G.Saraylı futbolcuların yüzü ne anlatıyordu?

A -
A +

F.Bahçe'nin ezeli rakibi G.Saray'ı, çokça şanssızlık yüzünden sadece dört golle yenebildiği maçın şifresi aslında ısınma hareketleri sırasında çözümünü vermişti. Bunu kim fark etti bilemem ama, futbol oynamış kişilerin anında yakalamış olmaları gerekirdi. Şifre şuydu; "Yahu hoca, bu statta sahaya öyle bir takım çıkarıyorsun ki, hepimizi yakıyorsun..." Yani, Uğur ve Ferhat kompozisyonunun yanı sıra, maç eksikliği yüzünden formsuz Saidou ile Cihan'ın da yan yana oynatılması, özellikle deneyimli oyuncuların yüzüne maç öncesi bile böyle yansımıştı. Yani, G.Saray maçın başında elde ettiği fırsatları gol yapabilseydi bile, o kadro o maçın altından yine kalkamazdı. Bandı alıp bir kere de siz izleyin bakalım, aynı şeyleri görebilecek misiniz? Güvenç Hoca'ya hiç yakışmadı! Rizespor, Güvenç'le hem iyi oynayan, hem de alt sıralardan süratle kurtulan bir takım izlenimi veriyordu. Trabzonspor maçında ise, kimsenin beklemediği bir darbe aldı. Teknik Direktör Güvenç Kurtar, bu ağır faturayı maçtan sonra hakeme çıkarmaz mı? Yapma be hoca! Peki, kalecine diyeceğin bir şey yok mu? Mehmet Demirkol'a da ayıp değil mi? Önce duyduğumu, yani bana ulaşan bilgiyi aktarayım... Hıncal Uluç, Mehmet Demirkol'u elinden tutup medyanın içine getirmiş. Bununla da yetinmemiş, alıp NTV ekranına da oturtmuş. Yani, Hıncal Uluç, Mehmet Demirkol'u, bizim meslekteki deyişle, icat eden adam... Ama sonuca bakın! Tıpkı Dr. Frankeştayn gibi... Demirkol, ustasını, daha doğrusu ustasını da değil, hamisini, kendisini icat edeni, "Ayıp" başlıklı, ayıp yazısı ile yerden yere vurdu. Medyada daha böyle ne Frankeştayn olayları var da, milletin haberi olmuyor. Ama merak etmeyin, hepsi birer birer dökülüyor, dökülmeye de devam edecek... Aaa az kalsın unutuyordum. Bu ikili NTV'de yine biraz asık suratlarla da olsa yan yana programa çıktılar. Desenize yeni bir "harikamız" daha oldu. Yapma be Sayın Başkan! F.Bahçe'nin Sayın Başkanı, G.Saray maçından iki üç gün önce, "Artık küfüre de karışmam. Kim ne yaparsa yapsın" demeciyle, bu ülkedeki küfüre karşı tek insan olarak ciddi biçimde sadece bizleri değil, herkesi üzdü. Zaten bunun etkileri de, derbiden sonra ülkenin birçok kentinde meydana gelen olaylarda görüldü. Artık küfürle mücadelede ülke sporu, babasız, hamisiz kalmıştır. Tuh! Adnan Polat'ın rüyası! G.Saray Asbaşkanı ve Futbol Şubesi Sorumlusu Sayın Adnan Polat, derbi çıkışında, ligin bitmediğini, sonunda ise kupayı kendilerinin kaldıracağını, iddia şöyle dursun, neredeyse senetle ortaya koydu. Allah Allah! Hem de bu teknik direktörle... Şeye benziyor... Neye mi? Tıpkı, F.Bahçe'nin Sayın Başkanı Aziz Yıldırım'ın, Beşiktaş'tan 11 puan gerideyken, Divan toplantısında verdiği senede... O senet protesto olmamıştı. Bu olur mu? Vallahi bu insanların bir bildiği oluyor... Rize'deki kavga! Rizespor'la Trabzonspor arasında oynanan Karadeniz derbisi neredeyse yarıda kalacaktı. Olacak şey değil... Acaba diyorum, önümüzdeki sezondan itibaren bu derbiyi öğlen saat 12. 00 olmadan mı oynatsalar? Cüneyt Çakır'dan bir şey olmaz! Atv, derbiden sonra maçın hakemlerini ekrana dizerek, bence, mükemmel bir gazetecilik yaptı. Bu iş kimin aklına geldiyse kutlarım. MHK Başkanı Mustafa Çulcu da, bundan böyle, istenilen hakemini ekranlara gönderme sözleşmesi imzalamış oldu. Neyse... Onu gelecek günlerde göreceğiz de, orta hakem Cüneyt Çakır, bence, geleceği hiç de parlak olmayan bir hakem olacağını adeta itiraf etti. Bunu nereden mi çıkardım? Anlatayım... Maçın yardımcıları ve bence en mükemmel hakem çizgisindeki Yunus Yıldırım, hakem hocalarının televizyonlardaki, özel hayata giren, hakaret içeren yorumlarından son derece rahatsız olduklarını açık açık ifade ettiler. Hatta Ahmet Çakar'ın yüzüne karşı... Ama Cüneyt Çakır, bunlardan büyük ders aldığını ve memnunluk duyduğunu ifade etti. Peki, Cüneyt Hoca, hiç babana sordun mu, Türk hakemliği, yaklaşık on seneden beri neden geri geri gidiyor? Rüştü'yü tanıdın mı Sabah Spor Servisi? Sabah'ın ana spor sayfasında, Vestel Manisa - F.Bahçe maçından sonra şöyle bir başlık vardı: "Düğümü Rüştü çözdü..." Dahası, alt başlıkta Rüştü'nün yediği goller sebebiyle, F.Bahçe'deki kariyerinin bittiği yazıyordu. Ben de buna, gerek yazılarımda, gerekse Habertürk'teki Şeref Tribünü programında şiddetle tepki göstermiştim. Çoluk çocuğun elinde kalmış spor sayfalarının, milli takımda 100 maç oynamış, 15 senelik F.Bahçe kalecisine bir maçta kariyer bitirtmesi mümkün olamazdı. Bu büyük ayıbı galiba da sadece ben dile getirdim. İşte Rüştü! O kafa; sence Rüştü'nün, F.Bahçe'deki kariyeri bitti mi? Meslek bilginiz, yeteneğiniz sıfır da, bari terbiyenizi takının! Futbol seyircisi böyle olur! Geçtiğimiz hafta sonu Fransa'da, Lig Kupası finali vardı. Nancy ile Nice arasında, Paris'in Stade de France futbol arenasında oynandı. Tribünlerde 70 bin kişi vardı. Ama ne Nancy, ki doğudadır, ne Nice, ki güneydedir, Paris şehrinin kulüpleri değillerdi. Peki, nasıl oluyordu da 70 bin kişi bu finale geliyordu? Acaba bizde, örneğin Malatyaspor'la, Adanaspor, İstanbul'daki statlardan birinde final oynasalardı, kaç kişi izlerdi? İşte, Türkiye ile Batı arasındaki gerçek futbol izleyicisi farkı... Mehmet Barlas'a teşekkürler! Hazır sporun dışında yazarlardan açılmışken, yazılarını öteden beri büyük keyifle okuduğum, müthiş bir bilgi hazinesine sahip Mehmet Barlas'ın geçtiğimiz cumartesi yazısından söz edeyim. Bir solukta okudum... Sonra bir daha okudum, yuta yuta... "Kapının önündeki ayakkabılar krizi yaşanıyor" başlıklı yazıyı siz de bulun, siz de okuyun... Hele hele Çetin Altan'ın piyano çalan, tenis oynayan köylüyle ilgili dileklerinin yeni versiyonunu mutlaka kaçırmayın! Emre Aköz'ün yanlış adresi! Emre Aköz, Sabah'taki köşesinde, hasta bir Fenerbahçeli olarak, daha doğrusu futbol meraklısı olarak, sık sık spora yer verir. Son yazılarından birinde de, yine böyle yapmış. Yapmış ama, çok ama çok önemli bir konuda yanlış adres göstermiş. Demiş ki, "Altan Tanrıkulu'nun, F.Bahçe tarihini okuyun..." Aman Emre kardeşim sakın ha! Yoksa, koca F.Bahçe'nin tarihini yanlış öğrenirsin. Ben, ilk 30-40 sayfada bir o kadar hata bulmuştum. Yapı Kredi Bankası'nın yayınlarla ilgili genel müdür yardımcısına da durumu iletmiştim. Daha detaylı bilgi istersen, ben buradayım... Ama anlaşılan o ki, sen de F.Bahçeli olmana rağmen kulübünün tarihini iyi bilmiyorsun... Basketbol yorumcusu palavra atamaz! SKY Türk bu defa da basketbolda Tadım Türkiye Kupası maçlarının final grubunu naklen yayınladı. Teşekkürler! Ama öyle bir yorumcu kullandı ki, tam anlamıyla skandal... Tuborg'la Ülkerspor arasındaki maçın daha henüz üçüncü periyodunun başında, yorumcu maçın Ülkerspor lehine bittiğine karar verdi. Sonra ne mi oldu? Tuborg yakaladı ve az kalsın maçı alacaktı. Basketbolda böyle erken konuşmak olur mu, kardeşim? Hele hele maçı galip bitirdiğine inandığın, bu konudaki sabıkalı Ülkerspor ise... Hadi futbol tam anlamıyla tefessüh etti, bari birileri bu basketbol yorumcularını doğru seçsin... Yoksa hizmetler boşa gidiyor. Mehmet Ali Birand da gitti! Mehmet Ali Birand'ı, herkes, dış dünya ile ilgili gazetecilik ustalığından tanır. Son dönemde de ana haber bülteni sunuyor... Benim bildiğim kadarıyla iki dili çok iyi konuşan bir meslektaş... Ama o da ne? 32. Gün gibi bir programı, tuttu, F.Bahçe-G.Saray derbisinin komik, kalitesiz, seviyesiz, sözüm ona magazine kurban etti. Hiç yakıştı mı Sayın Birand? Siz de bunu yaparsanız, başkaları neler yapmaz? Koca 32. Gün, aklı başında yorumcuları, takımlarda oynamış eski futbolcuları veya çalışmış teknik adamları karşısına alıp, seviyeli, mesaj içeren bir özel program yapamaz mıydı? Bari sizler kalın, giden gitti de... Sayın Yıldırım, TV'de terbiyesizler var! F.Bahçe'nin Sayın Başkanına buradan sesleniyorum... Çok ilkeli, küfüre karşı, sportmenliğe dayalı bir rejim yanlısı gibisiniz ama, bırakın gazetecilik ilke ve ahlakını hiçe sayan, televizyonunuzda artık terbiye sınırlarını da çoktan aşan bir sözüm ona yorumcunuz var. Federasyondaki insanları mafya olarak gösteren, bazı gazetecileri milyon dolarlar karşılığı her haltı yapan, haberciliğe, haber saklayıp ihanet eden kişi olarak gösteren bu kişiyi, başkalarının yüreği yetmez ama, ben en azından mesleğimim onuru adına ispata davet ediyorum. Siz de terbiyeye davet edebilirseniz, iyi olur... Yoksa, hiçbir yerde, hiçbir platformda ilkeden, sportmenlikten bahsetmeye hakkınız olamaz... Avusturyalı naylon düdük! Hakemin naylonunu bilmem fark edebildiniz mi? Arsenal- Villareal maçını, UEFA bir Avusturyalı kuartete vermiş. Orta hakem tam anlamıyla eyyam düdükleri çaldı. Gözünün önündeki Villareal penaltısını es geçti. Yardımcıları dört-beş ofsaytla canım pozisyonları yediler... Aslında bu maçın kaseti hakem seminerlerinde defalarca oynatılmalıdır. Böylece kötü niyetli hakemle, kötü hakem arasındaki fark da ortaya çıkar. Kim bilir belki de bu ışıktan temizlik de olur. Deniz'e de, takıma da yazık olmadı mı? F.Bahçe, Deniz Barış olayında İlhan Cavcav'la iddialaşarak, kim bilir belki de şampiyonluğu kaybetti. Yani öyle bir durum meydana gelirse, Vestel maçının hesabını verecekler ekibine yönetim de dahil olunur, bu böyle biline... Bir futbolcuya 25 milyon dolar ödeyebilen bir kulüp, başkanının bir başka kulübün başkanıyla iddialaşması sonucu, takımına son maçlarda ciddi katkıda bulunan bir oyuncusunu zorlu virajda oynatamadı. Ama sonra bakıldı ki, pabuç bağlanıyor, para ödendi. Ama mahkeme devam ediyor. Hiç yakışıyor mu? Beşiktaş, yine Sergen'le... Gazetelerden okudum, doğru mu, değil mi bilemem ama, Beşiktaş, Sergen'le, minik bir garanti rakam ve maç başı anlaşmış... İyi... Allah Sergen'e uzun ömürler versin... Bakalım, en sonunda kim pes edecek? İster misiniz, Sergen, Stanley Mattheus'un rekorunu kırsın... 41 yıl mı, neydi, öyle bir şeydi galiba... Eee daha 7-8 sene var... Ne olacak ki? Beşiktaş'ın 15 yıllık rekoru var nasılsa... Daum ve Gerets! Derbi iki teknik adam arasındaki farkı da ortaya çıkardı. Nasıl mı? Şöyle... Daum, medyanın aklı başındaki yorumcularına nihayet teslim olup, Anelka'yı yedeğe çekti., Selçuk, Appiah, Aurelio üçlüsünü yine bir araya getirdi. Gerets ise, sınıfı bile belli olmayan bir teknik adamlık manevrası ile çocuklarını harcadı. Ve de bizim ligde takım yönetecek kapasitede olmadığını yine gösterdi. Aslında bu iki hocayla, önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi'ne gidilmekte kararlı görünüyorlarsa, iki ezeli rakip için üzülmekten başkaca yapacak şeyimiz kalmaz. Yok mu, kurtaracak baht-ı kara madeni? Polat'a da Fener yönetimine de çok ayıp! Trabzonspor -F.Bahçe maçı hiç kuşkusuz bu sezonki ligin finali olacak. Ama ne var ki bu heyecan dolu bekleyişe maçı oynamayacak taraftan, "Siz yapacağınızı bilirsiniz" pompalaması gelirken, onayacak taraftan da "Size havuzda biz para kazandırdık" gibi çok seviyesiz ve aynı zamanda da çok anlamlı bir yaklaşım yapılıyor. Sonra da bu ligin kaliteli bir lig olduğundan bahsedip, en büyük derbimizin dünyanın bir numarası olduğunu iddia ediyoruz. Hadi yahu! Biz aslında futbolda çok komik bir ülkeyiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.