Önce Beşiktaş Basketbol Takımı!

A -
A +

Haftalığa, son yıllarda, G.Saray'ın UEFA Şampiyonu olduğu dönem hariç, bu ülkede hiçbir takımın ulaşamadığı "Takım ruhunu ile oynamak" olgusunu değişik bir spor branşında sergileyen bir topluluktan söz ederek başlamak istedim. Bu topluluk aynı zamanda basketbolda, ülkenin iki en büyüğü Ülkerspor'la Efes Pilsen'i hem ilk yarı, hem de ikinci yarı maçlarının hepsinde yenerek tarihe geçmiştir. Takımın adı Beşiktaş Cola Turca Basketbol Takımı'dır. Yabancıları önde olmak üzere, ki az rastlanır, gerçekten yürekten oynayan bu takım, hiç kuşkusuz, aynı zamanda hasta bir Beşiktaşlı olan coahcun bu özelliğinden de enerji almaktadır. Tepeden tırnağa herkesi kutlarım. Onur Belge istifa etmeli! Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin Başkanı, hangi takımın sempatizanı olursa olsun, herhangi bir kulübün başkanı ile hangi ilişkide olursa olsun, bir kulübün amigoluğunu yapamaz. Bu yüzden de geçen haftaki köşede, Başkan Belge'nin, Kayserispor-F.Bahçe maçından sonra yaptığı konuşmayı kullanmış ve derhal istifa etmesini istemiştim. Ancak yazıyı son dakikada köşeden çıkardım. Ne de olsa meslektaştı. Ama baktım ki, aynı başkan amigoluk dozunu iyiden iyiye arttırarak, benim diyen tribün amigolarını sollar oldu ve de artık kendisini meslektaş gibi görmem mümkün olamazdı. Bakın Onur Belge, F.Bahçe'nin Konyaspor'u 5-0 yendiği maçın yazısında son paragrafına ne düşürmüş; "... Ama görünen başka bir şey var. Anelka elini işe karıştırmadı. Konyaspor bu kez 5'lik oldu. Şimdi o karıştırıcılara sormak lazım. Bu sefer ne diyeceksiniz ..?" Anelka'nın ilk Konya maçında hem el, hem de faulle yaptığı vuruş, gol olarak değerlendirildiğinde, hakemi eleştirdiğimiz için sizden özür dileriz Onur Bey hazretleri... Aslında, ne olmuş yani koca Anelka istediği gibi atar demeliydik değil mi? Hatta, hiç o pozisyonun lafını bile etmeden ortalığı karıştırmamalıydık değil mi? Ama siz özrü bırakın, biraz isminizle özdeşleşmişseniz hemen istifa edin! Onbir yıl aralıksız yöneticiliğini yaptığımın derneğimin başında renksiz formalı bir başkan istiyorum... Cenk'le Erdem... Digitürk aldık ya... Baktım F.Bahçe-Konyaspor maçından önce bir program... Cenk'le Erdem... Birinin üstünde F.Bahçe, diğerinin üstünde Konyaspor forması... Ne mi yaptılar? Bilmem... Ben anlamadım. Doğrusu ayıpladım da... Öyle program mı olur? Onun yerine ilk yarıdaki maçtan bir özet verirsin, daha iyi olmaz mı? Yani, Deniz Gökçe'nin bacak gösterili İddaa programından sonra, sululuk bile denemeyecek bir şey... Fatih Akyel'in yeni dersi! Bu ne biçim ülke yahu? Futbol yorumlamak kimlere kaldı? Önüne gelene bir köşe veriyorlar, bir de kelle yapıştırıp ahkam kestiriyorlar. Geçenlerde, ismini veremeyeceğim, çünkü o bunu istiyormuş, Fanatik'te bir büyük otorite (!), Fatih Akyel'in, futbolcu olmadığını gerekçe göstererek, milli takıma çağırılışına tepki göstermiş... Vah zavallı vah! Ben de yaklaşık bir ay önce, Trabzonspor'un da, Terim hocanın da büyük şansı Fatih Akyel diye yazmıştım. Fatih, G.Saray maçında bunlara yeni bir ders daha verdi. Haddinizi bilin ey futbol cahilleri! Daum teslim oldu! Çağın futbol gelişmelerinin çok gerisinde kalmış olan F.Bahçe Teknik Direktörü, nihayet önce, büyük olasılıkla Başkanına, sonra da taraftarına teslim olmak zorunda kaldı. Çünkü, F.Bahçe ne G.Saray, ne de Konyaspor maçına Nobre'siz çıkabilirdi... Ya da Nobre, Alex ve Anelka'dan biri asla dışarıda kalamazdı. Ama yazdık, söyledik... İlk yarıdaki Alex'siz G.Saray maçını örnek gösterdik. Belli ki, Başkan "Biraz dinle" demişler... Sonra da seyirci ki, bana göre bu işi Daum'dan daha iyi biliyor, Nobre'yi maça istedi... İstedi de ne oldu? Futbol oldu, tempo oldu, pozisyon oldu, gol oldu... Yani bu takım, yılda 2 milyon 800 bin euro alan Daum olmadan hangi sonuçları alabilir sorusuna varın cevap bulun şimdi... Trabzonspor sizin gibi şerefsiz değildir! Ben Trabzonlu değilim. O ilimize bir kere gittim... O da 1977'de... Ailemde hiç mi hiç Karadenizli yoktur. Ama Trabzon ili insanlarının, bütün ülkemdekiler gibi çok şerefli olduklarını bilirim. O takımın formasını kim giyerse, o da şeref zafiyeti gösteremez. G.Saray maçından önce de, hele hele şu malum kulüp televizyonunda, sözüm ona yorum yapan yüzüklerin efendisi gibi sapıklar, Trabzonspor'un maçı bırakacağını bile ima, hatta iddia ettiler. Geçen sezon da bunu yapmışlardı. Ama Trabzonspor gelip Ali Sami Yen'de G.Saray'ı yenip şampiyonluktan etmişti. Bu defa da liderlikten etti. Siz şerefsizler, bir insanlık, bir sportmenlik dersi daha aldınız mı? Sanmam... Bakalım bu hafta hangi senaryoları yazacaksınız? Mondragon meselesi! Şayet dünyada G.Saray Teknik Direktörü Eric Gerets'inki gibi bir uygulama görüp, duyduysanız ne olur beni de bilgilendirin... Birinci kalecini, ligdeki en büyük, en ciddi ve de ezeli rakibin karşısında, hem de onun sahasında, kupa maçında, düne kadar ikinci kalecinle kupa maçlarını oynadın diye kadroya bile almayacaksın... Düüüüt! Şayet gerçek gerekçe buysa, Gerets'in teknik adamlık yapması futbol adına günahtır. Yok başka bir gerekçe varsa, onu da Gerets açıklasın veya G.Saray bulup ortaya çıkarsın... Ah Devekuşu ah! Efendim; uzun süre inatlaştıktan sonra, bendeniz de Digitürk abonesi oldum. Ve de kanallardan birinde bir zamanların ünlü Devekuşu Kabare tiyatrosunu izliyorum. Metin Akpınar, Zeki Alaysa ve Nevra Serezli ustaların, belki de yüzden fazla izlediğim oyunlarını sanki yeniymiş gibi zevkle izliyorum. Ama sonra da kızıyorum. Neden mi? Bizi sözüm ona sanatçılara bırakmaya ne hakkınız vardı, ey ustalar?.. Statlara tıraş veya ek! F.Bahçe'nin sayın Başkanı, G.Saray maçındaki müthiş koro küfürleri, stadın kapasitesi 52 bin olduğu için önleyememiş. O halde genel çözüm çok kolay... Nasıl mı? Ali Sami Yen'le İnönü'yü de büyütürlerse, edilen küfürlere özür bulunur... Ya da Saracoğlu'nda küfürün yok olması için kapasitenin yeniden 20-25 bine çekilmesi gerekir. Nasıl, ne kolay değil mi? Başkan gerçekten de nasıl dünya kulübü olunacağını biliyor vesselam! Tigana kalınca!.. Beşiktaş yönetimi Tigana ile önümüzdeki sezon için de anlaşınca, takım müthiş bir değişim gösterdi. Tigana işe daha ciddi asıldı. Zaten iyi bir hocadır... Takımdaki futbolcular da gelecek sezonlarını başka kulüplerde geçirmemek için maçlara asılmaya başladı. Beşiktaş üç - dört maçtır futbol oynuyor. Hem de kadrosunda kim olursa olsun... Efendim; TRT'nin pazar akşamki sunucusu diyor ki, "Beşiktaş'ın hedefi olmadığından, tıpkı geçen sezonki Rıza Çalımbay dönemini yaşıyor..." Yapma be! Rıza'nın demode futbol kurgusu ile Tigana'nın çağdaş anlayışı hiç birbirine benziyor mu? Hakan Şükürsüz zor yürür! Ben, Hakan Şükür'ü olan bir takımın onbirini sahaya asla Şükürsüz sürmem... Sakat, hasta veya cezalı değilse, önce Hakan Şükür'ü yazarım, sonra diğer on kişiyi... Bakacağız, Milli Takım Hakan Şükürsüz ne oynayacak? Moldova ve Malta maçlarını kastetmiyorum tabii ki... Fatih Terim de, Hakan bırakana kadar ona mecburdur... Gerets bunu anlayamadığı için deplasmanlarda 6 puan birden bıraktı... Hasan'ı dinleyin Hasan'ı... G.Saraylı Hasan Şaş, Trabzonspor maçından sonraki kısa konuşmasında bence bütün futbolcular tarafından örnek alınacak bir tavır sergilemiştir. F.Bahçeli Tuncay da, yanılmıyorsam Milan maçından sonraydı, aynı şekilde örnek bir konuşma yapmıştı. O günlerde Tuncay'ı fair-play ödülüne aday göstermiştim. Şimdi de Hasan Şaş'ı, Tuncay'a ortak ediyorum. Ve bu futbolcuya küfür edenleri bir kere daha lanetliyorum. Hakemler hakem mi oluyor? Oktay Demiray'ın talihsizliği hariç, Bülent Demirlek, Yunus Yıldırım, Serdar Çakır, Vedat Yüksel gibi genç isimler çok ciddi aşama göstermeye başladılar. Mustafa Çulcu'nun sihri midir nedir bilemem ama galiba akbabalar aç kalacak... Acaba biz mi yanıldık? Rıza Çalımbay'dan sonra, Aykut Kocaman, Ziya Doğan, Feyyaz Uçar ve Samet Aybaba, çok ciddi teknik adamlık hataları işleme yarışına girdiler sanki... Baksanıza Aykut'a... Murat Hacıoğlu sağ çizgide, Ümit Özat'la Tuncay'ın bölgesini kapatacak... Mümkün mü? Bu benzeri olmayacak dualara amin denmesini her hafta sıralayacağım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.