Eğitim ordusu; 19 milyon öğrenci…

A -
A +
Yeni eğitim ve öğretim yılı hayırlı olsun… 19 milyon çocuk ve genç dersbaşı yaptı. “Gençlerimizin yetişmesi beka meselesidir” diyen Cumhurbaşkanı, Batı’nın düştüğü tehlikeli konuma dün dikkat çekti.
 
 
Evet, “Artık kendi ihtiyaçlarını idame ettirecek nüfusu dahi bulamayan Batı’nın düştüğü krize, gelecekte biz de düşmemek için, çocuklarımıza sıkı sıkıya sarılarak çok iyi yetiştirmemiz lazım…” Hakikaten istikbalimiz olan gençlere sahip çıkmak, öyle kolay bir şey de değil. 19 milyon kişilik bir büyüklükten bahsediyoruz!.. Dün Sancaktepe Arif Nihat Asya Anadolu Lisesinde, yeni eğitim ve öğretim yılı töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarınlarımıza dönük çok önemli mesajlar verdi. Bakınız, Hollanda’nın nüfusu 17 milyon, Belçika’nın 11 milyon, Yunanistan’ın 10 milyon, İsviçre’nin 8,7 milyon… Avrupa’daki diğer irili ufaklı ülkeleri saymaya bile gerek yok. Bir kısmı İstanbul’umuzdaki bazı ilçelerden bile küçük.
 
Erdoğan’ın işaret ettiği, Batı toplumlarındaki nüfus aşınması ve azalması, geleceklerini büsbütün çıkmaza doğru sürüklüyor. Dolayısıyla bizim bu manada sahip olduğumuz zenginlik, başkalarını imrendiriyor… Ancak nüfus sadece nicelik bakımından değil, nitelik yönünden de güçlü olmalı. Binaenaleyh bu genç ve dinamik kitleyi, olması gereken konuma taşımamız lazım. Bu da sistemi iyice oturmuş, istikrarlı ve kaliteli bir eğitimle mümkündür. Eğitim sistemi öyle birkaç sene içinde oturacak bir şey değil. Kuşakları birbirine raptedecek on yıllara ihtiyaç vardır. Neden dünyadaki kaliteli eğitim müesseselerinden bahsedilirken hep devamlılık ve uzun bir geçmiş öne çıkar? Bilgili, donanımlı nesilleri yetiştiren köklü okulların zenginlik kaynağı, geçmişi ve devamlılığıdır.
 
Türkiye’nin eğitim konusunda aşması gereken çok ciddi meseleleri var. Yakın geçmişe göre bugün daha iyi bir noktada olmakla birlikte, dünya ile rekabet ve yarışta biz henüz yeterli seviyede değiliz ne yazık ki. Erdoğan dün, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılı ile bugünkü durum arasında mukayeseler yaptı. En büyük bütçe her yıl Millî Eğitime tahsis edildi. Gerçekten derslik sayısının iki katına çıkarılması, binaların büyük ekseriyetle yenilenip modernize edilmesi ve günün şartlarına cevap verir hâle getirilmesi… Okul laboratuvarlarının bu zaman zarfında iki buçuk katına çıkarılması. Ve dahi okul kitaplarının ücretsiz olarak her sene öğrencilere takdim edilmesi. Spor salonlarının beş kat arttırılması vs. Bunlar maddi planda çok büyük gelişmeler. Ancak sistem ve müfredat çalışmalarında, çok sık yapılan değişiklikler, âdeta yazboz tahtasına benzer hemen her sene başvurulan farklı uygulamalar, eğitim kalitesini engelleyen ve sınırlayan politikalar oldu. Türkiye’nin acil çözüm bekleyen meselelerinden biri de mesleki eğitimdir… Kısaca ve net ifade edecek olursak, ortaöğretimde öğrencilerimizin yüzde 60-65’i mesleki eğitime yönlendirilmedikçe, bu çağdaki genç kitlenin doğru biçimde istikbale hazırlanması mümkün değildir. Aldığı eğitime göre iş bulamayan genç kitleyi büyütmekten kurtulmak için, mesleki eğitimin gelişmiş Batı ülkelerindeki gibi tanzim edilmesi şarttır.
 
Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer, Bakan Yardımcılığı görevinden bu tarafa, mesleki eğitim için gerçekten çok doğru ve kritik icraata imza attı. Bunun devamını diliyoruz ve kişilere bağlı olmaksızın, sistemin kendisinin doğru biçimde kurgulanması ve yukarıda belirtildiği üzere, kuşaklar arası devamlılık arz etmesi… Ülkenin kalkınması Millî Eğitim, üniversite ve sanayi iş birliği ile en hızlı ve en verimli biçimde sağlanabilir. Ortaöğretim çağındaki gençlerin doğru yönlendirilmesi ve kabiliyetlerine göre vaktinde meslek sahibi kılınması, bu memleket adına yapılacak en doğru iştir. Diğer taraftan eğitim çağındaki gençlerimize millî şuur aşılamak elbette işin püf noktasıdır. Bu noktada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözleri yeterince dikkat çekicidir: “Tüm çabalarımızın gayesi ülkemizi kalkındıracak, dünyada söz sahibi olacak, donanımlı, okuyan, araştıran, katma değer üreten, başarılı, ahlaklı ve erdemli gençler yetiştirmektir. Zihni ve kalbi boş avare bir gençlik değil, ilim, fikir ve erdem sahibi bir gençlik istiyoruz. Geleceğimizi kendi devletine kinle, nefretle, öfkeyle bakan değil, tarihinden gurur duyan gençlere emanet etmek istiyoruz…” Evet, gençlerimizin bu tarzda ve bu hedeflere göre yetiştirilmesi, şüphesiz beka meselesidir.
 
Geçmişinden, şanlı tarihinden habersiz ve hatta kendi öz tarihine, milletine düşman zihniyetteki zavallı bazı tiplerin, hasbelkader bu memlekette önemli makamlara gelmesi, şu veya bu sıfatla yönetici konumuna seçilmesi veya atanması tek kelimeyle talihsizliktir. Böyle “köksüz” ve dahi soysuz tıynetteki kimselere ancak acımak gerekir... Lakin şunu da unutmayalım ki, o tipleri yetiştiren mekanizma bu ülkenin eğitim sistemidir. Nokta!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.