15 Temmuz… 5 yıl sonra, 25 yıl önce!..

A -
A +
Bugün 15 Temmuz, ihanet kalkışmasının üzerinden tam beş sene geçti… Beş senede çok şeyler oldu. Teferruatını 2016 yılından beri hep beraber takip ediyoruz. Ama biliyoruz ki, tehlike henüz geçmiş değil!     İhanet kalkışmasının beş yıl sonrasında durum değerlendirmesi yaparken, herhâlde ve mutlaka fitne tohumlarının askerî kademelerde atılmaya başladığı 25 yıl öncesine dönüp bakmak lazım… 15 Temmuz 2016 gecesi devleti ele geçirmeye çalışan sözde generallerin büyük çoğunluğu, 1990’lı yılların ilk yarısında kayırılmaya başlamış, başkalarının hakları çiğnenerek terfi ettirilmiş ve kritik yerlere bir bir yerleştirilmeye başlanmış. 1990’lı yılların ikinci yarısında devletin emniyet makamları durumun farkına varmış ve “cemaat” görüntüsündeki bu tehlikeli örgüte dikkat çekmeye gayret etmiş. Fakat ne tuhaftır ki, bunca ikazlara rağmen örgüt devlet kademelerinde palazlanmaya devam etmiş. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu kararı ile resmen tehlikeli bir oluşum olarak tespit edilmiş ve hakkında tedbir alınması talep edilmiş… Ancak bütün uyarılara rağmen örgüt yoluna bir şekilde devam etmiş. 2012 yılının Şubat ayında devlete karşı resmen diş göstermeye çalışmış ve her geçen gün daha fazla ileriye girmiş. Gezi olaylarında rengi iyice belli olmuş ve fakat hâlâ daha beklenen müdahaleye uğramamıştır. Derken 17-25 yargı darbesini tezgâhlamaya kalkışmış ve ne kadar şaşırtıcıdır ki, bunca sabıkaya rağmen, örgütün ipi bir türlü çekilememiş… Olaylar zinciri uzayıp 15 Temmuz 2016’ya gelindiğinde, devlet ve milletin nasıl korkunç bir tehdit ve tehlike ile karşı karşıya kalındığı dehşetle görülmüş… Evet, 1876 yılında Sultan Abdülaziz Han’ın tahttan indirilmesi ve katledilmesiyle başlayan darbeler silsilesinde maalesef hep fitneci, yobaz ve sapık din adamaları çok ciddi roller oynamıştır. Abdülaziz Han’ın haledilmesinde öncü rol oynayan Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi’nin lakabı “Şerrullah”tır!.. 1878 yılında Abdülhamid Han’ı devirmeye kalkışan Ali Suavi gazeteci ve güya din adamıdır. Bu adamın İngiliz asıllı karısıyla birlikte ne dolaplar çevirdiği ciltler dolusu kitap konusudur. Neyse ki, sonradan Yedi-Sekiz Hasan Paşa olarak anılacak olan Beşiktaş Karakolu Muhafızı Hasan Ağa’nın bir sopa darbesiyle geberip gitmiştir. Aynı şekilde 31 Mart Vakası’nın önde gelen fitnecilerinden Derviş Vahdeti de, sözde din adamıdır. Ama kurduğu İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti ve onun yayın organı Volkan gazetesi fitnenin merkez üssüdür… Neticede o İngiliz ajanının da boynuna yağlı ilmek geçirilmiştir. Medyanın darbelerde üstlendiği rol, 27 Mayıs Darbesinde ve 28 Şubat sürecinde fazlasıyla müşahede edilmiştir. En son 15 Temmuz ihanet kalkışmasında, FETÖ’nün medya yapılanmasının korkunç boyutları gözler önüne serilmiştir. Kalkışmadan üç ay önce yayını durdurulan TV kanalının küçük kardeşleri fitne yaymaya devam etmiştir. 27 Temmuz 2016 tarihinde OHAL kararnamesiyle yayın faaliyetlerine son verilen bu fitne üreticilerinin dökümü şöyledir: Üç haber ajansı, 16 TV kanalı, 2 radyo kanalı, 45 gazete, 15 dergi, 29 yayınevi ve dağıtım kanalı… Bunların bir kısmı daha evvel el konulup kayyum idaresine teslim edilmişti. Buralarda çalışan elebaşların tamamı şu anda yurt dışında, beşinci kol faaliyetlerine devam ediyorlar. Her fırsatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhinde her vasıtayı kullanarak karalamada bulunuyorlar. Batı devletlerinin ajanlarıyla kol kola çeşitli ülkelerde platformlar ve kulüpler kuruyorlar. Bugüne kadar FETÖ’nün önemli rol üstlenen bazı elemanları bulundukları yerlerden derdest edilip yurda getirildi. Ancak medya mensuplarının meşhurları, şu saate kadar yakayı ele vermiş değiller. Netice bugün ve bu gece yurdun 81 vilayetinde 15 Temmuz ihanet kalkışmasının 5. yıl dönümü sebebiyle toplantılar düzenleniyor. Bu arada biz de Artvin Çoruh Üniversitesi tarafından tertip edilen panele konuşmacı olarak katılacağız… Memleketin istiklal ve istikbalini doğrudan ilgilendiren hayati konularda, daima uyanık olmak ve yaşanan hadiseleri doğru değerlendirmek şüphesiz çok önemli. Amerikalı Filozof Santayana şöyle der: “Geçmişini hatırlamayan toplumlar onu sık sık tekrarlamak zorunda kalırlar…” Geçmişten doğru ders çıkarırsak ve yapılan hataları tespit edip tekrarına fırsat vermezsek, geleceğimizi emniyet altına almış oluruz. Aksi hâlde tehlikelerin kapımız çalmasına mâni olamayız. 15 Temmuz ihanetini bu dikkat ve şuurla değerlendirmeliyiz…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.