İran füzeleri, nereye düştü?!

A -
A +
Kasım Süleymani’nin intikamı çerçevesinde İran’ın muhakkak bir şeyler yapacağı bekleniyordu. Ve o beklenen oldu. İran Amerika’nın Irak topraklarında yer alan iki üssüne füzelerle saldırdı. Peki, hasar nedir?
 
Komplo teorilerinde sınır yok… Herkes bilgi birikimi olmasa bile hayal gücünün sınırları ölçüsünde üfürüyor! İranlı milis generali Kasım Süleymani’nin öldürülmesini, neredeyse ABD ile İran arasında varılan bir mutabakata bağlayacak kadar işi ileri götürenler var!.. Adı üstünde teori. Pratiği olsa da olur, olmasa da. Diğer taraftan İran’ın iddia ettiği üzere, yapılan füze saldırılarından 80 tane Amerikan askerinin ölüp ölmediği belli değil. Lakin Süleymani’nin cenaze merasiminde en az 80 İranlı vatandaşın hayatını kaybettiği ise kesin! İran gecenin yarısında, balistik füzelerle hedef aldığı üslerde, 80 askerin cesedini nasıl eksiksiz saydı bilmiyoruz. Beri tarafta, Trump’ın Twitter hesabından attığı mesajda ileri sürdüğü kadar, her şeyin yolunda olduğu iddiası da çok abartılı değil mi? Öyle ya, Gazze’de yıllardır abluka altında tutulan Filistinlilerin, soba borularından imal ettikleri roketler bile, İsrail tarafında panik ve bazen de görünür hasara yol açabiliyor. Yani İran’ın övünerek dünyaya ilan ettiği o ahım şahım füzeler hiçbir işe yaramadı mı? Hepsi karavana mıydı sahi? Besbelli, karşılıklı tehditler gibi birbiriyle taban tabana zıt iddialar da her iki tarafça bol miktarda piyasaya sürülmeye devam edecek. İzdiham ve yoğun can kaybından dolayı ertelendiğini zannettiğimiz Süleymani’nin cenazesi, meğer intikamı alınmadan gömülmek istenmediği için toprağa verilmemiş. Meselenin hamaset ve propaganda tarafı dünya kamuoyunu bir müddet daha meşgul edecek. Ama işin asıl kısmında, ABD ve İran bundan sonra neler yapacak veya yapmayacak, bekleyip göreceğiz.
Zira her iki tarafın da bundan böyle, hiçbir şey yapmadan durması mümkün görünmüyor. Şayet İran’ın füze saldırısı ciddi bir hasara ve can kaybına yol açmışsa, ABD sessiz kalamaz. Bu gerilimin tırmanması demektir. Aksi durumda yani İran’ın yaptığı öç alma saldırısının, yalnızca bir şamatadan ibaret olduğu kesinleşirse, Rejim büyük bir buhranın içine düşecektir. Süleymani’nin cenazesini şehir şehir dolaştırarak, başka bir zaman asla sağlayamayacağı motivasyonu oluşturan İran rejimi, şayet halkı tatmin edecek ölçüde bir intikam eylemini gerçekleştiremezse, bu defa ülke içeride fena hâlde karışacaktır… Dinî lider Hamaney’in ifadesine bakılırsa, ABD’nin yüzüne bir şamar indirilmiş, ama bu yeterli değilmiş. Ruhani’nin beyanına göre de, Süleymani’nin kesilen koluna karşılık, ABD’nin Orta Doğu’daki bacağını kesmeye kararlılar. Ama şu ana kadar hep laf var. Eylem tarafında elle tutulur bir şey henüz yok. Füze saldırısının Süleymani’ye yapılan suikast saatiyle aynı olması, hedef olarak seçilen üslerin daha önce Haşdi Şabi’ye yapılan saldırılarda kullanılmış olmaları vs. sembolik olarak bir nebze anlam ifade eder. Ancak sembollerden öteye, yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, İran halkının hararetini, öfkesini bir nebze dindirecek bir netice aranır… Neyse bütün bunların cevabını öğrenmek için fazla beklemeyeceğiz.
                           
LİBYA’DA ATEŞKES ÇAĞRISI
Türkiye ile Rusya arasında ekonomik ilişkileri daha ileri bir safhaya taşıyan ve enerji ihtiyacımızın karşılanmasında, büyük kolaylık ve arz güvenliği sağlayacak olan Türk Akımı projesi dün itibarıyla resmen hayata geçmiş bulunuyor. Bu proje, Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamaktan öteye, aynı zamanda bizi enerji tedarikçisi bir ülke konumuna taşıyacaktır. Bu arada, daha önce Azerbaycan ile birlikte hayata geçirilen iki proje; Bakü – Tiflis – Ceyhan petrol boru hattı ve Şahdeniz 2 Bölgesinde, Azerbaycan’ın çıkaracağı doğalgazı Türkiye’ye ve Batı’ya taşıyacak TANAP ile enerji arzı ve güvenli iletimi konusunda, çeşitlilik sağlanmış bulunmaktadır. Bütün bunlar Türkiye’nin enerji temini ve güvenliği alanında elde ettiği kazanımlardır.
En az bu kadar önemli olan bir diğer konu, TürkAkım hattının açılışı vesilesiyle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in, 12 Ocak itibarıyla Libya’da ateşkes için taraflara çağrı yapmasıdır. Temenni edelim ki, bu çağrı sahada karşılık bulur ve Libya da çatışma ortamından çıkıp yavaş yavaş istikrara kavuşur. Libya istikrarının Türkiye için ne denli mühim olduğunu, son birkaç haftadır hep konuşup yazıyoruz. Suriye’de İran ile birlikte, problemlere ve pürüzlere rağmen sağlanan ateşkes gibi; Libya’da, Türkiye – Rusya ikili şemsiyesi altında silahların susması hayata geçirilebilirse, bundan en fazla kazançlı çıkacak olan şüphesiz Libya halkı olacaktır.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.