‘Doğal ötesi’ afet!..

A -
A +

Eskiden tabii denilirdi. Şimdi “doğal” diye ifade ediyorlar. Ne kadar ‘doğal’ bilmiyoruz, ama bu gidişin pek de tabii bir durum olmadığı ortada… Hemen her gün, birkaç vilayetimiz için sarı, turuncu vb. kodlarla uyarı yapılıyor.

Dün İstanbul’un Silivri ilçesinde ciddi bir afet yaşandı… Bazı cadde ve yollar âdeta göle döndü. Tekirdağ’da da afet vatandaşları perişan etti. Trafiğin ne hâle geldiğini artık anlatmaya gerek yok… İstanbul Valisi Ali Yerlikaya bugün için de, İstanbullulara şiddetli yağış ve muhtemel su baskınları ikazında bulundu. Önceki gün de benzer bir uyarıyı Meteoroloji Genel Müdürlüğü yapmıştı. Vatandaşları uyarmak elbette gerekli ve önemli. Ama görüldüğü üzere ne kadar uyarı yapılırsa yapılsın, neticede “afet” hâline karşı insanoğlunun alabileceği bütün tedbirler etkisiz ve yetersiz kalıyor. Bu, dünyanın her tarafında böyle. Nitekim Uzak Doğu’da, Güney Kore’nin başkenti Seul’de yaşanan aşırı yağışlarda, yollar sele teslim oldu. Son 115 yılın en şiddetli yağışları olduğu bildirilen afet sebebiyle, en az 9 kişi hayatını kaybetti. En az yedi kişinin de kayıp olduğu bildiriliyor. Adı üstünde afetin sonuçları, Asya’da, Afrika’da, Amerika’da hep aynı mahiyette karşımıza çıkıyor. Pakistan’da Muson yağmurları sebebiyle onlarca kişi öldü. Tarım alanları çok büyük zarar gördü. Ve zaten ekonomisi sıkıntıda olan bu kardeş ülke, maalesef sel felaketi sebebiyle ağır bir fatura daha yüklendi. Hemen her yıl buna benzer durumu yaşıyor. Hindistan da böyle. Bangladeş, Endonezya vs. hakeza. ABD’nin Kentucky eyaletinde birkaç gün önce meydana gelen sellerde en az 37 kişi öldü. Temmuz ayı ortasında da Virginia eyaletindeki su baskınlarında kırktan fazla kişi kaybolmuştu…

Yağışlarda böyle de, kuraklık farklı mı? Daha çok Afrika ve Asya ile Latin Amerika’da hüküm sürdüğü şeklindeki ezberimiz çoktan bozuldu!.. Yağış azlığı ve kuraklık artık gezegenimizin her tarafını tehdit ediyor. Genel olarak yağışlı bildiğimiz Avrupa Kıtası en kurak aylarını yaşıyor mesela… İngiltere’de şu sıralarda son kırk yılın en kurak mevsimi yaşanıyor. Bundan dolayı resmî kuraklık ilanına hazırlanıyor. Hükûmet, çiftçiler ve su şirketleriyle yapacağı görüşmelerden sonra kuraklık hâlini ilan edebilir. Diğer taraftan, başta Almanya, Fransa ve İtalya olmak üzere, Avrupa’nın birçok ülkesinde, kuraklıktan ötürü yaşanan sıkıntılara karşı çareler aranıyor. Polonya, Romanya, İspanya, Portekiz, İtalya, Macaristan, Slovenya ve Hırvatistan’da kuraklığa bağlı olarak tarım ürünlerinde rekolte düşüklüğü bekleniyor. Almanya ve Fransa’da da durum böyle. İngiltere’de Thames Nehri ve birçok akarsuyun kaynağında kuruma yüksek oranda seyrediyor. İngiltere yüksek susuzluğa karşı yeni tedbirler almaya çalışıyor. İngiltere’nin yaklaşık yarısında kuraklık uyarısı var. Yaklaşık yüzde yirmisinde bu uyarı alarm seviyesinde. Ülkede özellikle su şebekelerinden sızan su miktarının azaltılması için yeni çalışmalar yapılıyor. İtalya’da da, Po Ovası’nda hüküm süren aşırı kuraklıktan dolayı yeni çevre problemlerinin baş göstermesinden endişe ediliyor. Kuraklıkla mücadele hiç de kolay bir iş değil. En uzaktaki kıta olan Avustralya’da, bilindiği üzere fazla su içiyorlar diye deve popülasyonunu düşürmek için binlerce hayvan itlaf edilmişti. Büyük tepki çeken bu uygulama, güya çevreyi korumak isteyen “ekofaşistlerin” çözüm yollarına göre, pek ehven kalır. Zira bu sapkınlar çevreyi korumak adına, dünya nüfusunu azaltmak ve bunun içinde milyonlarca insanı ortadan kaldırmak gibi vahşi çözümler üzerinde pekâlâ tartışma yapabiliyorlar!..

Nereden nereye geldik!.. Neyse konumuza dönelim. İstanbul Valiliğinin yaptığı duyuruya göre bugün (Perşembe) sabah saatlerinden itibaren İstanbul ve Yalova çevresi kuvvetli yağış (metrekareye 21-50 kg), Anadolu Yakası, Kocaeli ve Sakarya çevreleri çok kuvvetli (m²’ye 51–75 kg) ve yer yer şiddetli yağışlar (m²’ye 75 kg ve üzeri) olabilir… Vatandaş tedbirini alsın, almalı elbet. Peki, ne kadar tedbir alabiliriz? Doğal (tabii) afet karşısında bu tedbirler ne derece etkili olabilir ki? İnsanlarımız mecburen işe gidecek. Bazıları özel araçları yerine belediye otobüslerini veya metro imkânlarını kullanacak. Gelgelelim aşırı yağış hâlinde caddeler ve yollar göle dönerse, taksi ile otobüsün farkı kalmaz!.. Evet, “doğal afet” diye tabir ettiğimiz durum, pek de doğal (tabii) sayılmaz. Zira bugünkü neticeler ekseriyetle, insanoğlunun son yüz – yüz elli seneden beri tabiat dengesini bozan eylemleridir. Yani kısacası kendim ettim kendim buldum!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.