Dursun Özbek’in icraatları!

A -
A +

Tam bizim haftalığın bir bölümünü yazıp kaydedeyim derken, baktım ekranda Galatasaray Başkanı Dursun Özbek mali genel kurulda konuşuyor. Yaptığı açıklamalarında kendisini alkışlayanlara katılıyorum. Hele hele TT Arena’nın kullanım hakkını aldığını, hemen yanına da bir 15 bin kişilik salon yapılacağını müjdelemesi alkışlanmaz da ne yapılır? Ancak aynı Özbek, göreve geldiğinden bu yana futbol takımı yönetim kadrolarındaki icraatlarında çok kırık notlar da almıştı. Ve sonrasında iki haini üyelik aidatlarını ödemedikleri gerekçesiyle ihraç etti dendi. Oysa bu yanlış imiş de, zaten edeceklermiş de; şimdi etmişlermiş.  İşte bu olmadı. Bence özür dileyip bir olağanüstü genel kurul ama tek maddeli, gerçekleşmeli...

İzmir Marşı ve arkası!

Galatasaray’ın mali genel kurulunda, yönetim tarafından Hakan Şükür’le Arif Erdem’in ihraç edilmeleri talebi reddedildi.  Hemen ardına da ne olduğu, kimin tarafından yazıldığı, bestelendiği, karmakarışık ve belirsiz İzmir Marşı eklendi... Vatan hainleri nasıl da Galatasaray gibi camiadan itibar gördü diye şaşırırken millet, ekran ve sütun yorumcuları da İzmir Marşı ile sanki af anlamı taşıyan genel kurul kararının içinden çıkamadılar. Oysa gayet basit! O marş yarınki referanduma karşı duruş sloganıdır adeta... Hatta bazıları için 15 Temmuz hayal kırıklığı tesellisidir. Spor salonları ve bazı statlarda yankılandığı gibi... Öyle olunca vatan haini önüne bile baraj konur... Bunu anlamadınız mı? Ey Atatürk’ü kullananlar; Yeter artık. Çekin elinizi, dilinizi ve aklınızı o büyük insandan! Sizler aynı kişiler değil misiniz statlarda “Her yer Taksim, her yer Gezi” diye feryat eden...

Perhiz ve lahana turşusu...

Efendim; Fenerbahçe basketbol takımının maçlarını oynadığı Ataşehir’deki mükemmel tesiste bazı taraftar gruplarının Fenerbahçe Kulübü özel kameralarıyla tarandığı haberi yazıldı ve söylendi. Kulüp de hemen bir açıklama yapmak durumunda kaldı. İşte burası tuhaf... Biz taramadık ama polisle işbirliği yaptık cümlesi var açıklamada... Hani eskilerin bir lafı vardır; “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu...” Tam uymuyor mu?

Bu hakemi unutmayınız!
Bizim Finlandiya maçını bir İspanyol yönetti. Genç bir düdük... Hep korkarız ya, Avrupalı hakemler bize darbe üstüne darbe vurur diye...  İşte bu genç tam tersi çıktı. Fin takımını sarı karta boğarak, rakibi sert ve yıldırıcı hamlelerden uzak tuttu. Acaba bu hakem Antalya’yı beğendi mi? Sorunun devamı; 1-2 günlük tatil de yaptı mı?

Anadolu Efes dönüyor mu?
Efes isminin önüne Anadolu taktıktan sonra pek öyle tarihine yakışır sonuçlar alamıyordu. Tarihi mi? Koraç Kupası var, Şampiyonlar Ligi’nde iki adet Final Four var... Şimdi de Euroleague’de ilk sekize kalmayı garantiledi... Buradan bakınca, bizim hem okul, hem de semt kardeşimiz Tuncay nasıl da havalara uçmaya başlamıştır. Yakışır be!

Beşiktaş seyircisinin ayıbı!

Aslında ayıp yerine başka bir kelime bulsaydım daha da yerinde olurdu sanki... Mesele ne mi? Efendim; Beşiktaş’ın 3-4 bin civarındaki taraftarı, geçenlerde oynanan ve 3-1’lik yenilgi ile biten hazırlık maçında kaleci Tolga’yı protesto edip sık sık Fabri diye feryat etmiş. Yahu beyler; Geçen sezon şampiyon olan takımın kalecisi, üstelik kaptanı kimdi? Hadi onu da geçelim... Ya yarın Fabri sakatlanıp da “Aman Tolga” dediklerinde maça gelebilecek misiniz?

U-17 ve A Milli’deki solaklar!

Bizim U-17 takımı milli oyunda Ermenistan’a 6 çekti. Tebrikler! Ama bence en önemli olanı, futbol dünyasında az rastlanır cinsten, bizim takımda orta alan ve ileri uç, toplam üç adet solak vardı. Hem de ne solaklar! Bizim Çaycı Ahmet’i aradım. Milli takımlarda altyapıdan sorumludur. Pazar mesaisinde Florya’da Galatasaray-Beşiktaş altyapı maçını izliyormuş. O da dört köşe idi keyiften... “Abi katılıyorum. Orada bir hazinemiz var” dedi. Hele hele Moldova maçındaki, biri arka blokta olmasına rağmen, dörtlü solak grup beni daha da keyiflendirdi. Emre Mor, Emre Çolak, Cengiz ve Güray sahadaydılar. Ne kadar solak, o kadar etkili ve keyifli futbol...

Trabzonspor artık durmalı!

CAS da Trabzonspor’un davasını reddetmiş. Böylece o malum sezon meselesi kapanmıştır, en azından kağıt üzerinde... Haa gönüllerdeki ve hatta akıllardaki arızalı durum hâlâ yaşamaktadır. Biraz daha fazla yazacağım ama bazı yerlere fena dokunacak. Zaten medyada neredeyse tek başıma verdiğim mücadelede ben de yoruldum ve duruyorum... Nasılsa bir duvar kuruldu, bu yüzden siz de vazgeçin artık Trabzonsporlular...

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.