Tuncay'a hiç yakışmadı!

A -
A +

Tuncay için bu sütunlarda çok övgü yazdım. Hatta, deplasmandaki bir Şampiyonlar Ligi yenilgisinden sonra yaptığı konuşma sebebiyle kendisini fair-play'e aday bile göstermiştim. Ama şu son kupa maçı sonrası yaptıkları, hepsini aldı götürdü. Ne demek; bir amigo gibi, hem de rakip takımın stadında panoların üzerine çıkıp, "Bir Baba Hindi" çektirmek? O tezahüratın içindeki fiillerin cezası G.Saraylı Ayhan'ın Beşiktaş tribünlerine yaptığı jestlerden aşağı mıdır? Kaldı ki, aynı Tuncay, çok değil o olaydan on beş gün önceki sevinç şekli için özür bile dilemişti. İşte, ülke futbolunun ve futbolcusunun hali! Tuncay bunu yaparsa, varın gerisini siz düşün! Tuncay'ın hangi konuda aşama yaptığını da sanırım Ankaralı özel okurum böylece anlamış oldu. Hoş geldiniz Murat Bey! F.Bahçe'de Nihat Özdemir Bey, demeç ya da kamuflaj konuşmaları nöbetini Murat Özaydınlı Bey'e devretti. Murat Bey'e göre de, G.Saray için yapılan fukaralık edebiyatı, hakemlerin vicdanında yaralar açtığından, F.Bahçe'nin yoluna taş konuluyormuş... Yahu; G.Saray lehine kural gereği düdükler çalınmıyor, hatta kaleye giren topun elle kesilmesine rağmen penaltı verilmiyor. Peki, o zaman elle atılanların sayılması, elle kesilen toplara penaltı verilmemesi F.Bahçe için devam etmiyorsa, bundan mı yakınıyorsunuz Murat Bey? Mesele, Tuncay'ın amigosal tezahüratından gelebilecek cezayı önlemek... Dikkatleri başka yöne çekip, bir şeylerin üzerini örtmek... Bu da dünya kulübü olmanın başka bir taktiği! İşte lig kalitemiz! Eurosport kanalı, yanılmıyorsam geçen sezon, bizim ligden özet görüntüler yayınlıyordu. Yani Türkiye Süper Ligi, Avrupa hatta dünya izleyicisinin huzurundaydı. Ancak bu sezon dışlandık. Bizim futbol meraklısı dostlarımız, bunun gündeme gelmesini istediler. Haklılar... Harika bir ligimiz var diye atıp tutanlara duyurulur. Lig öyle olsa, Europsport neden kaldırsın? Beşiktaş'ın haline bakın! Çıkan haberlerin doğru olup olmadığını bekledim. Yani, Tümer'in Tigana tarafından kadro dışı bırakılıp, Başkan Demirören tarafından baskıyla yeniden kadroya alındığı haberlerini... Ne o yandan, ne de bu yandan bir yalanlama gelmedi. O halde, Beşiktaşlı futbolcunun bir hafta önce kazandığı Tigana sevgisi, saygısı, çok çabuk bitti demektir. Zaten Konya maçının ilk yarısında bu, bütün çıplaklığı ile ortaya çıkıverdi. İkinci yarıdaki gayret, tribündeki tehlikeye kendini affettirmek içindi... Anlamadığım şu; Tümer, eskiden olduğu gibi satılabilecek olsa, hadi vitrinde kalsın diye oynatıldı. Ama öyle değil ki... Sözleşmesi bittiğinden çantası alıp gidecek... Zaten kendisi de bunu açıkladı. O halde geriye bir şık kalıyor; o da Demirören, Tigana'dan vazgeçti... Olur mu olur... Beşiktaş kimlerden vazgeçmedi ki... Gerets'ten karışık salata! Hep söyledim, yazdım... Bu Gerets çok duygusal... "Keşke sahaya 17-18 kişi çıkabilsek de çocukların hepsinin gönlünün yapabilsem" diye düşündüğüne bahse girerim. Baksanıza; Ümit sakatlandı diye avuç ovuşturup, Hasan Kabze'ye ilk onbirde yer açtı... Hem de sol kanatta... Sabri nasıl olsa gençtir diye kesti, ama İliç'i, belki de hayatında ilk defa sağ çizgiye yaslayarak, sanki Sabri için ikinci yarı davetiyesini önceden hazırladı. Sonra Uğur çıktı, Heinz oyuna girdi. Eh, Volkan zaten ilk onbirde idi... İyi ki Cihan da cezalıydı hani... Sonra Hasan Kabze önce Hakan'ın yanına, sonra sağa... Vallahi şaşırdım, kafam karıştı. Başka neler olmuştu diye düşünürken, içinden çıkamadım Gerets çorbasının... Ne önemi vardı ki, nasıl olsa Daum'la şans yarışmasındaydılar... Canaydın'a ciddi uyarı! Merakla beklenen G.Saray kongresini Özhan Canaydın kazandı. Tebrikler! Ancak en yakın rakibinin, hem de bazı dedikodulara rağmen bin üç yüzden fazla oy alması, "Bu defa becer, yoksa gidersin" mesajı içermektedir. Asıl önemli olan, bu iş bir daha yürümezse, bu defa geleceğin başkan adayı Adnan Polat da biter... Benden söylemesi! Ne gazete ama! O gazetenin sorumlusu, "Biz kongreleri iyi biliriz" gibi bir yazı da yazdı pazartesi günü... Onu bilirler de, maçların sonuçlarını yanlış yazarlar. Bak; hemen yazının çıktığı o günkü basketbol sayfası! Recep Ankaralı'ya başarılar! Dünya Erkekler Basketbol Şampiyonası için bir hakemimiz 40 hakem arasında görev yapacak... Recep Ankaralı dostuma bu çok önemli görevi için başarılar dilerim... Futbol hakemlerimizin dikkatine! Neden futbol hakemlerimiz böyle önemli görevler almazlar da, basketbol hakemleri alırlar? Cevabı gayet basit! Basketbol hakemleri arasında dayanışma vardır. Basketbol hakemleri kimseden korkmadan, çekinmeden düdük çalarlar... Basketbol hakemleri gerektiğinde salonu boşalttırabilirler. Hem de futbol hakemlerinin dörtte biri kadar para almalarına rağmen... Ama ya futbol hakemleri? Ancak devre arasında kulakları çekilirse, oyunu durdurabilirler... Bülent Demirlek, kupa derbisinde daha baştan içeriye, göstermelik de olsa bir gidebilseydi... Bir yerde başka, başka yerde başka çalarlar... Kaldı ki, basketbol daha yorucu, daha fazla dikkat ister... Recep kardeşim, sonsuz başarılar! Ne kafa değil mi? Yanılmıyorsam TRT'de izledim... F.Bahçe taraftarına, Canaydın'ın yeniden başkan seçilmiş olmasını nasıl karşıladıkları sorulmuş. İş mi bu? Neyse, iş çığırından çıktı zaten. Ama biz sonuçlarına bakalım... F.Bahçe taraftarı çok memnun... Ama unuttukları bir şey var; o da G.Saray'ın şampiyonluk rekorunu Başkanları Yıldırım'ın döneminde kırdığı... Artı; şu anda ezeli rakipler arasında puan farkı var mı? Ya Canaydın'ın takımı bu sene şampiyon olursa? O zaman TRT yeni bir anket yapacak mı? Hani devlet ya... Kim daha iyi biliyor? Kupa derbisinin sonlarına doğru, F.Bahçe, yöneticisi Mahmut Uslu'nun tribünden Daum'un yardımcıları Murat Kuş'a, "Yahu adam değiştirin, turu kaybedeceğiz" uyarısı yaptığını basından okudum. Haber kulübün resmi sitesinden yalanlandı ama ateş olmayan yerden de duman çıkmaz. Eh, Mahmut Uslu, bir basketbol adamı da olsa, futbolun en azından felsefesini bilir... Peki, Mahmut Uslu'nun uyarısı boşa mı gitti? Yok yahu, Daum, hem de Alex'i oyundan alıp Selçuk'u soktu... Posta idaresinin skandalları! Her şey özelleşti diye, halk tabiri olan "Posta" sözünün arkasına, önüne bir şey ekleyemedim. Ama bildiğim posta, kredi kartı ekstrelerini en az bir hafta gecikmeyle vatandaşa ulaştırıp, faiz yükletiyor. Önce bankalar bunu ayarlıyor sandım. Yetkilileri aradım, hesap kesimi tarihinden bir gün sonra ekstrelerin posta verildiğinin garantisini aldım. O halde? Bu posta işine kim bakar bilemem ama, ben, vatandaş adına sorumluları göreve çağırayım dedim. Anelka'nın ufu! Anelka sakatım dedi. MR'ı çekildi. Hem de iki defa... Sakatlığının önemli olmadığı, G.Saray'a karşı kupada oynayabileceği açıklandı. Sonra ufuna baktırmak için maç yerine, Paris'e gideceği açıklandı. Baktırdı ufuna geldi, yine oynamadı. Üstelik iki maç daha oynamayacağı açıklayıp, bir daha ufuna baktırmaya gitti. Acaba Anelka şu günlerde Paris'te ne yapıyor? Ufuna mı baktırıyor, yoksa Saint Germain'deki arkadaşlarıyla laflıyor mu? F.Bahçe'nin, bildiğim kadar, yüksek maliyetli dört dörtlük sağlık tesisleri var. Hiç olmadık Mehmet Ali Aydınlar'ın Acıbadem tesisleri... Eh onca da doktor var... Ama her işte bir hayır vardır derler ya, Alex'e falan sanki sihirli değnek deydi. Sinan Vardar! Beşiktaş'ın yönetiminde Sinan Vardar diye futboldan iyi anlayan bir dostum var. Geçenlerde istifa etmeye kalkıştı. Sonra ne olduysa bu istifa durdu. Acaba dedim Beşiktaş yönetimindeki koltuklarda mı bir tuhaflık var? Gelen gidiyor da ondan... Ama Sinan, bir çocuk bulmuş ki, on yaşında, vay anam vay! Real Madrid'de, Barcelona'da, Manchester United'da, Arsenal'da, Milan'da falan olsa, vallahi bu çocuk da, ailesi de özel korumaya alınırdı. Bakalım ne olacak? Alp Yalman'a yazık oldu! Kulüplerde, hele hele büyük kulüplerde başkanlık yapmış kişilerin çok dikkatli olmaları gerekir. Yani Alp Yalman gibi, G.Saray'a ciddi hizmetleri olmuş bir kişinin, bile bile ladesle başkanlığa aday olmasına zaten şaşmıştım. Ama çokça çok satan gazetelerden birinin ve o gazetenin G.Saraylı yazarının dolmuşunda gezinmenin faturasını ağır fark yiyerek ödedi. Hatta buna fark değil başka bir kelime bulmak girekir. Tulun her gün ivme kaybediyor! Bülent Tulun dostum ki, bizim Habertürk'teki Şeref Tribünü programında tam bir gerçek sportif direktör gibi konuşmuştu ama, Kayseri Erciyes takımı için " Aşırı motive edilmişlerdi" yakıştırmasını yaparak neredeyse küme düştü. Şimdi F.Bahçe'den birileri çıkıp da, aynı şeyleri Malatyaspor için söylese... Kayseri takımı da, G.Sarayla oynadığı gün tehlikedeydi. Kaldı ki, belge yoksa, kimse için bu yakıştırma yapılamaz... Haaa belge vardı da, ne oldu diyeceksiniz! O başka... Ama ne olursa olsun, kanıtsız, belgesiz iddia olmaz... Hele hele şu günlerde... Yorumcular! Digitürk, hayli yüklü bir maliyetle maçları bize ulaştırıyor... Bedava değil, ama yine de teşekkür etmek gerekir. Ama ya yorumcuları... Sevgili Şenol, Malatyaspor maçının yorumunda bakın ne diyor: "F.Bahçe kupa yorgunu olduğundan..." Yapma be Şenol! Peki, Malatyaspor ne yorgunu? Üstelik F.Bahçe, Malatya'dan bir gün de fazla dinlendi... Üstüne üstlük F.Bahçe evinde idi, Malatya deplasmandan dönüp deplasmana çıkıyordu. Yani ne bileyim işte, her güzelin bir kusuru oluyor... Ama bu defaki bize biraz pahalıya patlıyor. Haaa illaki amigo konuşturmak zorunda da değilsiniz. Bari bunu bilin! Palavracı gazetenin iflası! Brezilya'da bir gazete, yurt dışındaki futbolcuların karnelerini yayımlayıp, Alex'i en beğenilen, yani milli takıma en yakın aday ikinci oyuncu olarak yazmıştı. Ben de bunun büyük bir yanlış olduğunu, elmalarla armutların toplanamayacağını, yani İtalya, İspanya, Almanya, İngiltere liglerinin Türkiye ligiyle uzaktan yakından ilgilisi bulunamayacağını yazmıştım. Hem de daha geçen hafta... Ve Parreira, Alex'in Almanya kadrosunda bulunmayacağını açıkladı. Türkiye'de de böyle gazete tonla... Ama iş teknik adamda biter... Bütün takımlar dikkat! Bugün ve yarın erteleme maçları var... Kulüplerin çok dikkat etmesi gereken bir durum var... Maçların asıl oynanacağı tarihte, o kulübe lisansı çıkmamış, yani o kulübe henüz tescil edilmemiş oyuncular bu maçlarda oynayamazlar. Yani Beşiktaş'ta Bobo ve Gökhan'ın oynayamayacağı gibi... Erteleme gününde cezalı olanlar ise, cezalarını bitirmişlerse oynayabilirler. Geçtiğimiz cuma, cumartesi ve pazar günü kırmızı kart görmüşler veya dördüncü sarı karttan cezalı duruma düşmüşler de bugün ve yarın oynayamazlar. Aman dikkat! Terim'e bir müjde daha! Fatih Akyel'den sonra, G.Saraylı Ferhat'ın da, uzun zamandan bu yana çektiğimiz sol kanat adamı sıkıntısını, hem de uzun yıllar giderebileceğini görüyorum. Fatih Terim Hoca, sanırım yavaş yavaş daha fazla umutlanmaya başlamıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.