Teknik adam fukaralığı
Bu maç tamamen iki teknik direktörün büyük teknik yanlışlarının yanı sıra maçı tribündekilerden de kötü seyrettiklerinin kanıtıydı.
Bu, her hâliyle ilgi çekici geçmeye aday derbi, gerçekten de beni yanıltmadı. Bir kere ev sahibi Beşiktaş, Lens ile bugüne kadar bütün maçlarını 10 kişi oynamıştır. Dün de aynen böyle bir 74 dakika yaşadı. Bir de acemi Güven'i yarım porsiyon sayarsak indi mi 9,5 kişiye. Ve bu Beşiktaş takımı ilk yarıda neredeyse maçın tamamını oynarcasına müthiş bir tam saha pres, müthiş bir fiziksel güç harcamasıyla oynadı. Tabii karşısında da Ersun Yanal'ın hediye on biri vardı. Ön sahada topu tutan bir tane Fenerli bulunmadığı için ki Dirar'ın da aklı hep arkadaydı. Beşiktaş o muazzam güç enerjisi harcadığı maçta çok kolayca goller buldu, hatta pas seçimi hatasından tabelaya yazdırdıklarının bir katını da kaydedemedi.
Maçın devresi 3-0 bittiğinde değerli dostum Ömer Üründül ile yaptığımız telefon görüşmesinde bu maçın hiç belli olmayacağını, F.Bahçe'nin de kazanma şansı olabileceğini söylediğimde şaşkınlık geçirmişti. Çünkü, Beşiktaş gerçekten 9,5 kişi oynarken, F.Bahçe belki çok kötü oynuyordu ama efor harcaması açısından ekonomiyi kullanmıştı isteyerek veya istemeyerek.
İkinci yarıdaki Moses - Valbuena değişikliği yazımın başlarında belirtmeye çalıştığım F.Bahçe'deki en büyük eksiği ortadan kaldırıyordu. Çünkü Valbuena topu kontrol edip takımını sahaya yerleştirerek ve de takımı ilk yarıda çok efor sarf etmediğinden öne doğru ciddi hamlelerin başlangıcını oluşturuyordu. Isla'nın da çıkıp Ayew'in oyuna girmesiyle F.Bahçe, Beşiktaş'ın hücum hattındaki iki kişilik eksikliğine çok güzel kazanç sağlayacaktı. Ve beklediğim gibi 3-3 oluverdi maç, 11 dakika içinde.
Bu öyle bir maçtı ki F.Bahçe için, ilk üç doğru pasını 40'ta yapabilmişti. Ama bir Valbuena katılımıyla bu isabetli paslar sayısı kaça katlandı bilemiyorum.
Bu maç tamamen iki teknik direktörün büyük teknik yanlışlarının yanı sıra maçı tribündeki seyircilerden de kötü seyrettiklerinin kanıtıydı.
MAÇIN ADAMI: Valbuena