Seni şikeci UEFA seni...

A -
A +

Bazı ekranlardaki kendini gerçekten de yorumcu sananlara göre UEFA, Avrupa Kupaları kura çekimlerinde hile yapıyordu. Yani bir anlamda şike... Şöyle ki; torbalar ayarlanıyor, eller uyuşturuluyor ve mangıra ya da isteğe göre eşleşmeler sağlanıyordu. Bu yorumcular kim mi? Sizler benden iyi bilirsiniz. Yani komplo teoricileri...  Aynı UEFA bu defa da Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde tuttu, Bayern Münih’le Real Madrid’i, Juventus’la da Barcelona’yı eşleştirdi! Ne şike değil mi; uçuk kafalılar, halkı aldatanlar, bilgisi olmadan fikir yürüttüğünü sananlar...

Ağlasak mı, gülsek mi?

Zuhal Topal adlı sanatçımız yakınmış; “Zamanında özürlülerle ilgili program yaptım, tutmadı. Sonra sosyal içerikliyi yaptım, üç ayda tutmadı diye kaldırdılar... Şimdi evlilik programları iyi gidiyor...” Hale bakınız! Biz ülke olarak nereye gidiyoruz yahu? Bütün umudum şu 16 Nisan’dır... Pardon unutuyordum; Ümit Karan adlı eski golcümüz de yeni bir işe hazırlanıyormuş... Yok yok vallahi futbol değil, şaklabanlık be!

Kocaman’a yatırım mı?

Hangi kapıyı açsak, karşımıza “Fenerbahçe, Aykut Kocaman’la işi bitirdi...” sözcükleri dökülüyor orta yere... “Gerçek mi?” diye soruyoruz, “Öyle duyduk” demek yerine yüzde yüz oranını kullanmazlar mı? Neyse, bu Kocaman’ın savunmada iyi ama gol pozisyonu üretmede hayli sıkıntılı takımı Konyaspor, öyle goller attık ki Fenerbahçe’ye, sanırsınız ki, 110 yılık kulübün savunmasında amatör küme oyuncuları var... Zaten teknik patronu emekli Hollandalı da en sonunda, işi bırakacağı kararını yönetimden önce açıkladı. Taraftar mı? Yahu onlar, yönetimden de, futbolculardan da, hele hele emekli hocadan da daha fazla biliyorlar bu işi... Ben çoğunun bu maçı evde, kafede veya herhangi bir yerde izlediklerini de sanmıyorum... Ah İslam Çupi ah; o cümlelerinden sonra vefatından kısa süre önce yazdıklarını da bir yerlerden alıp okumaları gerekiyor... Bende var, istenirse bir kere daha yazarım...

Ey Uzanlar önce borcunuzu ödeyiniz!
Geçenlerde gazetelerde bir haber vardı. Uzanlar’dan en küçüğü bir şirketi satın almış... Yanılmıyorsam bir cep telefonu şirketini... Bir zamanlar kulüp de yöneteni Paris’te sefa sürüyor. Baba da bir yerlerde bizim halktan edindikleriyle ense yapıyor... Eeee, bu arada 1970 yılından Yeni İstanbul Gazetesi’nden kalma toplam üç aylık maaşı biz kimden alacağız?

Tam senlik maçtı be Aboubakar!
Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi’nde Fransız Lyon’la eşleşti. Hayırlısı... Ancak bu Aboubakar var ya, (bana göre en az üç maç alır) tam bu maçın adamı olurdu. Geniş alanda oynamayı seven Lyon’u fena vurabilirdi be! Tam burada kesecekken, sen bir de Antalya’da üzerindeki formaya adeta ihanet ediyorsun... O zaman devamla; mutlaka ama mutlaka bir kliniğe sokulman lazım...

Beşiktaş bu dersi çalışmalı!

Aboubakar’ın atılmasıyla 10 kişi kalan Beşiktaş, Olimpiakos’a karşı bir oyun tipi sergiledi. Anlaşılan o ki kimse farkına varamamış... Bu, Barcelona’nın oyun tipini andıran ama biraz değişik olanı... Rakip savunmanın göbeğine adam sürme yerine, tam tersine onların önünü açarak, kendi orta alanını takviye ile, Babel ve Talisca ile tuzak kurma, rakip savunmanın yerleşim alanını genişletme... Tuttu da... Son iki golü bir izleyelim bakalım... Öyle ya finale kadar daha uzun yol var... Ama Antalya maçında aynı tezgah kurulamadı...

Perşembenin gelişi...

Derler ya; “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir...” Galatasaray’ın 3-5-2’sinin de kısa zaman içinde patlayacağı belli idi zaten... Tabii skor tabelacıları için değil... Onlar üst üste son dakikalarda 2-2’den kurtarılmış maçların kazanılmasıyla bir kere daha kendilerini aldattılar. Ama bendeniz A Spor’daki 90’a da ne dedim iki hafta önce; “Bir takım Galatasaray’ı dörtlerse beni hatırlayınız...” Şayet Uğur atılmasaydı bu Trabzon’da gerçekleşecekti. Cavanda, Semih ve Carole’den üçlü kurup, kenarlarda da sağda Yasin’i, solda Linnes’i oynatacak hoca yangına benzin döker... Senin dörtlü savunma ile derdin nedir Tudor? Burası Torino değil, takım da Juventus değil...

İnanmıyorum!

2. Futbol Zirvesi Haliç’te toplandı... Ben izlemedim... Tıraşa karnım tok...  Ama ulaşan bilgiler ve haberler arasında gördüğüm kadarı ile video hakem işi gündeme gelmiş.  Şiddetle protesto ediyorum... Hatta öylesine ki, bu çıkarsa maça düdük çalmaya gelecek mi benim kokartlı hakemlerin? Neyse, gün içinde bana öyle bir fotoğraf göndermişler ki, sormayınız... Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, yanında Aziz Yıldırım ve solda da Göksel Gümüşdağ... Ne mi var? Hani Kulüpler Birliği diye bir kurumu tanımıyordunuz? Toplantılarına hiç katılmıyordunuz... Şimdi işin içine Sayın Erdoğan girince mi tanıdınız? Asıl merakım şudur; birileri çıkıp da “Nerelerdeydiniz ayol” diye sordu mu?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.