmıştır!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.