Mescid-i Aksa büyük tehlikede!..

A -
A +
Bu başlık yeni değil… Şimdiye kadar kim bilir kaç defa benzer başlıkla haber ve yorumlar yapıldı. Ama bu defa gerçekten tehlike büyük! Şayet derhâl harekete geçilip tedbir alınmazsa, netice felaket olabilir!..
 
 
Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî’den sonra, yeryüzündeki en faziletli cami olan Mescid-i Aksa, 2000 yılından beri sürekli İsrail tasallutu altında. 28 Eylül 2000 tarihinde, İsrail eski başbakanlarından Ariel Şaron (O sırada muhalefette idi) yüzlerce polis ve askerin koruması altında, küstahça bir hareketle Mescid-i Aksa’ya baskın yaptı… Mescid-i Aksa’nın avlusunda büyük çatışma çıktı ve bu hadisede 7 Filistinli hayatını kaybetti, 250 kişi de yaralandı. Aynı olayda 13 tane de İsrail askeri yaralandı. Ancak olaylar burada bitmedi. Şaron’un büyük tahriki karşısında, galeyana gelen Filistinliler II. İntifada’yı (başkaldırı) başlattılar. Kudüs’te başlayan çatışmalar bilahare Batı Şeria ve Gazze’ye de yayıldı. II. İntifada döneminde en az 4 bin 412 Filistinli öldü, 48 binden fazla kişi de yaralandı. İsrail tarafının kaybı ise, 1069 ölü ve 4 bin 500 yaralı oldu. 2005 yılında Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde, yapılan bir anlaşma ile II. İntifada dönemi sona erdi. Ancak Şaron’un başlattığı fitneden sonra, Mescid-i Aksa'ya yönelik İsrail saldırıları bir türlü son bulmadı. İntifada'dan önce, Yahudiler Mescid-i Aksa’ya izinle ve ücret ödeyerek girebiliyordu. İntifada ile birlikte, Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya girişi tamamen yasaklandı. Fakat 2003 yılında İsrail tek taraflı bir kararla bu yasağı kaldırdı ve bundan sonra da asker ve polis desteğinde, istedikleri vakit bu mübarek mekâna tasallutta bulunmaya devam ettiler…
Son olarak Kurban Bayramı'nın birinci günü, fanatik Yahudiler yine İsrail polisinin desteğiyle Müslümanlara saldırdılar. Olayda en az 61 Filistinli Müslüman yaralandı. Ne yazık ki, İslam Dünyası bu saldırı karşısında her zamanki gibi sessiz ve tepkisiz kaldı. Yalnızca İslâm İşbirliği Teşkilatı cılız bir protesto açıklaması yaparak, saldırıyı kınadı ve bugüne kadar hemen hiçbir şey yapmayan BM Güvenlik Konseyini göreve davet etti… İsrail, İslâm Dünyasının bu pasif durumunu görünce daha büyük cüretle Kudüs’e yönelik saldırılarını arttırıyor. Yıllardan beri, Mescid-i Aksa külliyesi altında, uluslararası hukuk ve mevcut statüye aykırı şekilde kazılar yapan İsrail, güya Süleyman Mabedini bulup ortaya çıkarmaya çalışıyor. Hakikatte ise, bu gayrimeşru kazılarla Mescid-i Aksa’yı fiilen yıkma peşinde!.. ABD Başkanı Trump’ın, skandal bir kararla, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasından sonra işler iyice şirazesinden çıktı. İsrail artık hiçbir anlaşmayı ve hiçbir statüyü tanımıyor. Mescid-i Aksa’nın mevcut statüsü, Ekim 1994 yılında yapılan anlaşma ile Ürdün’ün Vakıflar ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı, Kudüs İslâmi Vakıflar İdaresinin himayesinde. Ne var ki, İsrail bu statüyü ortadan kaldırmak için dört koldan saldırıya geçmiş vaziyette… Son olarak İsrail Kamu Güvenliği Bakanı Gilat Erdan, Yahudilerin de ferdî veya topluca ibadet edebilmesi için, “Tapınak Tepesi”nde (Mescid-i Aksa) statükonun değişmesi gerektiğini söyledi. Kudüs’ün uluslararası statüsünün Trump tarafından fiilen berhava edilmesinden sonra, İsrail gemi iyice azıya aldı. Zaten işgal altındaki Golan Tepelerini de İsrail’e peşkeş çeken Trump’ın azdırmasıyla, İsrail Filistinlilere ait ne varsa yakıp yıkmak veya yutmak istiyor. Batı Şeria’yı karış karış işgal eden İsrail, son olarak Yahudi yerleşimciler için 2500 mesken daha inşa etme kararı aldı… Bu gidişle Batı Şeria tamamen ilhak edilmiş olacak. Ama dünya bütün bu zulüm ve kanunsuzluklara karşı sessiz ve sağır!
Bunca zulüm, baskı, katliam ve haksızlık karşısında direnen Filistin halkı, hak ve hürriyetlerinin yanında, Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın korunması için de canhıraş mücadele veriyor. Mescid-i Aksa için 2. İntifada'yı başlatan Filistinliler, bu gidişle 3'üncüsünü de başlatabilirler. Ve maazallah böyle bir şeyin vukuu hâlinde, çok daha fazla kanın akacağı da muhakkaktır. Filistin halkı 1’inci İntifada'yı 1987 yılında taşlarla başlatmıştı. O gün bir Yahudi’nin, iş makinesiyle soydaşlarını ezmesi karşısında galeyana gelen Filistinliler, 2000 yılındaki başkaldırıda, artık kendi elleriyle yaptıkları füzeleri kullanmaya başlamışlardı… Bugün Suriye’de, Yemen’de, Libya’da, Sudan’da, Somali’de, milyarlarca dolar harcayarak güç ve nüfuz peşinde koşan Birleşik Arap Emirlikleri ile Suudi Arabistan; ABD kontrolünde İsrail’i artık alenen desteklemeye başlamışken, Filistin Halkının kahramanca direnişi sahipsiz kalmamalıdır. Müslümanlar derhâl harekete geçip, hem Mescid-i Aksa’ya hem Filistinlilere gerekli yardım ve desteği vermezse, iş işten geçer ve telafisi mümkün olmayan neticeler doğabilir. Hafazanallah!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.