Bu ne biçim sözleşme?

A -
A +

Galatasaray Terim Hoca ile sözleşme yaptı. Güzel! Başka türlü de bu çıkmazdan kaçamazlardı. Ama sözleşmede önce bu sezon için 1 milyon avro yazarken, sonra düzeltme yapılarak borsaya yeni bildirimde Terim Hoca’nın bu sezonki aylığı ayda sadece 1.905 Türk lirası olarak belirtilmiş... Yani bizim apartmanın görevlisinden 500 Türk lirası az... Tamam Terim Hoca’nın federasyonla olan muhabbetinden dolayı bir tazminat meselesi var da, o zaman siz onu öder, hoca davayı geri çeker, delikanlı gibi bir sözleşme yapardınız... Tarihinize de bu yakışmaz mı?

Tarihî dizilerin mesajı!

Geçtiğimiz çarşamba, yani 20 Aralık akşamı yine ekran karşısındaydım. “Diriliş” vardı... Belki de bugünkü varlığımızın tarihçesi... Ertesi gün izlenme oranlarına baktım. 16,69 almıştı dizi ve yine birinci idi... Cuma akşamları ekrana gelen “Payitaht Abdülhamit” ise ilk ondaki yerini koruyor. Perşembelerin “Vatanım Sensin”i de ilk üç sıradan aşağıya inmiyor. Demek ki, benim ülkemin insanı hâlâ tarihine sımsıkı bağlı. Ben de bu üç akşam, maçlar dahil tarihime kilitleniyorum. Ve de insanımın, o tarihine köküne kadar sahip çıkan bugünkü liderinin peşinde, bu çoğunlukla gittiğinin bir kanıtı da bu dizilerin izlenme oranıdır.

Hey gidi günler hey!

Fenerbahçe’de, kongre havasına girildiğinden bu yana Aziz Yıldırım müthiş bir oy potansiyelini artırma çalışması başlatmış durumda... Bunlardan biri de “1907 Okul, 1907 Pota...” Yani basketbolu okul bazında yayma... Aklıma hemen ne geldi? Bir zamanların büyük gazetesi Tercüman’da 1981’de rahmetli müdürüm Necmi Tanyolaç’ın fikriyle bütün ülkede “İki pota-bir top” kampanyası başlatmıştık. Millî Takım Balkan Kupası’nı kazanmıştı, bize yol açmıştı. Ülkenin, bırakın her şehrini,  her mahallesinden “Biz de varız” mesajları yağmaya başlamıştı... Yani 36 yıl önce...

Tudor’u taklit mi?

Fenerbahçe, Konya’da bence maçın favorisi idi. Çünkü bu ligin en zayıf kadrosu Konyaspor’da idi. Ama Aykut Hoca öyle bir maceraya yelken açmıştı ki, maçla başladı ve bitene kadar da sürdü. Ana hatları mı? Valbuena ve Guiliano, ne oynadıkları belli olmayan, ön taraf silahları... Topal’ın yanında bir çocuk... Sonra yeni yeni oyuncu değişiklikleri ve yeni yeni yerleşimler... Hatta öylesine ki, santrforsuz başlayıp, çift santrforla bitirmek falan... Yoksa Tudor’dan reçete mi aldı?

Ya böyle işte Medelciler!

Şenol Hoca, Sivas’ta maça hakim olmasına rağmen ve de daha fazla pozisyona girilmesine rağmen, bence rakibi ayağa kaldıran, zaman zaman da olsa Beşiktaş sahasında oynamasına yol açan bir değişiklik yaptı. Nasıl mı? 68. dakikada Atiba’yı alıp yerine Oğuzhan’ı sürdü sahaya... Ve böylece Beşiktaş geri dörtlüsü sigorta olarak sadece Medel’e bırakıldı. Sonuç mu? Bakın bakalım Sivasspor, Atiba çıktıktan sonra kaç defa Beşiktaş sahasında pas yapmış, hücum organize etmiş, Atiba çıkana kadar kaç defa? Böylece bugün için Atiba’sız Medel’in ne olduğu ortaya çıktı. Pardon unutuyordum, Beşiktaş’ın ilk yediği golde Kone şutunu atarken seyirci kimdi?

Sihirli değnek mi?

Galatasaray’ın yıldız yabancı ağırlıklı takımı bir Göztepe maçı oynadı ki sormayın gitsin... Öylesine sahanın her yerinde savunma yaptı ki bu yıldızlar... Kimisi sakatlandı çıktı, kimisi sahada üç dört dakika ciddi tedavi gördü. Ve bu tempo maçın başından sonuna kadar sürdü. Peki, düne kadar böyle bir tabloyu neden görememiştik? Öyle ya oyuncu aynı, stat, saha aynı ama sadece hoca değişik... Acaba şu Tudor isimli, sözüm ona hocanın takımı alabora etmesi, tuhaf tuhaf sistemlerle oynatması, oyun içinde yazboz yapması protesto mu edildi? Kim tarafından mı? Hep söyler, hep yazarım, futbolcu kenara baktığı zaman orada “Uf” diyeceği birini görmelidir...

Kebap programına ceza!

Ekranlarda bir program vardı güya spor adına yapılan... Ama o programda kebap yemekten tutun da, türlü şaklabanlığa kadar ne varsa sergileniyor. Baktım geçtiğimiz hafta sonu RTÜK ceza kesmiş... Yok yok para değil, yayın yasağı... Acaba aynı RTÜK bir şeylerin yerinden kalkmasını mı bekliyordu? Bu mu net ve tarafsız bakış?

Aslında ikisi de acı!

Baba Gündüz gibi bir efsane hocanın Feriköy’den Galatasaray’a getirdiği fırtına sağ açık Samim Uygun Kardeşimi kaybettik. Ne yazık ki geç haberim oldu, bizim Cemal’den öğrendim acı haberi... Rahmetli Samim, kendi ifadesi idi, en derin futbol sohbetlerini benimle yaparmış. Öyle derdi saati aşan sokak programlarımızda bile... Nur içinde yat sevgili dostum. İkinci acı haber, aslında tatlı haber de, rötarı yüzünden acıdır aslında. Tam kritik seçim sath-ı mailine girilirken Aziz Yıldırım, şeref tribününe hayattaki tek efsane futbolcu Halit Deringör Ağabey’in ismini vermiş. Halit Ağabey 96 yaşında... Bu stat 2001’de yapıldı. 16 senedir nerelerdeydiniz? Ali Koç rüzgârı Dereağzı’nda her gün dedikodusu yapılan Halit Ağabey’e mi yaradı yani?

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.