Macron hanutçuluk yapıyor!..

A -
A +
 
Bu köşede son zamanlarda Macron’a dair bazı yazılar yazıldı… Bu yetersiz ama haddinden fazla hırslı ve açgözlü acemi politikacı, var olan bölgesel ve küresel problemler yetmiyormuş gibi yenilerini eklemek istiyor!
 
 
Evet, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un yaptığı şey, tek kelime ile hanutçuluk!.. Hani özellikle turistlere ayaküstü bir şeyler satmak için kene gibi yapışan, taciz eden ve laftan anlamayan hanutçular var ya, Macron tam olarak onlara benziyor. Hanut kelimesinin etimolojisinde “dükkân” kavramı var. Anlayacağınız, hanut ifadesi esasen dükkân anlamına gelir. Fransa’nın devlet karakterinde sömürgecilik, buna bağlı olarak da doyumsuzluk ve aşırı menfaatçilik, açgözlülük hep ön planda olduğu için, dünya meselelerine hep bu açıdan yaklaşır. Bu, Macron’dan önce de hep böyle idi. Ama Bay Macron bunu daha bir arsızca ve aynı derecede saygısızca ve küstahça yapmaya kalkışıyor… Geçmişte yaşananlardan gayet iyi hatırlıyoruz, kimi zamanlarda huysuzlanan Fransa’ya bir iki ihale kaydırıldığı vakit, derhâl davranış biçimi değişirdi… İnanınız ki, şimdi de ilacı aynı şeydir. Macron, ekonomisi can çekişen Yunanistan’a biraz silah satmak için her yola başvuruyor, hanutçular gibi… Görünüşe bakılırsa bu konuda Yunan Başbakanı Miçotakis’in zihnini çelebilmiş. 18 tane Rafale uçağı ve iki fırkateyn satmak için atmadığı takla kalmadı. Velakin, Yunanistan’ın bu silahları alacak tek kuruşu yok! Onun için gemileri satmak yerine öncelikle kiralama yoluna gidiyor. Oysa bu paranın eninde sonunda Almanların kasasından çıkacağı da bir hakikat! Peki, Almanlar bu duruma yani kendi sırtlarından Fransa’ya menfaat kayırılmasına ne kadar sıcak bakacak? Yahut bunun karşılığında ne gibi tavizler gelip gidecek… Gelgelelim Macron hanutçulukta ısrarlı.
Bay Macron dış politikasının üslubunu büsbütün hanutçuluğa çevirmiş. Sözde Fransız nezaketinden hiç eser kalmamış. Agresif ve saygısız, küstah bir dille Cumhurbaşkanımıza saldırıyor. Elbette karşılığını derhâl alıyor. Ve asıl cevabı vakti geldiğinde çok daha sert ve sarsıcı biçimde alacak. “Beyin ölümü gerçekleşti” dediği NATO’ya ve Almanya’ya rağmen, çoktandır içini karıştırmaya çalıştığı AB’yi kendi hanutçu üslubuna ortak etmeye yelteniyor. Ancak şu ana kadar beklediğini bulamadı. Eylülün son haftasında yapılacak AB toplantısını şimdiden angaje etmek için, Türkiye’ye karşı Korsika adasında korsan bir toplantı düzenledi. AB üyesi Güney Avrupa ülkelerini “MED7”, burada provoke etmeye çalıştı. Belirtelim ki, istediğini elde edemedi. Zira İtalya ve İspanya’nın dengeli ve akılcı bir tavır ortaya koymasıyla, diyalog yolunun daha çok desteklenmesi ve Türkiye’ye karşı hâlihazırda eksik olan bu yönün geliştirilmesi çağrısı öne çıktı. Lakin Fransa, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), kendilerince şartları zorlama peşinde. Sınırları belirleme konusunda hiçbir uluslararası yetkisi ve yaptırım gücü bulunmayan AB’yi, Doğu Akdeniz meselesinde bir aktör hâline getirmeye çalışıyor. Beyhude çaba buna denir. AB’nin yaptırım uygulayacağını ima ederek, Türkiye’ye gözdağı vermeye çalışıyorlar. Eh, hanutçuluk politikasından da ancak bu kadar olur…
Hanutçu Macron, Suriye’de; Libya’da, Doğu Akdeniz’de ve Kuzey Afrika’da ve diğer yerlerde, hep Türkiye aleyhtarlığı üzerine kurulu bir politika gütmeye çalışıyor. Bunun için kimi zaman doğrudan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alıyor. Güya Türk halkıyla değil de Sayın Cumhurbaşkanımızla problem yaşanıyormuş… Bu gerçekten ahlaksız bir davranış! Ne var ki, Macron gayet pişkin bir biçimde bu tür davranışlarda ısrar ediyor. Dışişleri Bakanlığımız tarafından verilen son derece açık ve net cevapta, Macron ve devletiyle problemimiz olduğu, zira Fransa’nın geçmişte sömürdüğü ve bugün de sömürüye devam edebilmek için, her türlü gayriahlaki yaklaşım içine girdiği ülkelerle bizim kardeşlik ve gönül bağımız var. Fransa ne Suriye ne de Libya ile hiçbir zaman dost olmadı. Ama kaynaklarını sömürmek için her türlü tezgâhı kurmaktan kaçınmadı. Bugün de yaptığı aynı şey.
Uluslararası hukuka saygıdan bahseden ve zorbalığa karşı çıktığını iddia eden Macron ve ülkesi, öncelikle Lübnan’da sergilediği tavrı izah etsin… İkinci olarak da, Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölgelerin sınırlarını tayin etmek, asla Bay Macron’un haddi değildir. Bu kifayetsiz muhteris, haddini aşıp boyundan çok büyük işlere kalkışıyor. Devlet adamlığı ile hanutçuluğu birbirine karıştırmak, öncelikle kendisine çok pahalıya patlayacak! Biz burada Türkçe yazıyor ve hatırlatıyoruz. Birileri de kendisine Fransızca anlatsın...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.