"Mevlid Kantat Dünya Prömiyeri" rezaleti!..

A -
A +

Mevlid Kantat Dünya Prömiyeri orkestralar eşliğinde geçenlerde gerçekleştirildi. Belki okuyucularımız hatırlar. Böyle bir organizasyonun ilk temeli, 1996 senesinde Hocapaşa Camii'nin bahçesinde atılmıştı ve bunun ne kadar tehlikeli bir organizasyon olduğunu daha o gün sizlere bildirmiştik. Organizasyon kadınlı-erkekli, sazlı-cazlı bir şekilde yapılmıştı ve sözde Miraç Kandili kutlanmıştı... O zamanlar başta müftülük olmak üzere, çevre halkı böyle bir rezalete müsaade etmedi ve büyük bir tepki gösterdi. Organizasyon böyle bir tepki alınca, konferans salonlarında, bu da yeterli olmayınca büyük kültür merkezlerinde yapılmaya başlandı. Yapılan bu faaliyetler maalesef ilk başlarda birçok kimsenin dikkatini çekmedi ama çok şükür son yıllarda bu tehlikenin farkına varanlar çoğalmaya başladı. Bunlardan biri de değerli tarihçi, akademisyen Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil'di. Mevlid Kantat Dünya Prömiyeri ile ilgili yapmış olduğu radyo programındaki şahane yorumlarını sizlerle paylaşarak sizleri mahrum bırakmak istemedim. Şimşirgil Hoca programa kelime tarifleriyle başladı: "Prömiyer ilk gösterim demektir. Mevlid ilk defa bu şekilde sunulduğu için prömiyer dendi. Kantat ise kahramanlık ve din konulu şiirlerin genel adıdır. Bu şiirler bestelenir ve orkestra eşliğinde tek veya çok sesli bestesi yapılır. Mesela bu kutlamada 450 kişilik orkestra ile prömiyer yapıldı. Tarihçi olarak baktığımızda böyle bir olayı geçmişte hiçbir şekilde görmemiz mümkün değil. Yani Ehl-i Sünnet Müslümanlarının böyle bir uygulamaları yok. Denilebilir ki peygamber efendimizi övmek makul bir ibadet değil midir? Çok büyük sevap değil midir? Bunu bu şekilde yapsak ne zararı var? Evet, peygamber efendimizi övmek çok önemli ve makbul bir ibadettir. Fakat bunun nasıl yapılacağını da bizzat peygamber efendimizin kendileri göstermiştir. Bu gösterileninin dışına çıkmak, mevlidi değiştirmek olur. Bunu değiştirdiğin zaman ise o, din olmaktan çıkar, o sana bana göre bir uygulama olur. Dinin ne olduğunu bilen bir insan bunların yanlışlığını çok rahat bir şekilde ortaya koyar. Hani din nakil dinidir deriz ya, yani din Peygamber Efendimizden nakledile nakledile geliyorsa dindir. Nakilde geriye doğru gittikçe oraya varmıyorsa o din olmaktan çıkar ve bir şahıs malı haline gelir. Peygamber efendimiz bin dörtyüz senedir övülüyor. Daha önce de bahsettiğimiz gibi bunu ilk yapan ise bizzat Peygamber Efendimizin kendisidir. Bu sebeple sünnettir ve bunun usulü de mübarek hayatının anlatılması, doğmadan önceki olayların anlatılması şeklindedir. Buna bazen peygamber efendimizi anlatan şiirler de eşlik edebilmektedir. Şiirlerde de yine peygamber efendimizin doğumlarından önce gerçekleşen olaylar ve peygamber efendimizin mucizeleri anlatılmaktadır... YAPILMASI GEREKTİĞİ GİBİ... Biz Türklerde de bu mevlid hep yapılması gerektiği gibi yapılmıştır. Bu mevlidlerin içinde Süleyman Çelebi'nin mevlidi meşhurdur ve cenazelerde ölülerin arkasından, düğünlerde gelin ve damadın arkasından okunur. Niye, çünkü Resulullah Efendimiz hatırlanır ve anılır. Onun adının zikredildiği ortamlara bereket dolar, vefat edenlere ise rahmet yetişir. Yani mevlid, Peygamber Efendimiz yaptığı için sünnettir ve ibadettir. Ama bunu sadece bir gün, bir hafta veya bir saat zarfında yapmak değil her gün yapmak gerekmektedir. Dolayısıyla mevlidi Peygamber Efendimizin ve o zamandan beri gelen insanların yaptığı şekilde değil de başka bir şekilde yapmaya kalkmak mevlidi değiştirmek olur... Diğer bir konu ise, bu mevlidin insanlığa, Türk ve İslam dünyasına dostluk, barış ve hoşgörü mesajları gönderdiği iddiası. Yani şimdi mevlidi normal olarak okuduğumuz zaman bu mesaj ulaşamıyor mu? Normal olarak okuduğumuz zaman, bozmadığımız zaman zulüm mü oluyor? Sen orada mevlidi musiki eşliğinde verdiğin zaman mı mesaj oluyor? Bir şeyleri değiştirerek, neyi değiştirmiş oluyorsun. Bu yapılan şey son derece yanlıştır. Çünkü mevlidi musiki eşliğinde vermek, onu mevlid olmaktan çıkarıyor ve mevlid aslını kaybediyor. Tamamen ne olduğu belli olmayan ve nefislere hitap eden bir durum ortaya çıkıyor..." (Bu konuya yarın da devam edeceğiz.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.