Al gülüm ver gülüm

A -
A +

Soğuk bahane değildi. Maçın 90 dakikası her iki takımın da nasıl bu kadar deorganize  olduğuna şaşmakla geldi geçti…

F.Bahçe’nin galibiyet serisi, bu buzdolabı içindeki maçta da devam edebilecek miydi? Sivas’ın son haftalardaki kıpırdanışı bu sorunun cevabını verebilecek gibi görünmüştü ama ev sahibi takımın orta alanı ne savunmada ne de hücuma katkıda etkili olunca Yatabare’nin attığı gol, bir duran top karambolünün görülmeden tamamlanmasıyla oldu. Ama dedik ya Sivas takımının orta sahası neredeyse sıfır çekerken en önemli koz Gradel belki de futbol hayatının en kötü maçını oynuyordu.
F.Bahçe’ye gelince; burada da son maçta birer gol atan ileri üçlü, takımı bu soğukta pek ısıtacak gibi değildi. Orta alanda Pelkas ve Mert Hakan rakibin o bölgedeki etkisizliğine rağmen oyuna ağırlıklarını koyamadı. Hakan Arslan’ın savunması sıkışıkken hâlâ pasla çıkma sevdası F.Bahçe’ye bir penaltı kazandırdı ve Valencia’nın da golüyle devre kapandı. Hep söyler yazarım; baskı altındaki savunmadan illaki pasla çıkmak gibi bir maceranın peşine takılırsanız başınıza sık sık böyle şeyler gelebilir.
İkinci yarıda Sivas’ın oyuncu değişikliklerini maçın son on dakikasına kadar düşünüp yapmaması da çok ilgi çekici oldu. F.Bahçe’de ise kadronun zaten dün akşam için çok zengin olmayışı değişikliklerin Tisserand’ın sakatlığı hariç Sosa ile 65’e Caner’le de 80’e kadar sarkması sanki biraz doğaldı.
Maç, her iki takımın bu kadar deorganize oluşuna şaşmakla geldi geçti. Bu asla ve asla soğuğun sebebi olamazdı. Olsa olsa her iki takımın da hem kenardan kötü yönetilişi hem de toplam oyuncu yapısının yarısından çoğunun bir alt lig seviyesinde olmasından kaynaklanıyordu.

MAÇIN ADAMI: Appindangoye

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.