Kafkaslar ve Balkanlar… Tansiyon çok yüksek!

A -
A +

Rusya–Ukrayna savaşının, dünya barışı üzerindeki tehdidi nereye varacak? Ürkütücü senaryolar tartışılırken, bu defa Balkanlarda bir savaş tehdidi baş gösterdi. Elbette bu Rusya’dan bağımsız değil!..

 

Durduk yerde Sırbistan’ı kim hareketlendirdi? ‘Durduk yerde’ ifadesine fazlaca takılmayınız, elbette görünürde birtakım sebepler var. Buradaki hikâye yani Sovyetler Birliği gibi 1991’de dağılan Eski Yugoslavya’daki hikâye, birçok bakımdan bugünkü Rusya’nın, nüfuz ve güç politikalarıyla benzeşmesini sağlayan unsurlardan besleniyor…

Rus milliyetçiliği, Sırp milliyetçiliği…

Birisinin ‘imparatorluk çapında’ yürütmeye çalıştığı küresel aktörlük iddiası. Diğerinin bölgesel ölçekte korumaya çalıştığı, ‘başat güç’ olarak varlığını sürdürme hedefi…

Konunun teferruatına dair yazılmış sayısız cilt kitap var. Fazla derine dalmadan, son 30–31 yıllık serüvene bakalım. Rusya’nın en zayıf dönemlerini yaşadığı 1992–1995 yıllarında, Bosna Hersek Müslümanlarına karşı düpedüz bir soykırım olan Bosna Savaşı’nda ve 1998-1999 yıllarında; Kosova’da Müslüman Arnavut halka karşı yürütülen etnik temizlik çatışmalarında, Sırplara verdiği açık destek özet olarak her şeyi anlatıyor…

Bugün 1990’lı yıllara göre çok daha derlenip toparlanmış ve gücünü takviye etmiş, bir başına Batı cenahıyla dişe diş mücadele eden Rusya’nın, sadece Ukrayna’nın doğu bölgesini kontrol etmekle yetinmeyeceğini ve “küresel güç” hüviyetini rakiplerine kabul ettirmek için yayılmacı politikalarına imkân bulduğu oranda hız vermek isteyeceğini herkes tahmin edebilir!

Batı’nın uyguladığı ekonomik yaptırımları, şu ana kadar karşı hamlelerle belli ölçüde etkisiz kılan Rusya; enerji krizi dolayısıyla çok zor günler geçiren Avrupa’yı, başka yönlerden de daha fazla rahatsız etmek ve mevcut tavrından vazgeçirmek için, elindeki siyasi ve askerî kozları elbette kullanacaktır. Rusya aynı şekilde, tazyik politikalarında başı çeken Amerika’ya karşı da, farklı coğrafyalarda benzer şeyleri yapacaktır. Bu konulardaki beceri ve kapasitesi de malumdur!...

Kafkaslarda Gürcistan veya Karabağ problemi dolayısıyla Azerbaycan–Ermenistan veya Orta Asya’da Kazakistan yahut Özbekistan gibi hassas bölgelerde, her an yeni bir hareket ve rahatsızlık başlatırsa kimse şaşmasın…

Sırbistan böyle şeyler için, Rusya hesabına çok fonksiyonel bir araçtır. Yugoslavya’nın dağılmasını hâlâ hazmedememiş Sırbistan, şu ana kadar yaşadığı hezimetleri âdeta unutmuşçasına yeni atraksiyonlara başvururken, destek alacağı adres bellidir. Yugoslavya’nın dağılması sırasında Avrupa çok bencil ve etik dışı bir tutum sergiledi. Slovenya ve Hırvatistan gibi ülkeler, Almanya ve İtalya’nın doğrudan destekleriyle kolayca bağımsızlığa giderken, Bosna Hersek ve Kosova yukarıda işaret ettiğimiz felaketlere maruz kaldı. Avrupa Boşnak soykırımını tam üç yıl kılını kıpırdatmadan seyretti…

Neyse ki, Kosova’daki etnik temizlik, bir yılın sonunda BM Güvenlik Konseyinin kararı ile NATO’nun devreye girmesi ve 11 haftalık bir bombardıman sonucunda, Sırplara diz çöktürülmekle sonlandı.

Evet, yazının girişinde belirttiğimiz üzere, ‘durduk yerde’ Sırbistan’ın onca problemine rağmen, yeni bir maceraya kalkışması çok tehlikeli bir gelişmedir. Kosova 2016 yılında imzalanmış olan Serbest Trafik Dolaşımı Anlaşması ve mütekabiliyet esasına göre, aynı muameleyi kendisine yapan Sırbistan’a karşı bir geçici plaka uygulaması yapmak isteyince, Sırbistan bilinen refleksiyle hemen savaş çığırtkanlığı yapmaya başladı ve çok tehlikeli tırmanmalara kapı araladı. Ukrayna’da savaş bütün şiddetiyle devam ederken, Avrupa’nın göbeğinde yeni bir kanlı çatışmanın baş göstermesi büyük felaket olur. Umarız böyle bir şeye artık fırsat verilmez. NATO cenahından yapılan açıklama isabetli ve faydalı olmuştur. BM Güvenlik Konseyinin 1.244 sayılı kararı ile misyon üstlenen NATO’nun KFOR (Kosova Force) gücü, umarız ki, geçmişte Bosna Hersek ve Kosova’da yaşanan trajedilerin tekrarına izin vermez. Bu aynı zamanda Batı cenahının Rusya’ya karşı çok ciddi bir imtihanı olacak. Ve bundan sonraki siyasi ve askerî gelişmelerde de Avrupa’nın, NATO’nun ve ABD’nin ne kadar güvenilir olduğunun bir göstergesi olacaktır.

Evet, Çin ile Tayvan arasında son zamanlarda artan gerilimi de dikkate aldığımızda, dünyanın çeşitli bölgelerindeki çatışma ve çatışma öncesi hareketlenmelerle giderek yükselen tansiyon, küresel barışı fena hâlde tehdit ediyor. Bu gidişat maalesef pek hayra alamet değil. Ama biz yine de iyimser olalım. Ukrayna buğdayını taşıyan gemi, bugün öğle saatlerinde İstanbul Boğazı’ndan Marmara’ya giriş yapacak. Küçük de olsa kalıcı ateşkes ve barış sürecinin hayata geçmesi için bir ümittir!..      

 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.