Virüsü yenmek bizim elimizde fakat…

A -
A +
Bazı memleketlerin kendine has özellikleri vardır. Mesela Hindistan’daki trenlerin yolcu kesafetini başka yerde bulamazsınız. Minibüslere rekor sayıda adam sığdırma konusunda da galiba kimse elimize su dökemez!
 
 
Yetkililer ve bilim adamları ne kadar uyarıda bulunursa bulunsun, biz yine bildiğimizi okuyoruz!.. Dünkü gazetelerde flaş haberdi. Adana’da, yedi kişilik minibüse tam otuz beş tarım işçisi bindirilmiş. Demek ki bu minibüsü idare eden şahıs, ne söylense beşle çarpıp öyle anlıyor… Bu sene salgın sebebiyle çok fazla gündeme gelmedi. Zaten mevsim de yeni başladı. Tarım işçilerinin taşınması maalesef bir dramdır. Bazen bir minibüse 35 kişi, bazen de bir kamyonete 49 kişi sığdırılır. Bir kamyon kasasına mübalağasız altmış kişi doldurulduğunu da, geçmişte mutlaka haberlerde izlemişsinizdir... Ve kaçınılmaz olarak kaza geldiğinde de, bunların en az yarısı hayata veda eder. Bu konudaki istatistiklere bakılırsa veya arşivler karıştırılırsa, tarım işçilerinin yollarda verdiği kayıpların korkunç rakamları derhâl göze çarpar. Adana’daki bu son olay, virüs ve sosyal mesafe unsurlarıyla işlendiği için değişik gibi geliyor. Lakin yıllar boyu ardı arkası kesilmeyen acı gerçektir! Talimatlara riayet edilmediği için, minibüs ve yolculara toplamda 44 bin küsur TL para cezası kesilmiş. Ne yazık ki bu gibi cezalardan da yeterince ders çıkarılmıyor. Kaldı ki, bir tarım işçisinin yevmiyesi ortada. Bir taraftan kuruşun hesabını yapmak, diğer taraftan bilinçsizlik sebebiyle her an hayati tehlike içinde olmak.
Gazetelerden biri, VİRÜSBÜS magazin başlığını atmış. Haberin başlığı ciddi olsun gayriciddi olsun fark etmiyor. Sonunda sorumsuzluk, cahillik, vurdumduymazlık vs. hata zinciri uzayıp gidiyor. Bu sene salgın hastalık sebebiyle, tarım işçilerinin taşınması ve barınması konusunda; ilgili bakanlıklar tarafından yeni düzenlemeler yapılacağı açıklandığında, şahsen çok sevinmiştim. Geçmişte şahit olduğumuz facia ve dramların tekerrürü belki önlenir diye ümitlenmiştim. Bunun öyle kolay bir mesele olmadığını da biliyoruz şüphesiz. Ancak bir yerden başlayarak müşkülü çözmemiz gerekiyor. Memleketimizin ekonomik ve sosyal yapısı ve imkânları belli. Diğer taraftan mevcut imkânları düzgün kullanmak da önemli. Belki de daha çok bu noktaya yoğunlaşmamız lazım… Burada eğitim ve denetimin atbaşı gitmesi gerekiyor. İnsanların hata yapmaması için, menfaatlerinin nerede olduğunu iyi görmesi gerekir. Makul insanlar, kendisine gösterilen doğru istikameti izlemekte yararı olduğunu çabuk kavrarlar. Burada rehberliğin ehemmiyeti bir kere daha öne çıkıyor. Umarız bundan sonrası için daha etkili bir rehberlik ve daha caydırıcı bir denetimle, insanlarımızın minibüslerde veya kamyonet kasalarında balık istifi yapılmasına set çekilir. Aksi hâlde virüsle mücadele de sekteye uğrar...
Virüsü yenmek bizim elimizde, ama doğru davranış biçimini ortaya koyabilirsek tabii… Bugünkü gazetemizde geniş haberini okuyacaksınız. Bunca duyuruya ve ikazlara rağmen, kimi vatandaşlarımızın hâlâ olayın ciddiyetini kavrayamadığını üzüntüyle izliyoruz. İki buçuk ay önce, kalabalık cenaze merasimi, toplu yerlerde taziye verilmesi yasaklandığı hâlde, bir kısım insanlarımız buna hiç aldırış etmiyor. En fazla bulaşma da buralarda vuku buluyor… Van’ın İpekyolu ilçesindeki bir taziye çadırından, yüz küsur kişi enfeksiyon kaptı. Daha önce virüslü bir kişinin Trabzon’da katıldığı cenaze töreninde kırk küsur kişiye hastalık bulaştırdığını hatırlayacaksınız. Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde bir nişan merasiminde en az 39 kişi enfekte olmuş… Eh, Gana’da; bir işçinin beş yüz küsur kişiye virüs bulaştırması karşısında, bu rakam hâliyle çok düşük kalır! Evet, bunlar sadece birkaç örnek. Beri tarafta yasaklara rağmen kumar partileri, eğlence partileri düzenleyen başıbozuklara ise zaten diyecek bir şey yok. Belki adli ve idari cezaların ağırlaştırılması gerek!..
Her memleketin kendi şartlarından kaynaklanan veya alışkanlıkları sebebiyle normal görülen, ama özünde normal olmayan hâller vardır… Hayatın akışı içinde bunlar bir yere kadar müsamaha görebilir. Fakat olağanüstü şartların zuhurunda, bu gibi anormalliklere tahammül mümkün değildir. Hindistan’daki yolcu trenlerinin durumunu başka bir ülkede asla göremezsiniz. Nevi şahsına münhasır bir şeydir. Hindistan’ın nüfusuna ve refah durumuna baktığınızda, çaresiz bunu kabullenirsiniz… Bizim ülkemizde de, maalesef kamyonet kasasına veya minibüslere fazla adam sığdırmak, kimilerince bir maharetmiş gibi görülür. Lakin peşinden gelebilecek facia çoğu zaman hiç hatıra bile gelmez… İnsanın kendisiyle birlikte başkalarını da tehlikeye atması düpedüz ahmaklıktır. Ne var ki, bu ahmaklık her zaman topluma pahalıya patlamakta!
Düzeltme ve özür: Bir önceki yazıda Mısır eski Başkan Yardımcısı Ömer Süleyman’ın ismi, sehven Şevket Süleyman olarak yer almıştır. Şevket Süleyman, Irak eski başbakanlarından. Düzeltir, özür dileriz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.