Biraz çim, biraz parke...

A -
A +

Cumartesi bir hayli zengin idi spor açısından... Salonda, yani parkede Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti doruktaydı. Kadınlar arası voleybol ve basketbolda Fenerbahçe tarihi rakibinin takımlarını adeta sildi süpürdü. Ancak voleybolda salon kana bulandı diyeyim. Kan akmadı ama Fenerbahçe taraftarı kendi arasında birbirine girdi ve müsabaka bir saat aradan sonra o kavgacıların boşaltılmasıyla yeniden başladı. 
Ne tuhaf değil mi? 
Batı’da iki takımın taraftarları zaman zaman kapışırken bizde iç savaş yaşanıyor. Acaba bunun hazırlayıcı kimler ki? 

Top istemezse...

Diyeceksiniz ki, o kadar idman, o kadar teknolojik çalışma, sistem, taktik falan ne işe yarar? Tamam, hepsi işe yarar ama top istemezse de hepsini çöpe atar... Derler ya yıllar öncesinden beri, “Top yuvarlaktır... Dört köşe olsa onu rahat yenerdik” diye... İşte Trabzonspor da, onca maç sonrası bu kadar dağıldığını gördüğüm Gençlerbirliği’ne karşı net sekiz pozisyonu gol yapamadı. Dikkatli kafa vuruşları, akılcı plaseler gol olmadı... 

Kasap, Ada’da anıldı...

Bir zamanlar bu İstanbul’un bir İstanbulspor’u vardı ki, izlemeye doyum olmazdı. Hele hele bir forveti vardı ki, eski dizilişle; Kasapoğlu, Aydemir, İbrahim, İhsan, Yüksel... Vay ki vay! “Üç Büyükler”e karşı ne zaferleri yaşadı bu forvet... Bunlardan Kasapoğlu geçtiğimiz günlerde ölümünün 1. yılında Ada’da anıldı. Ben de arkadaşlara onu bir kere daha anlattım... 

 

Kim doğru söylüyor?

Fenerbahçe’nin Olağan Yüksek Divan Kurulu toplantısı geçen cumartesi yapıldı. Aziz Bey büyük ısrara dayanamayıp kürsüye çıktı. Ve de kulübün borcunun 280 bin dolar olduğunu kendi sesi ve kendi görüntüsünden açıkladı. Ancak ne var ki, geçtiğimiz ocak ayındaki toplantıda denetçiler aşağı yukarı aynı borcu Türk lirası olarak açıklamışlardı. 
Eh Aziz Bey’in rakamını bizim paraya çevirirsek denetçilerin birimi ile borç bir milyarı aşar... Ne dersiniz, kimin rakamları doğru acaba? 

 

Başakşehirspor cezaları...

Kaleci Volkan Babacan sadece bir maççık... Emre sadece para cezası ucuzluğunda... Kaleci Ufuk zaten yedek, kes ona beş maç... Yalçın mı? Zaten millî takıma da almıyorlar... Alternatifi Bekir var, Atamah var... Bir maçlık kart cezası bitince Eprueanu’nun yanına hangisi korsan olur… İdare-i maslahat budur işte... Pardon unutuyordum. Hep söylediler, olaylar stat dışında oldu diye... UEFA kurallarına göre yanlış hatırlamıyorsam, stadın 100 metre çevresi de stat sayılır... İşte bu yüzden de bugünkü konumu ile Saracoğlu’na artık uluslararası maç verilmeyecek. Bunun imzası Werder Bremen-Schakhtar Donetsk maçı sonrası atıldı. 

 

Oh çok şükür!

Yok yok sporla ilgili bir şükür çekmedim. Bu defa ekranlarımızdan dökülen bir kepazeliğe son verilmesi kararına şükür çektim. Hani şu evlilik programları vardı ya, zaten iyiden iyiye bozulmaya başlayan sosyal yapımızı ciddi şekilde yaralayan... Ne kiralık damat, ne gelin adayları izlettirdiler millete... Ne uzaktan, pardon yakın kumandalı sözüm ona konuklar... 

 

İkiye bölünmüş takım Beşiktaş...

Yok yok sakın ola ki, Beşiktaş’ın içinde hizip yaşanıyor sanmayınız... Bu, sadece saha içindeki diziliş ve oyun kurgusudur sözünü ettiğim ikiye bölünmüşlük. Atiba’nın tek başına, Allah korusun ruhunu sahada teslim edeceği tehlikesini bu sütunlarda da, ekranlarda da defalarca söylememe rağmen Şenol Hoca bu kritik maçta da onu yalnız bıraktı. Önde Quaresma, stoperlere esir olmayı seven Cenk, Babel ve de Talisca ile Oğuzhan, arada Atiba ve gerideki dörtlü... Başakşehir’i oynadığı oyun ve kurduğu plandan dolayı kutlarım... İkiye bölünmüş rakibi hiç birleştirmediler... Aynı kafayla giderse lider, heba eder onca emeği...

 

Biri vurur Fener kazanır!

Bu sezonki Fenerbahçe için hep yazdım, hep söyledim; emekli hocanın takımında bazı öyle oyuncular var ki, takım dökülse bile biri bir topa vurur maçı Fenerbahçe kazanır... Bu defa da öyle oldu... Ama şaşkınlığımız bitmedi tabii ki... Dökülen Lens çıkmıyor, takımın ilk yarı en iyisi Aatıf çıkıyor, dört aydır oynamayan dışlanmış Emenike oyuna giriyor... Son maçları, derbi de dâhil, kazandıran Şener bir topu kaptırıp gol yedirdi diye yerini millî takımda da aynı yerde denenip fos çıkan Ozan’a bırakıyor. Desenize Hollanda’nın daha çekeceği varmış... Pardon; Beşiktaş’a karşı iki gol atan Sow mu oynayacak, yoksa... 

 

Yetişin Bursaspor gidiyor!

Türkiye’de Süper Ligi şampiyon olarak bitirenler kervanına katılan Bursaspor, elindeki iyi malzemenin hepsini satıp da yerine onların yarısı etmeyecekleri alınca ne hâllere düştü... Bakınız bundan yıllarca önce Monaco da aynı duruma düşmüş, şampiyon olduğu sezondun iki sezon sonra küme düşmüş. Hani uyarı olsun diye...

Tudor’a poyraz yaradı...

Galatasaray’da göreve geldiğinde takımı 3-5-2 giyotininin altına sokan Tudor anlaşılan o günlerde lodosun etkisinde kalmış. Sonra yaz mevsimine girerken lodosun yerini poyraza bırakışı ile birlikte de kafayı toparladı anlaşılan... Sabri sağ bek, Hakan Balta arka dörtlü kumandanı... Öndeki en son adam arkası ne Bruma, ne Yasin saçmalığı, ama kötü de oynasa usta Sneijder...  Bitime beş hafta kaldı. Artık lodos pek olmaz...          

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.