Covid-19 ve yaşlılara saygı

A -
A +
    Koronavirüs salgınında en büyük risk grubu olan, altmış beş yaş üstü vatandaşların, sokağa çıkmasına yasak getirilmesinden sonra, pek çok dikkat çekici olaylara şahitlik ediyoruz. Yaşlılara saygı ve ötesi…   Türk toplumu ile Batı toplumlarını birbirinden ayıran en bariz farklardan biri de, yaşlılara olan saygı ve onların korunmasına gösterilen hassasiyet olsa gerek… Fransa’da, Covid-19 salgını sebebiyle, bakımevlerinde kalan veya kendi evlerinde yalnız yaşayan yüzlerce yaşlı insan hayatını kaybetmiş bulundu. Birkaç gün önce bu rakam 884 olarak açıklandı. Aynı ülkede, 2015 yılında aşırı sıcaklar sebebiyle, evlerinde yalnız yaşayan en az yedi yüz kişi ölmüştü. 2003 yılında vuku bulan benzer sıcak hava dalgasında ise rakam daha da büyüktü. Tam üç bin üç yüz kişi hayata veda etmişti… İspanya’da da koronavirüs salgını dolayısıyla, yaşlı insanların maruz kaldığı büyük bir dram yaşandı… Bakımevlerinde, günlerce sonra cesetleri askerler tarafından bulunan yüzlerce insan… Görevliler kendi can derdine düşüp onları bırakıp kaçmış, bu bahtsız insanlar da o acı sona yakalanmıştı… Diğer Avrupa ülkeleriyle ilgili olarak, elimizde buna benzer aktüel detaylı bilgiler yok. Zaman içinde oralardan da, dikkat çekici haberlerin geleceğini bekleyebiliriz. Mesela düşük nüfuslarına rağmen vaka ve ölüm sayılarının hayli yüksek olduğu; Belçika, Hollanda ve İsviçre gibi memleketlerde, neler yaşandığı ileriki zamanlarda mutlaka dışarıya yansıyacaktır. Keza vaka sayısının ürkütücü boyutlarda seyrettiği ve ölüm oranının da yükseldiği, Amerika Birleşik Devletlerinde, özellikle yalnız yaşayan yaşlı insanların ne derece etkilendiğini öğrenme imkânı olacaktır. Şimdilik dışarıya akseden tablolara bakıldığında, Batı toplumlarında yaşlı nesil olarak, hâli–vakti yerinde olmayan ve aile bireylerinden yakınlık ve hizmet görmeyenlerin durumunun hiç de iç açıcı olmadığını belirtelim… Covid-19 salgınında, en büyük risk grubunu teşkil eden 65 yaş üstü vatandaşlarımızın korunması için en öncelikli tedbir olarak onların sokağa çıkmasına yasak getirmek oldu. Bu uygulamadan sonra toplumda, bir iki menfi ve sivri hadise yaşandı. Yaşlı insanlara karşı, bu hastalık sebebiyle doğan atmosfer içinde, saygısızlık ve terbiyesizlik eden ve bunu sosyal medyada yayınlayan problemli tipler derhâl yakalanıp gerekli tedibe tabi tutuldular. Bu can sıkıcı ama sayıca az olan olaylar dışında, genel olarak hem sivil toplum hem de devlet tarafından daha itinalı ve saygılı bir muamele bu emektar insanlarımıza karşı memnuniyetle ifa ediliyor. Evinden çıkmayan yaşlı insanlarımızın zaruri ihtiyaçlarını karşılamak üzere, valilik, kaymakamlık ve belediyeler âdeta seferber olmuş durumda… Polis, jandarma, belediye zabıtası ve diğer kamu görevlileri, adresleri tespit edilen evlere tek tek yardım paketlerini ulaştırıyor. Onların talebi olması hâlinde diğer ihtiyaçlarını karşılıyor. Bunun içinde maaşlarını evlerine götürmekten tutun da sobaları için odun yarmaktan, tarlasını sürmekten, hayvanlarına yem temin etmeye kadar… Tunceli’de, yaşlı bir teyzenin bahçesine fidan diken jandarmaların verdiği fotoğraf gerçekten dikkat çekiciydi. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma meselesini kadim kültüründen gelen birikimle, canı gönülden ve çok kolay şekilde çözebilen bir toplum olarak, herhâlde başkalarına örnek olma ayrıcalığımız tartışılmaz… Batı toplumlarında, sınırlı biçimde sivil kuruluşların vermeye çalıştığı gönüllü hizmetlerin dışında, bizdekine benzer bir şey göremezsiniz. Son günlerde bu konuda medya organlarına yansıyan yüzlerce göz yaşartıcı örnekten hangisini sayalım. Ama her biri, kendi başına bir hikâye ve bu toplumun temellerinin ne kadar sağlam olduğunun nişanesi!.. Valilik, kaymakamlık ve belediyelerin uhdesinde kurulan Vefa Sosyal Destek Grubu, sosyal devlet anlayışının çok çarpıcı ve pratik bir misali. Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandığı üzere, 65 yaş üstü vatandaşlarımızın evlerine, ücretsiz olarak kolonya ve maske ulaştırılıyor. Bu paket içinde, Sayın Cumhurbaşkanı’nın kendilerine hitaben bir de mektubu var. Onlara karşı gösterilen özen ve hassasiyet bu mektupta da ifadesini buluyor… Evet, kadirşinaslık ve vefa, Türk milletinin en önemli özelliklerinden biridir. Yardımseverliğe gelince, zaten bu milletçe en büyük medarıiftiharımız. Sadece afet ve felaket zamanlarında değil, her vakit yardıma muhtaç insanların imdadına koşmak, gönüllülük ve samimiyetten kaynaklandığı için, apayrı bir manevi haz veriyor. Dinimizin bizlere yüklediği bir vazife olarak, ihtiyaç sahiplerine yardım, ibadet mahiyetinde bizim her daim itina ile ve gönül huzuruyla ifa edeceğimiz bir vazife… Bu vazifeyi ne kadar başarılı şekilde yerine getirirsek, millet ve devlet olarak o kadar bahtiyar ve müreffeh oluruz…  
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.