İslam ağabeyin bir de bu yazısını koyunuz...

A -
A +

Neredeyse 10 sene birlikte çalıştığım, iç ve dış iş seyahatlerine birlikte gittiğimiz rahmetli İslam Çupi ağabeyi geçen hafta andık. Nurlar içinde yatsın! Ancak ne var ki Fenerbahçe Stadı’nın basın tribününde ve de her yerde malum satırları yer alıyor. Hani şu “Fenerbahçe’nin büyüklüğü kupa ile ölçülmez” ana temalı... Peki, o yazıdan bir kaç yıl sonra, vefatından kısa süre önce ne yazmıştı İslam ağabey Fenerbahçe ile ilgili? Aynen şöyle: “Türkiye’de bütün şampiyonluk rekorları elinden uçmuştur. Ne kalmıştır isminden başka bu vatanda? Başka takımlar UEFA Kupası’nı, Süper Kupa’yı müzelerine götürmüş iken, yerli tenekelerle çocuğu nasıl Fenerbahçeli yaparsınız?” 2001’in başı... Ama adalet nerede ki benim ülkemde, sporda olsun!

İstatistik palavraları!
Efendim; Beşiktaş’ın sekiz kornerine Karabükspor’un aynı atışta sayısı sıfır... Beşiktaş topla yüzde 65 falan, rakibi ise geri kalanı oynamış... Sonuç mu? İnsanları, daha doğrusu futbol meraklılarını resmen oyalıyor, hatta kandırıyorsunuz.

Teknoloji kahramanlarına cevap!

Hani şu twitter mıdır nedir, var ya teknolojik saldırıların yapıldığı platform, işte onlardan birinden de ben nasibimi aldım. Neymiş efendim, yayıncı kuruluş yabancının elinde olunca bu kadar oluyormuş. Ben yabancı derken, pasaportunda TC olmayandan değil, işe yabancıdan söz etmiştim... Bilmem anlatabildim mi? Hadi bakalım, siperdeyim, bekliyorum...

İşin başında olunca...
Şayet bir yerde görev yapıyorsanız, tabii ki karşılığını da alıyorsanız, işinizin başında olacaksınız. Yani ne demek mi istiyorum. Şunu; Ersun Yanal hoca, Avrupa Futbol Şampiyonası’nda yorumculuk yaparken acaba Trabzon’da iç-dış transfer işine kimler bakıyordu? Bunu bu ülkede bir tek ben yazdım. Sonrası mı? İşinin başındaki Yanal, yanlış saymadıysam, üç dış, iki-üç iç transferle yukarı sıraları tehdit etmeye başladı.

Hamit Altıntop’tan haber var!

Bizim Emir, Ömer Üründül’ün Almanya’da öğrenimini sürdüren küçük oğlu, cumartesi akşamı telefona sarılıp babasını aramış. Hangi haberi mi vermiş? Efendim; Alman liginde Darmstadt, Dortmund’u devirmiş... Tam bize ne diyecektik ki, Ömer de öyle düşünürken, Emircik şunu söylemiş: “Darmstadt’ın ön liberosu  Hamit Altıntop idi. Ve maçın en harika oyuncusu idi...” Galatasaray’daki büyük futbol üstatlarına duyurulur.

Şenol Hoca; değişim sağla, yoksa...
Daha önce de yazmıştım; Beşiktaş’ta Oğuzhan kaptan olmaz diye... Herhangi bir spor branşının, hele hele üst kademe yarışıyorsa, kaptanı çok ama çok önemlidir. Bütün hayatını bu sporun içinde yaşamış biri olarak ben ne kaptanlar tanırım, çoğu ile de ağabey-kardeş yakınlığım olmuştur. Turgay Şeren (GS), Naci Erdem (FB), Birol Pekel (BJK), Ziya Şengül (FB), Muzaffer Sipahioğlu (GS), Sanlı Sarıalioğlu (BJK) bunların başında gelir... Bunun yanı sıra, gol attı diye değil ama karıştırıcı olarak başta Talisca’ya alan açabileceği gerçeği ile Aboubakar’ın o takımda mutlaka oynaması gerekir. Yoksa Gökhan İnler’i de mi unuttun hocam?

Advocaat aslında ne demeliydi?
Fenerbahçe’nin emekli teknik patronu maç sonrası futbolcularının topu sürekli sürerek oynamalarından yakınmış ve beraberliğe yakalanmalarının nedenini de böylece bulmuş... Acaba mı? Alper bir dahaki maça cezalı duruma düştüğü için mi çıktı? Sahanın en iyisi iken... Sen önce bu maçı kazan, sonrasını hafta boyunca düşünürsün üstat! Aatıf çıkıp yerine Volkan Şen giriyor. Neredeyse bir buçuk aydır oynamayan oyuncu... O nasıl takım öyle... Bana Sow’un harika penaltı atışından başkaca ne yaptığını söyler misiniz üstat? Hadi diyelim ki Fernandao rakibin eski gol kralı idi o yüzden oynatmadın? Peki, Ozan’la Volkan aydan mı geldiler? Hem de üçer, beşer dakika için...

Hakemler eyyam da yapamıyor!

Hani görmezden geliniyor ya bazen... Bazen de görülüp çalınmıyor. Ben bunlara razı olmaya başladım ne yazık ki. Neden mi? Eh, Quaresma’nın son dakikalarda rakibine attığı, hem de dehşetli tekmeye sarı kart gösterip, faul de çalıyorsanız, bu başka bir şey...

İgor ayıbı ve Bey’in sonu...
Sanırım Bruma’nın on numara görevi ile sahaya sürülüşü Bey’in sonu oldu. Geç bile kalındı ama Karabükspor’un teknik adamını yolun tam ortasında ayartmak hangi tür bir ayıptır, onu bilemem işte... Şunu yapardınız Galatasaray tarihine yakışmak için; Tudor’la 1 Haziran 2017 tarihinde imzaya oturma anlaşmasını sağlar, bunu da Karabükspor’a bildirerek Ali Sami Yen’in, Ulvi Yanal’ın Prof. Dr Ali Uras’ın, Suphi Batur’un, Özhan Canaydın’ın ruhlarını rahatsız etmezdiniz. Bu İgor Tudor da, bence o önemli futbolculuk kariyerine böyle bir çalımla ihanet etmiştir.

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.