Macron’un siyasi çapı işte bu!..

A -
A +
Emmanuel Macron kendisini dev aynasında gören cüce!.. Fransa devlet başkanlığına seçilen herkes, Charles de Gaulle filan değil herhâlde... Macron’a bakarsanız, sanki böyle bir şey vehmediyor!   Almanya Şansölyesi Angela Merkel, şayet Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un; Le Figaro muhabiri Georges Malbrunot’yu kalabalık içinde azarladığı görüntüleri seyretti ise, ne düşünmüştür sizce? Diyebilirsiniz ki, Bayan Merkel bu kişinin ciğerini biliyordur zaten… Evet, öyle de olsa, “AB’nin çelik çekirdeği” diye nitelenen Almanya-Fransa ikilisinden, ikincisinin nasıl bir karakter tarafından yönetildiğini, net biçimde yansıtan bu tablo, fazlasıyla düşündürücüdür. Macron, AB içinde de çatlaklara yol açacak gıllıgışlı işler çevirmeye çalışırken, suçüstü yakalanmanın telaş ve öfkesi içinde. O yüzden de bu derece fevri davranıyor. Lübnan’da, Hizbullah Partisinin Meclis Grup Başkanı M. Raad ile görüşüyor ve hükûmet teşkili konusunda pazarlıklar yapıyor. Fakat bu pazarlıkların haber olarak basına yansımasını hazmedemiyor… O yüzden de haberi yapan gazeteciyi neredeyse tokatlayacak bir öfke patlaması yaşıyor. İşte kendisini dev aynasında gören Macron’un çapı budur. Hâlbuki, merkum  “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” diye çıkış yaparken, vaktiyle ABD’ye karşı el yükseltip Atlantik Paktı'nın askerî kanadından çekilen, Charles de Gaulle benzeri bir rol çizmeye yelteniyor. Amma Macron’un fiziki sıkleti gibi, siyasi kalibresi de, böyle bir şey için çok yetersiz kalır. Gelgelelim bu cüce siyasetçi, boyundan çok büyük laflar etmede pek fazla ileriye gidiyor. Özellikle Türkiye’ye karşı son zamanlarda haddini aşan sözler söyledi. Bu içi boş lakırdıların faturası elbette nihai noktada karşısına çıkacaktır… Mesela diyor ki: “Türkler sadece eyleme dönüşen sözlere saygı duyar.” Şu hadsizliğe bakınız. Kendisinin ve devletinin kirli oyunlarını, çevirdikleri onca fırıldakları, ikiyüzlülüklerini hesaba katmadan başkasına ayar vermeye kalkışıyor. Üstelik bu hâlde, “Ankara ile pozitif bir diyalog içinde olmalıyız” diye kırdığı potları düzeltmeye çalışıyor. Ama tutarsızlıkları açıkça sırıtıyor: “Türkiye göçmenler konusunda bir ortak. Türkiye enerji konusunda da ortağımız olmalı, barışçıl ve barışçıllaştırılmış (şu küstah ifadeye bakar mısınız?) bir ortak. Ve Türkiye bugün bizimle bir gümrük birliği projesi içinde…” Adamın tavrı, Afrika’daki müstemleke ülkelere çektiği muameleden farksız. Bu terbiyesiz tavırla şu cümleleri seslendiriyor: “Akdeniz egemenliği konusunda edilen sözler ve eylemlerde tutarlı olmalıyım. Size Türklerin sadece buna saygı duyduğunu söyleyebilirim. Eğer eyleme dönüşmeyecek sözler söylerseniz… Fransa’nın bu yaz yaptığı önemliydi. Bu bir kırmızı çizgi politikasıydı. Suriye’de bunu yaptım.” Şimdi bu çocuk suratlı cüce siyasetçiye sormak lazım: Sen hangi eylemi yaptın da, Türkiye’ye geri adım attırdın? Doğu Akdeniz’e iki gemi göndermekle veya Güney Kıbrıs’a iki jet uçağı yollamakla, Türkiye’nin siyasi duruşunu değiştirebileceğini mi sanıyorsun? Öncelikle sen kendini ne sanıyorsun? Napolyon filan mı? Ha, Napolyon’un Akkâ’da Cezzar Ahmet Paşa’dan aldığı dersi iyi öğren de gel!.. Sen sen ol, başka ülkelerin egemenlik haklarına saygı göster ve altından kalkamayacağın laflar etme. O lafları sana bir bir yedirirler sonra. Donald Trump’ın âdeta çocuk gibi, seni nasıl azarladığını kimse unutmuş değil. Bayan Merkel de şimdiye kadar nazik bir üslupla, senin kırıp döktüklerini toplamaya çalıştığını açıkça dile getirdi. Herhâlde bundan sonra sana karşı, daha bir Alman edası takınacak!.. Kaldı ki, senin ülkende rasyonel düşünen fikir adamları da, sakat politikalarına verip veriştiriyorlar. Onlara kulak versen herhâlde iyi olur değil mi? Sadede gelirsek; Bay Macron! Sen sen ol, daha fazla yüksek zıplamaya kalkışma. Her zıpladığında bir parsa kapacağını sanıyorsun, ama kazın ayağı öyle değil. Şöyle bir geriye dönüp bakarsan nerelerde neleri kaybettiğini derhâl görürsün. Besbelli, kendine fazla güveniyorsun. Belki lejyonerlerin hâlâ, Afrika’da birtakım kirli olaylar tezgâhlama becerisine sahip olabilir. Ama şuna dikkat et: Türkiye’ye karşı daha saygılı bir dil kullanman gerekir!.. Türkiye, dost ve düşman herkese ilan ettiği üzere, kendi hak ve menfaatlerini koruma noktasında, yeri geldiğinde bedeli neyse ödemeye hazırdır. Şayet birileri de böyle bedel ödemeye hazırsa buyursun… Ama Fransa’nın durumunu da herkes biliyor Bay Macron!.. Ve Fransa’nın neyi göze alıp alamayacağını da. Şu hâlde otur oturduğun yerde, daha fazla ileri gitme. Aksi hâlde dönüş yolunu bulmakta zorlanabilirsin!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.