Acı bir haber!

A -
A +

Gazetelerden okudum; F.Bahçe Futbol Vakfı kapanıyor diye... Haberin içinde, bu vakfı Başkan Aziz Yıldırım'ın kurmuş olduğu yer alıyordu. Bu kararın ardından, işlem tamamlanana kadar Cemil Turan da geçici başkan olmuş. Peki, Başkan kurduğu vakfı neden kapatıyor diye sordular. Gayet basit dedim... İnsanlar, yani F.Bahçe formasını yıllarca taşımış ünlü futbolcuların da başkanı taşıma görevleri sona erdiğinden, yani onlara da artık ihtiyaç kalmadığından, "Harç bitti, yapı paydos." Sonra devam ettim; Siz Adnan Menderes'i tanır mıydınız diye... O da ne demek dediler... Tarihe bakmalarını söyledim, o kadar... Allah Allah, neden Canaydın da, Yıldırım değil? Gazeteler ve televizyonlardan bir haber; G.Saray Başkanı Özhan Canaydın, Hamburg Futbolun Büyüsü Sergisi'ne davet edildi... Yani Türkiye'den sadece G.Saray Kulübü'nün Başkanı davet edilmiş. Oysa G.Saray'ın ne stadı stat, ne Florya'sı Samandıra, ne İliç'i Appiah, ne Saidou'su Anelka, ne de forma satışı 18 milyon dolar... O halde Almanlar da mı, kafayı kaybetmişlerdi? Hayır! Tam tersine kafaları yerinde olduğundan davetin adresini G.Saray olarak belirlemişlerdi. Öyle ya, ellerindeki dokümanlarda, UEFA Kupası ve Süper Kupa Şampiyonu diye G.Saray'ın adı yer alıyordu. Hürriyet'e bak, yanlış adrese git! Basketbola merakımız en az futbol kadar ya... Euro Lig'in final-four'unu merakla ve sabırsızlıkla bekliyordum. İlk maçların oynanacağı gün, yani geçtiğimiz cuma sabahı gazeteleri tararken, Hürriyet'in spor sayfasında günün "Spor programına" göz attım. Aaaaa; final-four, Sky Türk'ten TV-8'e geçmişti. Programa göre, önce Tau- Maccabi, sonra da Barcelona- CSKA, TV-8'den yayınlanacaktı. Şaşırmıştım. Onca maçı yayınla, büyük hizmet ver, sonra finali başkasına kaptır. Bir de TV-8 bugüne kadar hiç basketbol topuna elini uzatmamıştı. Tam Sky Türk'e acırken, başka bir gazetede maçların Syk Türk'ten yayınlanacağını okudum. Hadi bakalım, gel çık işin içinden... Koca Hürriyet mi yanlış yazacaktı? Hem de spor müdürü, bu ülkede basketbol yazarlığının artık duayeni olmuş Esat Yılmaer... En iyisi Sky Türk'e telefon etmekti. Tabii ki, çok doğal olarak final maçları Sky Türk'ten yayınlanacaktı. Para verip gazete alan insanlar için öyle üzülüyorum ki... Eric Gerets nasıl teslim oldu! "F.Bahçe'ye bir kere daha oynasam, yine aynı takımı çıkarırdım"diye, kendine çabuk ezilir, dağılır bir kalkan edinmeye çalışan G.Saray Teknik Direktörü Eric Gerets, Ankaraspor'a karşı, derbide oynatması gereken kadroyu sahaya sürerek teslim oldu. Şayet dik durabilen bir hoca olsaydı, Ankaraspor'a da Uğur ve Ferhatlı kadroyla çıkardı. Demek ki, yeniden ehliyet sınavına sokulmalı... Sabah'ın futbol otoritelerine büyük hakaret! Önce F.Bahçe-G.Saray derbisi günü birinci sayfanın en tepesine oturtulmuşlardı, Şansal Büyüka ile Erman Toroğlu... Maçın nasıl sonuçlanabileceğini falan anlatıyorlardı, koca koca fotoğraflarla... Ömer Üründül, Kazım Kanat, Ahmet Çakar, Levent Tüzemen, Gürcan Bilgiç o gazetenin spor sayfasının yazarları değiller miydi? Yoksa onlar, öyle sıradan maçlar için mi sütunlara düşüyorlardı. Neyse, bir kerelik olur dedik. Aaaaa baktım ki, Trabzonspor-F.Bahçe maçı günü de aynı film... Araştırdım. Karıştırma, bir iş vardır dediler... Ne işi yahu? Bir gazete, onca futbol otoritesi barındıracak, sonra da onları bir kenara itip, hem de birinci sayfasının tepesine başkalarını oturtacak... Her iki haberi de yapan bir bayan... Eeee, şimdi ben... Neyse, Sevgili Rauf Tamer'in dediği gibi; çek kuyruğunu gitsin! (Bu yazının çıktığı gün F.Bahçe-Beşiktaş kupa finali için de aynı filmi izleyebiliriz.) Hamza Yerlikaya ve İsmail Güzel! Avrupa Grekoromen Güreş Şampiyonası'nda birincilik kürsüsüne çıkan iki güreşçimizin başarıları gazetelerin birinci sayfalarından duyuruldu. Ama spor sayfalarının, ne yazık ki, en sonuna atılmıştı. Aklıma, Tercümanlı yıllarım geldi. Reşit Karabacak için arka kapak sayfasını tam olarak şampiyona ayırmıştık. Posterini vermiştik Reşit'in... Daha buna benzer amatör sporlarda elde edilen büyük başarıları, hep futbolun önüne geçirmiştik. Celal Sandal'ın, İspanya ringinde İspanyol rakibi Fernandez'i yere serişinin fotoğrafını dokuz sütuna kullanmıştık. Hiç unutmam, Hentbol Ligi başlarken, Ankara bürosundan Yusuf Yalkın'ın gönderdiği malzemeyi yine arka kapağa tam sayfa olarak aktarmıştık... Şimdi mi? Ticaret, fanatizm ve onlara kurban edilen spor anlayışı... Başkan Demirören bilmeden konuşuyor! Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, geçenlerde, Kluviert ve Wiltord için görüş bildirdi, ya da açıklama yapmak durumunda kaldı. Başkan dedi ki ; "Kluviert artık çok yaşlandı, biz, bu yüzden Wiltord ile ilgileniyoruz..." Yapma be Başkan! Senin yaşlandı dediğin futbolcu, genç sandığından iki yaş genç... Ya da genç sandığın, yaşlı dediğinde iki yaş daha yaşlı... Bu işi bir düzene koyun! Futbol Federasyonu, bu defa kupa finalini İstanbul'dan alıp, İzmir'e postaladı... Hem de finalde iki İstanbul takımı varken... Peki, karda, kışta, yağmurda takımlarının maçlarına koşan İstanbul'daki F.Bahçe ve Beşiktaş taraftarının günahı ne? Haaa bence, bundan böyle bu kupa finalinin yeri, olağanüstü şartlar olmadıkça, artık değişmeyecek biçimde belirlenmelidir. Örnek mi? Stade de France... Eskiden Wembley gibi... Kazım Kanat, söyle kim gelsin? Beşiktaş'ın düzlüğe çıkabileceğini, açık ve net bir kere daha yazayım, hiç sanmıyorum... Neden mi? Baksanıza, kulüp bünyesinde etkili ve galiba da yetkili Kazım Kanat dostum, Tigana'nın gönderilmesini yazıp duruyor. Etkili ve yetkili, çünkü genel kurulu bile teslim aldı. Peki, Kazım kardeş, Beşiktaş kimi teknik direktör yapsın? Bunu da söylemen gerekmez mi? Haaa ben biliyorum kimi göstereceğini... İyisi mi, sana bir gün sorarlar da söylersen, ben senden öne geçeyim... Samet Aybaba'yı değil mi? Kendini sıkı tut Beşiktaş yönetimi! F.Bahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım, Futbol Extra'ya verdiği uzun röportajda, Beşiktaş yönetiminin Murat Aksu sayesinde ayakta kalabildiğini, Aksu çekilirse de, hemen dağılacağını ifade etmiş. Aynı Başkan, kısa bir süre önce de İlhan Cavcav'ın, G.Birliği Başkanlığından istifa etmesini istemişti. Yani, F.Bahçe Başkanı, rakiplerinin iç işlerine de karışmaya bayılıyor. Böyle yapıyor da, sonra niye kendisine her yerde küfür edilişine şaşırıyor ve kızıyor. Sizce anlaşılıyor mu? Son yılların en muhteşem golü! Sivasspor-Kayserispor maçında Lazarov'un attığı gol, bence, bırakın Türkiye sahalarının, dünyanın son yıllardaki en muhteşem gollerinden biriydi. Gökhan'ın orta alan çizgisi gerisinden ve üç kişi arasından topu sol kenara yuvarlaması, Bülent'in, yaklaşık 40 metrelik müthiş deparı ve sonunda, topu sol ayağı ile arka direği doğru kesişi, Mehmet Topuz'un kaleye vurmayıp, gelişine topu penaltı kireci üzerindeki Lazarov'a kepçelemesi ve Lazarov'un müthiş sağ volesiyle tavana asılan top... Bütün bunlar top hiç dinlenmeden oldu. Bu golde emeği geçen herkesi kutluyorum... Bu gol, mutlaka jenerik olarak bir yerlerde kullanılmalıdır. Hem de benzeri atılana kadar... Öyle ya abuk sabuk pozisyonları kullanacağınıza... Ergun Gürsoy neyi kastetti? G.Saray'ın yönetimden ayrılan eski İkinci Başkanı Ergun Gürsoy, yine Habertürk'e telefonla katıldığı akşam, taraftarın düne kadar protesto ettiği başkana bu defa sıcak yaklaşımını, düne kadar tribünleri boş bırakanların bu defa oturacak yer bırakmamasını tuhaf karşıladığını üstü kapalı gibi dile getirdi demeyeceğim, çünkü, söyledikleri direkt bu yola çıkıyordu. Bu ne demekti? Yoksa G.Saray kongrelerini de tribünleri kullanarak birileri mi yönlendiriyordu? Öyle ya, takım aynı, ligdeki gidiş aynı... Peki, eniştem beni niye öpmeye başladı? Yiyemeyeceğin hurmaya uzanmayacaksın! F.Bahçe, G.Saray Asbaşkanı Adnan Polat'ın cumartesi ile pazartesi arasındaki 180 derecelik dönüş sonucu yaptığı açıklamaya, aynı günün akşamı, yani 24 Nisan'da, bir bildiri ile cevap verdi. Bu bildirinin bir paragrafında, F.Bahçe'nin, Trabzonspor'un yayın gelirlerinden aldığı payı arttırdığı belirtiyordu. Öylesine ki, Mehmet Ali Yılmaz, Atay Aktuğ ve Özkan Sümer gibi başkanların bile bu işi başaramadıkları ifade edilerek, Trabzonspor'un haklarının korunduğuna değiliniyordu. Bildiri sadece Habertürk'ün Şeref Tribünü programında konu edildi. Trabzonspor'un yönetici İbrahim Hacıosmanoğlu bağlanıp, tepki gösterdi. Hepsi bu... Gerisi mi? Hiçbir gazete ve televizyon bildirinin bu bölümünü yayımlamadı. Anlaşılan o ki, F.Bahçe, yaptığı büyük gafı fark etmiş ya da birileri (!) bu bildiriyi kaleme alana yaptıklarının hem ayıp, hem de maç öncesi anlam taşıdığını hatırlattığından, medyadan o bölümün kullanılmamasını istemişti. Medya da bu isteğe uymuştu. Sonra bir de medyadan şikayet ederler... Bunlar ne demek Sayın Başkan? F.Bahçe'nin Sayın Başkanın, yine Futbol Extra dergisine verdiği röportajdan iki pasaj: Birincisi :"Adam alkolik, sigara içiyor, her haltı yiyor, sonra futbolu bıraktığında alıyorsun onu hoca yapıyorsun. O da geleceğin futbolcunu yetiştiriyor!" İkincisi: "Objektif olma mecburiyetinde olmayan kişiler aslında gazeteci... Objektif olursa eğer, o zaman gazetecilik yapamaz..." Başkan, bu sözleri havaya bakıp söylemedi hiç kuşkusuz... Belli ki bu konularla ilgili deneyimi var. Şayet öyleyse bunların kim olduklarını da açıklamalıdır. Yoksa F.Bahçe'de gençleri yetiştiren hocaları mı kastetti? Objektif olma mecburiyeti olmayan gazeteci kim? Ya da objektif olduğundan gazeteci olmaması gereken kim? Rizeli ve Trabzonlu futbolseverlere... Geçen haftaki yazımda, Rizespor-Trabzonspor maçında meydana gelen olaylara son derece üzüldüğümü ve bu iki takımın maçlarının saat 12.00'den önce oynatılması gerektiğini yazmıştım. Bu sadece bir espri idi. Bırakın Karadeniz dışını, bu espri o yörede bile yaygındır. Telefonla tepki gelmiş. Peki, haklı değil miydim? Aralarında sadece 60-70 kilometre bir uzaklık bulunan bu iki ilin taraftarlarına bu hiç yakışmamıştı. Biz İstanbul'da birbirlerinden sadece birkaç metre uzak olanların kavgalarından bıktık. Taraftar, elle tutulacak kadar yakınlıkta bulunan üç stattan bazılarında maça bile alınmıyor. Bari Anadolu aynı gemiye binmesin? Öyle değil mi, Sevgili Rizeliler, Trabzonlular?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.