Kaliteli takıma büyük hoca...

A -
A +

Fenerbahçe kadın basketbol takımının başına Fransa Millî Takımı’nın eski hocası Valerie Garnie getirildiğinde “Hah işte” diyerek yazmıştım. Çünkü kaliteli oyuncuların, hele hele uluslararası isim yapmışların bulunduğu takımlara sıradan hoca getirirseniz yanarsınız. Hoca geldiğinde Powers ile Kizer’i yollamıştı. Yani mal fazlalarını... Büyük takımlarda oynamayan arıza yapar. Sadece kendini değil başkalarını da arızasına ortak eder. Hani bu da küpe olsun diye...

Tahkim Kurulu gözlerimi yaşarttı...

Geçen perşembe bu sütunlarda Arda’nın cezasının onanıp onanmadığı, ya da tenzilata uğrayıp uğramadığında birinci ayı doldurduğumuzu dile getirip, TFF ve onun Tahkim Kurulunu ayıplamıştım. Yazının çıktığı günün öğlenden sonrasında karar çıktı. 16 maç 10’a indirilmişti... Bravo! Acaba bu bir aylık süreçte kulaklarınızı, gözlerinizi nerelere çevirmiştiniz? Eh, şu yine eski komünist Polonya’nın federasyonunu örnek almanızın vakti gelmiş de geçmiştir.

2020 finali sus payı mı?

UEFA, 2020 Şampiyonlar Ligi finalini bize vermiş. Final, yenilenecek İstanbul’daki Olimpiyat Stadı’nda oynanacak. Teşekkürler UEFA! Diyorum ki, acaba şu talip olduğumuz Avrupa Futbol Şampiyonası organizasyonu Almanya’ya verildi de, bu sus payı mı? Haaa bir gerçeğe de imza atalım. Almanya dev spor organizasyonlarının büyük ustasıdır.  Düne kadar ne ülkeler olimpiyatlar, Dünya Kupaları için Almanya’ya sığınmıştır.

Şenol’a çakmak atan sokakta...

Geçtiğimiz cuma günü idi yanlış hatırlamıyorsam. Evde gözlerim ekrandaydı. Bir altyazı beni yerimden hoplattı. Şöyle diyordu o yazıda: Şenol Güneş’in kafasına çakmak atan taraftar tahliye edildi... İşte bizim adalet! Acaba diyorum, çıkarken bir de başarısının karşılığı indirme de yapıldı mı? Mesela, daha pahalı ve şık bir çakmak gibi falan... Siz siz olun yine de sokakta yürürken dikkatli olunuz! Olur ya, size de bir çakmak isabet edebilir... Bir de tavsiye; Sakın ha dikiş falan attırmayınız, sonra kabahat sizde olur...

Ne demiştik ne oldu?

Şöyle yazmıştım aylarca önce... “Siz hele kongre günü yaklaşsın o zaman göreceksiniz kapışmanın, saldırının babasını” diye... Aziz Yıldırım ve Ali Koç muhteremleri ekran ekran, gazete gazete turlu-yorlar... Zevkli tıraş... Ancak ne var ki, turlayan zatlar ve onlarla birlikte ter (!) döktükleri on senedir sorduğum bir soruya hâlâ cevap veremediler. Ne sorusu mu? Şu; İspanya’nın Mallorca Kulübü’den 9,5 milyon avro bonservis karşılığı transfer edilen Daniel Gonzalez Güiza’nın kafa kâğıdı için Uruguay’ın ikinci kulüplerinden Atletico Rentistas’a da neden 5 milyon 350 bin avro ödenmişti? Ödenmişti de, bu gariban kulüp ülkesinin vergi karşılığı olan 189 bin 875 avroyu neden Fenerbahçe’den istemişti? Mahmut Uslu telefonda bir bilgi vermeye kalkmıştı da komik olmuştu. İşçiler, tarlalar, ekinler ne durumda ki acaba, televizyon bülbülleri?

Galatasaray kongresinden acı ders!

Mustafa Cengiz ağır bir farkla Dursun Özbek’i nakavt ederek yeniden başkan seçildi. Tebrikler! Hayırlı olsun! Dört adaylı bu kongre sanırım diğer bütün kulüplerimize bir demokrasi dersi de olur. Şimdi bir beklentim var Başkan Cengiz’den... Tabii ki bendeniz hayatını spora vermiş biri olarak. Tabii ki zamanında Kelle Tuğrulları, Değer Eraybayları, Cahit Önelleri izlemiş biri olarak. Yani futbolun dışındaki diğer branşların kulübün tarihine yakışacak biçimde yeniden ayağa kaldırılması...

Ömer Üründül meselesi!

TRT bazı millî maçlar ve hatta Avrupa Kupası maçlarında Ömer Üründül’ü yorumcu olarak görevlendirir. Maç sonları da şu sosyal medya denen tek dişi kalmış canavar da Ömer’e sallar da sallar. Eh, doğaldır. Çünkü Ömer’in kimseyle mide bağlantısı da yoktur, kimseden de korkusu... Ama bizim uçmuşlara düz adam yaramaz ki!

İran’a da yenildik!

Yok yok millî takım maçı 2-1 aldı. Futbol mu? Eh biraz İran, az Türkiye... Golcü mü? Cenk yoktu onlarda... Ama asıl önemli olanı Başakşehir Stadı’nda İran taraftarı bizi bastırdı. Neden mi? Hemen açayım... İstanbul’un malum büyük kulüp statlarından birinde oynasaydık, futbolcuların hepsi bir pas yanlışında ıslıklanacak, yuhalanacaktı. Daha doğrusu sizin statta başka takımın oyuncusu ise... İşte sebebi de budur tribünlerdeki yenilginin...

Koca Efes bu ne hâl?

Türkiye’ye basketbolda ilk Avrupa Kupası’nı getiren takım Efes idi... Bendeniz de o muhteşem anı yerinde yaşayanlardan biriydim. Sevgili dostlarım Tuncay ve Pano’yla çıldırmıştık âdeta... Ama ya şimdi? ne oldu bu büyük basketbol firmasına? Takıma bakınız! Saint Joseph’te bu branşı yapmış kişi olarak, inanın en azından dört oyuncu eskilerde olsa, oynamayı bırakın yedek bile olamazlar. O zaman Ergin Hocam, Tuncay’la oturup yeni bir Efes yapmak zorundadırlar.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.