Cumhurbaşkanının ABD ziyareti

A -
A +

Bu ziyaretin gerçekleşmesinin siyasi ve diplomatik yönleri kadar, psikolojik yönleri de hesaba katılmalı. Trump ile yapılacak görüşmelerde masaya gelecek ve getirilecek konuların her biri kendi başına çok çok önemli. 

Türkiye-ABD ilişkilerinin çok sıkıntılı bir dönemden geçtiği herkesin malumu… Ve bugünlerde en fazla üzerinde kafa yorulan konuların başında geliyor. Zira pek çok yönden Türkiye’nin iç ve dış politikasını doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen bir mesele… Hâlihazırda, Türkiye için en ciddi ulusal güvenlik tehdidini teşkil eden, PKK/PYD terör örgütü ile Amerika’nın; Suriye’nin kuzeyinde ortaklaşa yürütmeye çalıştığı bir garnizon terör devleti oluşturma faaliyeti, hız kesmeksizin devam ediyor. Türkiye’nin bu tehdit ve tehlikeyi bertaraf etmek için gerçekleştirdiği Barış Pınarı harekâtı sebebiyle, Amerikan Kongresinin alt kanadı aleyhimize iki karar aldı. Ve bunun devamı için de tehditlerini sürdürüyor. Genellikle bu gibi durumlarda, ABD Yönetimi, müttefiklik ilişkisi ve ilgili sorumlulukları çerçevesinde, daha sağduyulu bir tavır takınarak, gerilimi tırmandıran kararların uygulanmayacağını ilan ederek tansiyonu düşürürdü. Geçmişte hemen her seferinde böyle olmuştu… Ancak bu defa, şayet benzeri tekerrür edecek olsa da henüz emareleri ortaya çıkmamıştır. Yani şu saate kadar, ABD Yönetimi Temsilciler Meclisi kararlarıyla ilgili resmî bir değerlendirme yapıp ilan etmiş değil. Bu notada ister istemez bazı kuşkular doğuyor. Zira ABD’nin kendi içinde de Yönetim ve Kongre arasında bir mücadele yaşanıyor!..
Başkan Trump’a karşı, Kongrenin yine alt kanadında başlatılmış olan azil süreci sebebiyle, sıkıntılı bir durum söz konusu… Çünkü nihai noktada,  Trump’ın paçayı sıyırma ihtimali daha yüksek olsa da, an itibariyle kendisinin köşeye sıkışmışlığı ortada. Ve yarını düşünerek, Donald Trump, Kongre’de aleyhine tecelli edebilecek dengelerin oluşmaması için çok dikkatli davranmak zorunda. Bu sebeple şu saat kadar, Türkiye aleyhtarı kararlar konusunda, Temsilciler Meclisini karşısına alacak herhangi bir laf etmiş değil. Edip etmeyeceği hususu da net değil. Diğer taraftan daha bizzat kendisinin kaleme alıp gönderdiği ve diplomatik nezaket kurallarını tersyüz eden son derece yakışıksız bir mektubun sahibi olarak da, sicili çok da parlak değil! Türkiye’ye karşı yürütülen devlet politikasında, hem Yönetim hem Kongre’nin resmî tavrı, açık ve örtülü niyetleri vs. hep birlikte değerlendirildiğinde, görünürdeki sebepler ne olursa olsun, çok sıkıntılı ve çetrefilli ve bir o kadar da farklı riskler ihtiva eden bu durumun yönetilmesinin ne derece zor olduğu açıkça ortada. S-400 hava savunma sistemini almış olmamızdan dolayı ardı arkası kesilmeyen baskılar, ekonomik yaptırım tehditleri, Suriye özelinde peş peşe girişilen atraksiyonlar vd. Fakat her halükârda bu krizin doğru yönetilmesi gerekiyor.
İşte bu ortamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, tarihi 13 Kasım olarak belirlenen resmî ziyareti yapıp yapmaması tartışılıyor. Bu tartışma yalnızca Türkiye’de değil, ABD’de de aynı şekilde yapılıyor… Zira ABD’nin birçok mahfilinde (Bu mahfillerin hiç de dost olmadığını unutmadan…), Sayın Erdoğan’ın Trump’la görüşmesini bir şekilde engelleme gayretleri tam gaz devam ediyor. Zira şimdiye kadarki temaslarda, arzu edilen seviyede olmasa bile, ortaya çıkan neticeler, genellikle Türkiye’nin lehine oldu. Bahse konu bu ziyaretten de benzer bir neticenin çıkma ihtimali yüksek. İşte bu yüzden işaret ettiğimiz çevreler ziyareti aleyhinde çalışıyor. Keza içeride de, siyasi muhalefet ve diğer bazı platformlardan benzer şekilde ziyaret aleyhtarı sesler yükseliyor. Bu görüşleri serdedenler, doğrusu kuvvetli argümanlar ortaya koyamıyorlar. Trump’ın gönderdiği o mahut mektubu daha çok bahane ediyorlar. Oysa devletlerarası münasebetlerde, duygusallık yerine rasyonel yaklaşımlar esastır. Trump’ın mektubuna esasen gerekli cevabı da önceki gün Sayın Cumhurbaşkanı verdi. Amerika gibi büyük bir devlet, söylenenlerin ne anlama geldiğini elbette en iyi değerlendirmek durumundadır…
Mevcut şartlar altında, Cumhurbaşkanının Washington’a gitmesinin ülkemiz açısından daha yararlı olacağını söyleyelim… Bu ziyaretin gerçekleşmesinin siyasi ve diplomatik yönleri kadar, psikolojik yönleri de hesaba katılmalı. Trump ile yapılacak görüşmelerde masaya gelecek ve getirilecek konuların her biri kendi başına çok çok önemli. Bunların bir kısmında dahi uzlaşma sağlanması, diğerleri için de uygun zemin teşkil edecektir. Elbette her şeyin hemen çözüme kavuşmasını beklemiyoruz. Ama çözüm yollarını olabildiğince açmak ve açık tutmak durumunu göz ardı etmemek lazım. Dolayısıyla soğukkanlı düşünmek ve ona göre karar vermek gerekiyor. Bu yüzden olacak ki, MHP Lideri Devlet Bahçeli de, devlet katında verilecek kararı her hâlükârda destekleyeceklerini açıklamış bulunuyor. İsabetli bir tavır olduğunu belirterek yazıyı noktalayalım.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.